Türkiye-Suriye savaşı ne kadar uzak?

Bir önceki yazıyı ta Houston-Texas’taki otel odasında bitirdiğimde gece yarısını iki saat geçmişti. Türkiye ile arada sekiz saat olduğu için, Türkiye’de saatler sabahın 10’unu gösteriyordu ve Başbakan Tayyip Erdoğan herhangi bir yerde açılış yapmamış ve konuşmamıştı.

Haberin Devamı

Yazının başlığını “Türkiye Suriye ile savaşa ne kadar yakın?” diye koyup, gazeteye gönderdim ve yattım. Aklımda yazacağım ikinci yazının başlığı hazırdı: “Türkiye-Suriye savaşı ne kadar uzak?”

Saat farkının cilvesinden ötürü, “Türkiye Suriye ile savaşa ne kadar yakın?” başlıklı yazı daha yayımlanmadan, Başbakan konuşmuş ve Türkiye-Suriye savaşının “uzak olmadığını” söyleyivermiş. Dolayısıyla, hem dünkü yazının soru işaretiyle biten başlığına cevap vermiş olmuş ve hem de benim bir sonraki yazımın başlığını sanki tahmin edip, önceden cevaplamış.

Türkiye’deki tünkü gelişmelerden haberdar olup, Houston-Texas’ta yazı yazmak için bilgisayarın başına oturunca, karşılaştığım durum böyle oldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan, tezkereyi eleştirenlere “Hazır ol cenge, sulhu salah istiyorsan” şeklindeki ünlü Osmanlı deyişini hatırlatmış ve “Yeri gelir cenk, barışın anahtarı olur” demiş.

Doğru söylüyor.

Haberin Devamı

Dünkü yazımızı nasıl bitirdiğimizi bir kez daha hatırlayalım:

“Sadece “savaşa hayır” seslerinin yükselip, Suriye rejimi için tek bir cümle söylenmeyen bir ülkenin, Suriye’ye karşılığı “caydırıcılığı” da kalmaz. Öyle bir durum, “savaşa sürüklenmeyi” daha da kolaylaştırır. Savaşa karşı olanların asıl uyanık olmaları gereken husus bu…”

Tayyip Erdoğan’ın sözlerini bağlam dışı ele almamak, doğru değerlendirmek gerekir. Söylediği şu:

“Şunu, bir kez daha ve samimiyetle ifade etmek istiyorum. Biz asla savaş meraklısı değiliz. Ancak savaştan da uzak değiliz. Bu millet yeri gelmiş, kıtalar arası savaşları görerek, savaşarak, bugünlere gelmiştir. Birileri bize ’Yurtta sulh, cihanda sulh’ diyor. ’Yurtta sulh, cihanda sulh’, sulhun egemen olduğu yerde olur. Bizim can damarımıza bastıkları zaman, orada biz de sulhu
konuşamayız. Gayet güzel ifadeyle ’Hazır ol cenge sulhu salah istiyorsan’ denirken, yeri gelir o zaman da cenk, barışın anahtarı olur.”

Burada itiraz edilecek hiçbir şey yok. Topraklarına Suriye top mermileri düşen, bundan üç buçuk ay önce bir savaş uçağı Suriye tarafından düşürülmüş olan bir başbakanı –adı ne olursa olsun, kim olursa olsun-başka ne diyebilir? Nasıl konuşabilir? 1)İnsaflı ve 2) Gerçekçi olmak gerekiyor. Başbakan’a kızgınlıktan ötürü , eleştiri yapma merakıyla kantarın topuzunu kaçırmaktan kaçınmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Bugünkü Suriye gibi bir ülkeyle 911 kilometrelik bir sınıra sahip olsanız, o sınırın önemli bir bölümünü ayrı yerleşim birimlerini ortadan bölen  bir demiryolu oluşturuyorsa, sınır boyundaki Suriye kentleri, kasabaları ve köyleri karşıt güçler arasında bir çatışma alanıc haline dönüşmüşse, Türkiye olarak bundan etkilenmemeniz mümkün olabilir mi?

Akçakale’ye düşen top mermisi bunun en açık göstergesiydi. Akçakale ve Tel Abyad aynı yerleşim birimidir. Aradaki dar demiryolunun böldüğü… Tel Abyad, Türkiye’nin desteklediği muhalif güçler ile rejimin ordusu arasında çatışmalara sahne olduğu için, kurşunlar Akçakale üzerinde vızıldamaya başladı, iki kez okullar tatil edildi. Neticede bir top mermisi düştü. Yarın-öbürgün de düşebilir. Başka merkezler de, Akçakale-Tel Abyad’daki durumun bir benzerini her an ve yarın yaşayabilirler.

Haberin Devamı

Ne yapacaksınız? Ne yapmalısınız?

Diyelim ki, Türkiye Suriyeli muhalifleri desteklemedi ve sırt çevirdi; peki , bu rejimin kendi halkına karşı katliamcı saldırılarını ve bunun sonucunda 100 bini aşkın kişinin Türkiye’ye “mülteci” olarak sınırı aşıp sığınmalarını engelleyecek miydi?

Sınırı mı kapatacaktınız? Mültecileri almayıp, “katliam”a ortak olacak kadar ahlaksızlık ve vicdansızlık içine düşüp, bunu “savaş karşıtlığı” diye mi sunacaktınız?

Türkiye’nin, Suriye konusunda İran gibi bir politika izlemesi, Türkiye’nin insanlarını daha mı mutlu ederdi? Daha mı mutlu etmeliydi?

Yoksa, Rusya gibi mi olmalıydı? Türkiye’nin Suriye konusunda Rusya gibi davranması mı gerekirdi?

Haberin Devamı

Bunun sonucu ve bedeli, Suriye’de halk muhalefetinin amansızca, müthiş bir katliam ile ezilmesi ve Suriye halkının çoğunluğuyla Türkiye arasında tarih boyunca silinmeyecek  kesin duygu kopuşu olacaktı. Türkiye, Suriye’nin ve Suriye üzerinden bütün bir bölgenin “geleceğini kaybetmiş” olacaktı.

Öyle bir politika başka bir sonuç seçeneği vermez.

Türkiye’nin Suriye politikasındaki yanlışlık, rejime karşı çıkmaktan, karşı durmaktan kaynaklanmıyor. Kendi “iç sorunları”nı aşamamamış olmasından kaynaklanıyor: 1) Kürt sorunu ve 2) Alevi sorunu.

Suriye’deki gelişmelerin ilk dönemlerinden beri defalarca altını çizerek dile getirdik bu olguyu.

Geçen hafta Türkiye’nin güneydoğusunda Siirt’te ortaya attığım bir soruyu, tam bir hafta sonra ABD’nin güneyinde Houston-Texas’ta bir kez daha sorayım:

Haberin Devamı

Varsayalım ki, Türkiye’nin içinde tek bir Kürt yaşamıyor. Öyle bir durumda, Suriye’nin çözülüşü döneminde, Türkiye-Suriye sınırına bitişik yaşayan Kürtlerin, özerklik ya da federasyon gibi yönetim modellerine kayması, bu Kürtlerin en etkili örgütü PYD olmuş olsaydı bile, Türkiye’nin fazla umurunda olur muydu?

Bu soruya “Evet, olurdu” cevabını hiç kimseden işitmedim.  Tabbi ki olmazdı.
Dolayısıyla, Erdoğan hükümetinin, TBMM’den aldığı yetkiyi Suriye’de kullanmaya kalkışması, esas olarak, Suriye Kürtlerini hedef alacaktır. Yani, aslında Türkiye Kürtlerine yöneliktir.
 
Bir yerde doğru yapan Erdoğan, bir başka yerde yanlış yapıyor. CHP’yi hiç de doğru olmayan bir nitelemeyle Suriye Baas’ı ile özdeşleştirirken, Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğine üstü kapalı bir gönderme yaparak, ne kadar reddetse de “mezhepçi” bir pozisyona kaydığı algısını besliyor; diğer yandan Türkiye’nin Kürt sorununu ele almak için işbirliği çok gerekli olan ana muhalefet partisini kendisinden olmadık yere uzaklaştırıyor. Türkiye’yi kutuplaştırıyor.

Bu yönden bakarsanız, Suriye ile “uzak”  olmayabilir. Herşeye rağmen, “savaş karşıtları”nın korktuğu kadar “yakın” da değil…

 

Yazarın Tüm Yazıları