PKK’dan, CHP-MHP’den ona buna: “Anti-demokrat savaş koalisyonu”...
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Abdullah Öcalan’ın TBMM’de “anayasa değişiklik paketi”nin ikinci tur oylamasından önceki son “tebliği”nde “Ret oyu vermeyin AKP’nin kuyruğuna takılırsanı kendinize ihanet edersiniz” gibi bir dil kullandı.
Kime yönelik? BDP milletvekillerine. BDP milletvekillerini ayrıca “CHP ve MHP ile görüşmeye” çağırdı ve partinin “CHP ve MHP ile aynı çizgiye düşmesini” eleştiren milletvekillerini isim isim yerden yere vurdu. Sonuç? BDP, bir süredir “ergenlik sivilceleri” çıkarıyor olmasına rağmen, henüz “siyasi rüştü”nü ispat edip “ergen” olamadığını bir kez daha “tam kadro” gösterdi. Abdullah Öcalan karşısında hepsinin boynu kıldan ince. BDP’liler oylamaya katılmayadılar ve “Paket”in en can alıcı üç maddesinden biri ve doğrudan BDP’yi ilgilendiren 8.Madde’nin düşmesinin sorumluluğunu üstlendiler. BDP, 30 madde içinde tek bir maddenin oylamasına katılmak zorunda olsaydı, o düşmesine yol açtıkları 8. Madde idi. Bu bakımdan yaptığı “siyaseten intihar” sayılabilir. Ak Parti’nin Tayyip Erdoğan’ın karizmasını çizen “çürük elmaları” ise muhtemelen Kürt partilerinin kapatılması mümkün olsun diye oylamaya katılmayıp, 8. Madde’nin 327 oyla düşmesini sağladılar. BDP milletvekillerinin ferasetten, cesaretten, idraktan, vicdandan uzak bir “oy tercihi” ile “toplu intihar”ı seçmelerine diyecek fazla bir şey yok. Ne de olsa, onlar için de “emir yüksek yerden”. Kişiliklerinin bir nebze gelişmiş olduğunu düşünmek isteyenlerde hayal kırıklığı yarattılar. Hepsi o kadar. *** *** *** Abdullah Öcalan’ın BDP içinde “CHP-MHP tavrına düşmeyelim” kaygısı duyanlara posta koyarken şu sözleri dikkat çekici: “Kimse haddini aşmamalı. Ne demek CHP-MHP ile aynı paralele düşmek? Böyle mi siyaset yapacaklar? Siyasette ilkeli tavır çok önemlidir.” Öcalan, 30 Nisan görüşmesinde, ayrıca, “Anayasa’da yapılan değişikliklerin demokratik bir anayasa için yapılmadığını” ilan etti. Değişikliklerin demokratik anayasa ile ilgisi yok. “İlke çok önemlidir.* Bu görüşleri tanıyor ve hatırlıyor olmalısınız. “Alice Harikalar Diyarı”nda pikniğe çıkmış bir grup imzacı aydının yaklaşımına ve söylemine ne kadar da benziyor. Asıl büyük “söylem benzerliği”, son haftalarda demokrasi karşıtı, sözde düşünür kalpazanlar ve kimi köşe yazarının “guru”su haline gelen Amerikalı siyasal bilimci Arato ile PKK’nın “savaşa devam” yanlısı “şahin kanadı”nın bir numaralı şahsiyeti Cemil Bayık arasında mevcut. Garip ama öyle. Her ikisinin gündeminin birinci maddesinde, “anayasa değişiklik paketi”nin geçmesinden yana *demokratlar” ve “liberaller” var. Bu sıfatlar zaten eş anlamlı kullanılıyor. Arato, “demokratlar”ı, “geleceği görmemek” ile suçlar ve Ak Parti’nin bu adımlarla “sivil dikta”ya yöneldiği iddialarını yöneltenlere su taşırken, bakın Cemil Bayık, önceki gün, “liberal çevrelerin AKP’ye alet olduğunu” öne sürdü. Bakın neler dedi: “ (Liberaller) Gerçekten AKP’nin siyasi İslamcı çevrelerin Türkiye’de demokrasi mücadelesi yürüttüğünü, Türkiye’yi demokrasi yönünde ilerlettiklerini, halkların sorunlarını çözmeye çalıştıklarını, ciddi engellerle karşılaştıklarını, işte bu engelleri aşmak yönünde buna destek olunması gerektiğini söylüyorlar. Bu çevreler buna inanmışlar. Bu çevrelerin hepsi şunu söylüyor: ‘AKP birtakım demokratikleşme adımlarını geliştirmek istiyor, buna karşı CHP, MHP gibi statükocu, Ergenekoncu güçler engelliyor. Onun için bizim AKP’ye destek olmamız gerekir. Belki AKP’nin yaptıkları yeterli olmayabilir ama en azından bir takım adımlar atıyor. CHP, MHP, Ergenekonculara göre AKP daha iyidir... İşte kim ki, buna destek olmuyorsa, o zaman statükodan yanadır, Ergenekon’dan yanadır, bunlara karşı tavır almak gerekir’ diyorlar.” Devam ediyoruz: “Anayasa konusunda da, ‘belki istediğiniz anayasa olmayabilir, hatta bizim de istediğimiz bir anayasa değişikliği değil ama ileride daha iyisini gerçekleştirmek için bu adımların atılması şarttır’ diyorlar. Bunu herkese de kabul ettirebiliyorlar. Neredeyse bütün liberal çevreler, demokratik hatta sosyalist çevrelerin büyük bir kesimi bile bu propagandaya alet olabiliyor. AKP’yi, CHP’ye ve MHP’ye karşı destekleyebiliyor veya kuyruğuna takılabiliyor, Buradaki AKP oyununu, siyasi İslamcı çevrelerin oyunlarını göremiyorlar.” Dikkat bu satırlar Hürriyet’in karbon kopyası yazarlarından birine ait değil; Cemil Bayık’a ait. Ne demokratlarmış, ne liberallermiş ama; İlker Başbuğ’dan, Cemil Bayık’a, CHP’den MHP’ye, merkez medyanın merkezinden Ak Parti’nin bazan genel başkanına karşı herkesi kendileriyle uğraştırmayı başarabiliyorlar. Ve ne ilginç, her gün Türkiye gündeminin en ortasında olan onların göremediklerini New York’tan bir Amerikalı siyaset bilimcisi ile İran-Irak sınırlarının kesiştiği yerdeki Kandil dağındaki silahlı eylem yanlısı bir Kürt şahsiyet görebiliyor ve onlara doğru yolu gösterebiliyor. Bir de dışarıyla irtibatı kesik sanılan İmralı’yı unutmayalım. İmralı ile Silivri arasında “doğrudan temas” yoksa bile “kesişen çıkarlar” olabilir. *** *** *** Anayasa değişiklik paketinin can alıcı üç maddesinden birinin düşmesinde, anayasa değişiklikleri konusunda en ciddi çalışmayı yapmış olan ve bir takım meşru talepleri de bulunan BDP ile görüşmeye tenezzül etmeyen, BDP’yi meşrulaşmaktan kaçınarak, Abdullah Öcalan ve Cemil Bayık gibilerine sonsuz bir “manevra alanı” bırakan Ak Parti’nin, yönetiminin, kuşkusuz, kabahati var. Ak Partililer, Prof. Ergun Özbudun’un Star gazetesinin Pazar eki “Açık Görüş”teki son yazısını zahmet edip okurlarsa, “kabahat”lerini de görür, öğrenebilirler. BDP’liler de Ak Parti’nin bu burnundan kıl aldırmayan tutumuna dikkat çekip, kendi “toplu intiharları”na mazeret ve meşruiyet üretmeye çalışıyorlar. Kurtarmaz. Cemil Bayık’ın yukarıda alıntılar yaptığım açıklaması “savaşa devam” amaçlı idi. Anayasa değişiklik paketine ilişkin rolünüzü sıfırladınız, şimdi “tırmandırılmak istenen savaş”a ilişkin tavrınızda sınava gireceksiniz. Savaşa nasıl karşı koyacaksınız, barışa nasıl katkınız olacak göreceğiz. Umarım o “sınav”da çakmazsınız. Son haftaların “demokrasiye katkı sınavı”nda çaktınız çünkü. Anayasa değişiklik paketinin serencamına gelince... Üç can alıcı maddenin en önemlisi HSYK’nın yapısı ile ilgili 22. Madde. Onun oylanmasından sonra konuşalım...