Paylaş
Bu ziyaretine çok özel bir önem veriyor. Yanına 10 bakan alarak çıktığı en gösterişli “Bağdat Seferi” bu Başbakan’ın. Bağdat gündeminin kuşkusuz en can alıcı konularının başında “Kürt Açılımı-Demokratik Açılım-Milli Birlik Projesi” üçlemesine Irak’tan elde edecek katkı geliyor.
Başbakan’la Bağdat’ta “buluşma”dan önce Irak Kürdistanı’nda Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile buluştuk. Hasan Cemal ve benim CNN Türk’teki “Tecrübe Konuşuyor” programı için çok uzun bir süreden beri Mesut Barzani ilk kez kamera karşısına oturdu ve Türkiye’nin ekranlarının karşısına çıktı.
Mesut Barzani’yi bir hesapladım 18 yıldır kişisel olarak tanıyorum, birçok vesilede yayımlanmak ve yayımlanmamak üzere Ankara’da, İstanbul’da, Bağdat’ta, burada Erbil’in kuzeyinde Kürdistan dağlarının başladığı Selahaddin’de, Washington’da vs. defalarca konuştum. Bir seferde hem de karşısında Türkiye’yi hedef alan bu kadar yoğun bir “mesaj bombardımanı”yla karşılaştığımı hatırlamıyorum.
Mesut Barzani, hararetle ve defalarca hükümetin başlattığı “Açılım”ı tebrik etti. Buna “güçlü desteği”ni ilan etti ve somut ayrıntılara girmekten kaçınmakla birlikte Irak Kürt yönetiminin bu “süreç”e katkı vermeye hazır olduğunu duyurdu.
Irak Kürt lideri, Türkiye ile içine girdiği ilişkilerin “bahar havası” olduğu tanımlamasına katılıyor. Ankara-Erbil ilişkilerinde “kışı arkada bıraktık” diyor ve gülümseyerek biraz da kinayeli biçimde “kış hayli uzun sürdü” diye ekliyor. Türkiye ile ikili ilişkilerin –Türkiye-Irak Kürdistanı ilişkileri- süratle geliştirilmesinden yana.
Bu konuda “stratejik bir bakış açısı” ortaya koyuyor. İkili ilişkiler dendiği vakit, bunu hem “yer üstündeki” ve hem de “yeraltındaki” diye anlıyor. Kendisinin Türkiye’ye davet beklentisinden, Irak Kürdistanı’nın yer altındaki petrol ve doğal gaza ilişkin “Türkiye hissesi”ne uzanan bir potansiyeli kastediyor.
*** *** ***
Mesut Barzani’nin PKK ve Kandil konusunda ne söyleyeceğine, tabiatıyla kulak kesilmek gerekiyordu ve sorularımızı da bir saate yakın söyleşinin başında, ortasında ve sonunda o konu üzerinde yönelttik. Mesut Barzani açısından Kürtlerin haklarını elde etmeleri için “silahlı mücadele ve şiddet başvurulmaması gereken” çünkü “miadını doldurmuş araçlar”.
Irak Kürdistanı’nın yakın tarihte ilk kez halkoyu ile ve üstelik hayli yüksek bir çoğunlukla seçilmiş “Başkanı”, PKK’nın dağdan inmesi ve silah bırakmasından kesinlikle yana. Ancak, bunun için Türkiye’de hükümetin başlattığı ve kendisinin güçlü biçimde desteklediğini belirttiği “açılım”ın yol almasına vurgu yapıyor. “Bu açılım devam ettiğinde PKK’nın silahlara sarılmaya devam etmekte ısrarcı olmayacağı kanısını” ifade ediyor.
Türkiye’ye “Açılım” konusunda güçlü desteğini sık sık vurgulayan Mesut Barzani, bu desteğinin sınırlarını da şu sözlerle çiziyor: “Bizden (PKK’ya karşı) askeri operasyon bekleniyorsa, bunu yapmayacağız. Hem kardeşlik ve hem de barıştan söz edilirken, bu sözcüklerin yanına askeri operasyon sözcükleri konulmaz.”
Mesut Barzani’nin bu tavrı “Kürtlerin artık silahlı mücadeleyi bırakması, şiddetin miadını doldurması” yönündeki görüşüyle tutarlı biçimde altını çizdiği “Kürt sorununun askeri çözümünün da olmaması, buna barışçıl bir ortam yaratılarak siyasi çözüm bulunması, dolayısıyla askeri operasyonların yol olarak görülmemesi” görüşüyle ilgili.
Mesut Barzani’nin mesajını şöyle özetlemek mümkün:
1. Kürtlerin hak aramak için silah ve şiddeti siyasetin aracı olarak kullanmalarının “kullanma süresi” dolmuştur. Dolayısıyla, PKK’nın “dağdan” ve Kandil’den inmesi, silahları bırakması gerekir.
2. Aynı şekilde, Kürt meselesinin de askeri yöntemlerle çözülemeyeceği ortaya çıkmıştır. Askeri operasyonu PKK’yi bitirmek için bir yöntem olarak kullanma düşüncesi de terkedilmelidir. Biz Irak Kürtleri olarak PKK’ya karşı askeri operasyonda yer almayız.
3. Türkiye hükümetinin “açılımı” bu bakımdan çok önemlidir. Zira, PKK da dahil, sorunun “siyasi” yoldan çözümü için yolu açmıştır. Açılımı destekliyoruz ve bu konuda üzerimize düşeni yapacağız.
Peki, Mesut Barzani, çok olumlu baktığı “açılım”ın sonuçları konusunda “iyimser” mi?
Bu soruya kesin ve kestirmeden cevabı ise “Evet”!
*** *** ***
Aynı Mesut Barzani, konu “Irak’ın geleceği”ne geldiğinde daha “kaygılı” ya da “tereddütlü” ama sözünü eğip bükmeden açık ve belki de “gerçekçi” diye nitelenebilecek şekilde konuşuyor.
Irak’ın önümüzde uzanan tarihi dönemde “bölünme tehlikesi var mı?” sorusuna, yine kestirmeden, “Evet, bu tehlike var. İç savaş ve kaos gibi ihtimaller büyük oranda var ve kaygılıyım” cevabını veriyor.
Irak Anayasası’nın Irak’ın sorunlarının çözümü için bir “araç” olduğunu, Anayasa’da çözüm yollarının bulunduğunu, Anayasa’nın uygulanması halinde işlerin iç savaş, kaos ve bölünme gibi sonuçlara yol açmayacağını ve Kürtler olarak kendilerinin Anayasa’ya uyduğunu söylüyor.
Kerkük konusunda da Anayasa’nın 140. Maddesinin uygulanması gerektiğini hatırlatıyor. Kerkük’ün Irak’ta çatışmaya yol açabilecek bir potansiyelini ifade ediyor, bunun olmamasına çalışacaklarını söylüyor ama bu konuda sonsuza kadar beklemeyeceklerini söylemeyi de ihmal etmiyor.
Irak’ın Kürt liderinin “mesaj bombardımanı” içinde ima yolla tek “sert” ifadesini bu konuda söylediklerinin satır arasında bulabilmek mümkün.
Herşeye rağmen, bugüne dek görülebilen ve Türkiye’deki yaygın imajının aksine çok yumuşak ve ılımlı bir Mesut Barzani profili ile karşılaştığımızı, söyleşinin bir çok noktasında gülümsediğini ve hatta güldüğünü söylemeliyim.
Bu gözlemi daha sonra Selahaddin’de Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Kürt yönetiminin yeni Başbakanı Barham Salih ve tüm Irakı Kürt ileri gelenlerinin de katıldığı Darüzziyafe’de yani Barzani’nin “Konukevi”nde yediğimiz öğle yemeği sırasında yüzüne dek söyledik.
Sanki “sert” ve “içine kapanık” imajını ilk kez işitiyormuşcasına yüzüne yayılan hayret ifadesiyle yine güldü.
Bu arada, Amerika’nın Irak’tan geri çekilmesinin kendisini kaygılandırıp kaygılandırmadığını da sorduk. Kürtlerin üzerinden “Amerikan şemsiyesi”nin çekilecek olmasından kaygılı mıydı?
Güvenlik açısından pek öyle gözükmüyordu. “Irak’ın güvenliğinin Iraklılar tarafından üstlenmesinden yanayım” dedi. Onun için önemli olan Amerika’nın nezdinde “Irak’ın öncelikli” olarak bulunması konusunda bir “siyasi karar”ın var olmasıydı.
Yani, Amerika’nın Irak’tan “siyasi olarak çekilmesini istemiyordu”, bunu söyledi. Bu konuda Amerikan Başkan Yardımcısı Joseph Biden ile konuşmasında, o yönde “olumlu mesajlar” ve “güvence aldığını” da açıklamalarına ekledi.
*** *** ***
Mesut Barzani ile görüşmemizden bir gece önce Erbil’de Barham Salih’in konuğu olarak nefis bir pastırma yazı akşamında güzel bir bahçede akşam yemeğindeydik. Barham Salih, yarın “Mesut Barzani size önemli mesajlar verecek” diye bizi teyakkuza geçirmişti.
Kürt hükümeti kurulma çalışmalarını tamamlamak üzere olan Barham Salih, sürekli olarak “Stratejik bir andayız. Bu anı kaçırmamalıyız. Biz Kürtler, Türkler, Irak, Suriye bu stratejik an kaçırılmamalı” diye tekrarlıyordu.
Mesut Barzani’den dinlediklerimiz Barham Salih’in sözünü ettiği “stratejik an” ile uyumlu biçimde Türkiye’ye yönelik “Erbil açılımı” olarak algılanmaya müsait.
Selahaddin’den Erbil’e yola çıkıyoruz. Celal Talabani ile buluşup Erbil’den Bağdat’a uçacağız.
Tayyip Erdoğan ile Bağdat’ta buluşmak için. Tayyip Erdoğan’ın büyük “Bağdat Seferi” bugün...
Paylaş