Paylaş
Siyaset ve strateji konusunda kafa yoran birisi olarak, Hilmi Güler’le sohbet etmek benim açımdan hep çok ilginç ve öğretici oldu; çünkü enerji konusu ve stratejisini “denklem”in içine oturtmazsanız, ne iç ve ne de dış siyasette önünüzü göremez, gereksiz laf kalabalığı içinde ömür tüketirsiniz.
Hilmi Güler ile söyleşimiz, önceki günkü Referans’ta “Türkiye Kuzey Irak’ta petrol arayacak” cümlesiyle manşet oldu. Söyleşimizin gazete satırlarına yansımayan anları, haber metni kadar ilginçti. Enerji Bakanı Güler, bir ara kahvaltı masasının üzerine dizüstü bilgisayarını yerleştirdi ve Türkiye üzerinden geçmekten olan ve geçmesi tasarlanan petrol ve doğal gaz boru hatları ile enerji nakil hatlarını gösteren Türkiye haritasını ekrandan bizlere sundu.
Geçen yılın Temmuz ayında bir Abant toplantısında bu haritalı gösterimi bir kez daha izlemiştim. Ankara’daki “ikinci baskı”da, Hilmi Güler’e “Bu haritayı ulusalcılık yapanlara gösterin; Türkiye’nin niçin bölünemeyeceğini, Sévres sendromunun geçersizliğini kanıtlamak için bu haritaya bakmak yeter” dedim, “Türkiye’nin toprak bütünlüğü, bölünme korkusunu sürekli vurgulayanların iddialarının tam tersine, uluslararası sistemin garantisi altında.”
Ortadoğu’dan, Orta Asya’dan, Hazar ve Kafkasya’dan gelen hatlar Avrupa’ya uzanıyor, Karadeniz üzerinden gelen hatlar Doğu Akdeniz’le buluşuyor. Türkiye’nin parçalanması üzerine oynamak, uluslararası sistem (ABD ve Avrupa diye anlayın) için, kendi bindiği dalı kesmek demek. Türkiye’nin bir ve bütün kalması, özellikle onların “stratejik çıkarı”na.
Hilmi Güler’le Irak’ta petrol yasası üzerine anlaşma sağlanmasından 48 saat önce konuşmuştuk. Hafta başı ile birlikte yeni bir “stratejik sayfa” önümüzde açıldı.
*** *** ***
2006 Aralık ayında aşağı yukarı tamamlanmış olmasına rağmen, özellikle Kürtlerin ayrıntılardaki direnci yüzünden geciken ve Irak’ın parçalanmasının önündeki en önemli “ilaç” olarak görülen petrol yasası taslağı üzerinde, nihayet anlaşma sağlandı.
Taslak, Irak hükümeti tarafından Pazartesi günü kabul edildi ve bu ay içinde Irak Parlamentosu’ndan geçmesi bekleniyor.
İçinde hala ciddi boşluklar bulunmasına ve yasalaşması, parlamentoda da büyük çekişmelerin yaşanması ihtimalini taşımasına rağmen, işin yüzde 90’ının hallolduğu hükmüne varılabilir.
Irak’taki Sünni direnişinin ardındaki en büyük etkenlerden biri sayılan, petrol gelirinin paylaşımı üzerinde uzlaşma sağlandı. Dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervine sahip ülkesinde petrolün büyük bölümü Şii Güney’de, geri kalanı çoğunlukla Kürt Kuzey’de. Sünnilere meskun orta ve batı bölgelerde petrol –şimdilik- yok.
Yasa taslağı, nüfus oranlarına göre, merkezdeki havuzda toplanacak toplam petrol gelirinin yüzde 60’ının Şiilere, yüzde 20’sinin Kürtlere, yüzde 20’sinin Sünnilere paylaştırılmasını amaçlıyor. Kanıtlanmış rezervler 128 milyar varil dolayında. Bunlar açılmış 80 petrol kuyusunu kapsıyor. 124 milyar varil, bu 80 kuyunun 43’ünde. Toplam rezerv tahmini, 215 milyar varile kadar varıyor. Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani (Şii) 80 kuyunun 65’inin yabancı petrol şirketleriyle yapılacak kontratlarla geliştirileceğini açıkladı.
Türkiye’nin burnunda bir enerji okyanusu var ve Hilmi Güler de Referans’a verdiği bilgide, bu ay Irak hükümetinin talebi üzerine ABD ve Irak hükümetiyle Kuzey Irak’ta petrol aranması için görüşme yapılacağını söyledi. “Irak’ta merkezi hükümeti muhatap aldıklarını” eklemeyi ihmal etmeden.
Bu “merkezi hükümeti muhatap alma” vurgusu, Irak Petrol Yasası, Irak parlamentosunda kabul edildikten sonra, Türkiye’nin manevra alanını kısan bir bağa dönüşebilir. Önceki akşam “Hızlı Balık Ödül Töreni”nde ayaküstü sohbet ederken Hilmi Güler’e de söyledim, “Türkiye’ye, herhalde Basra civarında petrol arama, çıkartma gibi işlev düşmeyecek. Normali Kuzey üzerinde yoğunlaşmak olacak” dedim.
Tamam işte, “merkezi hükümeti muhatap alarak” bunu gerçekleştiremez miyiz?
*** *** ***
Yeni Irak Petrol Yasası’na bakarsanız, nerede, nasıl ve neden tıkanabileceğimizi de görürsünüz. Yasayı yorumlayan Kürdistan Bölge Hükümeti Doğal Kaynaklar Bakanı Dr.Aşti Haurami (sıfatı ve adı böyle; kızmayın) “Kürdistan Bölge Hükümeti, elbette, Kürdistan Bölgesi’nde petrol arama ve geliştirme için kontrat imzalama yetkisini elinde tutuyor” diyor. Çünkü, yasa taslağı, petrol çıkan vilayetler ve bölge yönetimlerine bu yetkiyi tanıyor. Irak’ta adı “Kürdistan Bölge Yönetimi” olan bölge yönetiminden gayrı, bir bölge yönetimi, şimdilik, yok.
Dolayısıyla, Kuzey Irak’ta aranacak, bulunacak, çıkartılacak petrol için, bu konuda kontrat imzalanması için Erbil yetkili. Sadece, Bağdat’a bunları bildirmek ve kontratların, yasa taslağınca kurulması öngörülen Federal Petrol ve Gaz Komitesi’ne uluslararası ticari standartlara uygunluğuna ilişkin onay almak gibi bir yükümlülük altında.
Nitekim, Aşti Haurami, şu an Kuzey Irak’ta tümü de 2005’ten önce imzalanmış 5 kontrat bulunduğunu, bunların Genel/Addax (Türk-Kanada). PetPrime (Türk-Amerikan). A&T Energy (Türk-Amerikan), DNO (Norveç) ve WesternZagros (Kanada) adlı şirketlerle olduğunu bildiriyor. Ve, ekliyor: “Bu kontratlar Kürdistan Petrol Yasa taslağı ışığında incclendi ve en yüksek ticari standartlara göre modifiye edildi. Bununla birlikte Federal Petrol Yasası uyarınca oluşturulacak Federal Petrol ve Gaz Komitesi’nin atayacağı bağımsız uzmanlar grubuna bunları sunacağız ve Irak çapındaki standartları karşılamış olduklarını garanti altına alacağız. Bu dönem zarfında, yatırımları mevcut kontratlara göre devam edecek.”
Bakan Haurami, Kerkük petrollerinin ise, referandum sonucu alınana dek, Irak Ulusal Petrol Şirketi (INOC) tarafından işletileceğini, bu konunun Federal Petrol Yasası’nda düzenlendiğini açıklıyor. Bu arada, Kürdistan Bölgesi Petrol Yasa taslağının da hazır olduğu, Federal Petrol Yasası ile uyumu için çok küçük bir değişiklik yapıldıktan sonra çıkarılacağı bilgisini veriyor.
İşte, size, Türkiye’nin nasıl bir “Irak politikası” ve “Kuzey Irak stratejisi” izlemesi gerektiğine ilişkin ipuçları. Slogansız, tehditsiz, posta koymadan. Akıl ve mantıkla. Hesap ve kitapla...
Paylaş