Paylaş
Kalabalıklaşan ve çarpık yapılaşmanın esareti altında can çekişen şehir için sürdürülebilir büyüme en önemli unsurlardan biri.
Bu konuda geçtiğimiz hafta içinde geniş çaplı bir toplantı düzenlendi.
İzmir’in sürdürülebilir marka kent kimliği kazanması için çalışmalar yapılması gerektiği vurgulandı.
Özellikle İzmir gibi devamlı büyüyen ve göç alan şehirler için sürdürülebilirlik çok zor bir kavram. Plansızlık, çarpık yapılaşma ve hızla aratan nüfus; sürdürülebilirliğin en büyük engeli. Tabii, burada şehircilik ve belediyecilik kavramları geleceğe dönük yaklaşımlar konusunda büyük önem kazanıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda dört başlık altında çalıştıklarını vurguladı. Öncelik İzmir’in dünya ekonomisindeki yerini geliştirerek alması. Yaşam kalitesini yükseltmek, ekolojik sürdürlebilirliği yakalamak ve kent projelerinde yüksek kalitede yönetişimi getirmek diğer alanlar..
Sürdürülebilir bir kent olmak için daha çok mesafenin kat edilmesi gerektiği kesin, ama bu konuda yapılan çalışmaların da küçük görülmemesi önemli.
Planlama ve sürdürülebilirlikten bahsederken İzmir’in önemli projelerinden biri olan ‘Konak Tüneli’ ile ilgili bir feryat Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nden geldi. Ondokuz meslek odası başkanının açıkladığı ortak raporda Ulaştırma Bakanlığı’nca yap-işlet-devret usulü ile yapılacak tünelin plansız, projesiz, fizibilitesiz olduğu belirtildi.
Tam sürdürülebirlirlikten bahsederken, meslekleri üzerine eğitim almış, öğrenim görerek bu işi bilimsel olarak yapan kitlelerin sözcüleri; oluşabilecek sıkıntılardan bahsediyor.
Buna cevap hazır: Herşeye engel olanlar kenara çekilsin..
Bu sözü söyleyene de söyletene de kulak verilmesi gerekir. Birçok uygulamada aşırıya kaçılması veya lüzumsuz yere bastırılması bu söyleme zemin hazırlamış olabilir. Tabii, aynı zamanda bu tür yaklaşımlarla birçok noktalarda İzmir’e telafisi olmayan yaralar açacak girişimlerin de engellendiği herkes tarafından biliniyor.
İzmir için Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarına ‘Devlet Eli’nin’ değmesinin çok yararlı olacağını daha önce vurgulamıştım. İçimden ‘el verelim derken kaza yaptırmayalım’ demek de geçiyor..
Karşıyaka Stadyumu
Doğma ve büyüme bir Karşıyakalı olarak semtimizin spor kulübünün başarıları ile her zaman gururlandım. Bir zamanlar Türkiye’de en çok spor dalında takımı ve sporcusu olan Karşıyaka Spor Kulübü (KSK) gelecek yıl 100. yaşını kutlayacak. Geçtiğimiz günlerde KSK’nin kullanımı için yapılacak bir stadyum ile ilgili bir teklif ortaya atıldı. Bir işadamı oransal olarak düşük imarı bulunan arsasının bir bölümünü imar koşullarını değiştirmek şartıyla bağışlamayı önerdi. Hatta üstüne para bile teklif etti.
İşte size ranta karşı sürdürülebilinir büyüme örneği..
Karşıyaka’nın kendi stadyumu ile üreteceği rant kulüp ve geleceği için çok önemli.. İşadamının imarını değiştirerek yapacağı inşaatlardan elde edeceği rant ve ekonomik aktivite de çok önemli..
Fakat Karşıyaka, dolayısıyla İzmir’in nefes alma yeri, diğer bir değişle ‘yaşam kalitesini arttırma’ amaçlı ayırdığı bu arazide halkın elde edeceği rant daha az mı önemli? Zaten şehirlerimiz bu rant kavgası bu hale getirmedi mi?
Artık biraz gelecek nesilleri düşünelim lütfen..
Paylaş