Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek İzmir

İZMİR önümüzdeki günlerde kabuğunu kırmaya hazırlanıyor.

Haberin Devamı

Yıllardır süre gelen sessizliğini naralara dönüştürecek gelişmelerin ardı ardına gelmesi an meselesi. Liman arkası ve yeni şehir merkezi gelişme bölgesinin imar planının onaylanması, kentin gayrimenkul ayağında canlanmayı başlattı. Dün SİT Kurulu tarafından onaylanan yeni kruvaziyer limanı genişletme projesi ile birlikte çok önemli bir gelişmenin daha kapıları açılacak. Dikili’den başlayan milyar dolarlık liman yatırımının rüzgarı,  geçtiğimiz hafta Petkim’in yeni rafinerisinin temel atma töreni ile devam etti. İzmir-İstanbul Otoyolu ise ülkenin en önemli iki bölgesinin birbiri ile olan bağlantısını sağlamak açısından çok önemli. Ege Serbest Bölgesi (ESBAŞ) özellikle yüksek teknoloji içeren sanayileri bünyesine çekmeye devam ediyor. Havacılık ve uzay sanayinin devlerinin yatırım gündemlerine artık İzmir’i de alıyor. Geçtiğimiz günlerde başyazarımız Deniz Sipahi’nin New York’ta katıldığı toplantıdan köşesine aktardığı notlarda, yaratılan cazibe merkezi nedeni ile ortaya çıkan somut gelişmeleri okuduk. Evet aslında en önemli nokta bir cazibe merkezi yaratarak bunu planlı ve doğru bir şekilde uluslararası sermayenin önüne sunabilmek.

21. Yüzyıl’ın projesi

Haberin Devamı

İşte yıllardır konuştuğumuz teknoloji geliştirme bölgesi de böyle bir proje. İzmir’in cazibesi artarken kuşkusuz şehrin önemli gelişme ayaklarından biri de Teknokent olacak. Özellikle teknopark kelimesini kullanmadım, çünkü kurulması düşünülen teknoloji geliştirme bölgesi binlerce insanın yaşadığı bir şehir görünümünü kazanmalı. Onlarca dilde eğitim veren ilk, orta ve yüksek okulları, hastaneleri, eğlence ve alışveriş merkezleri ve tabii yaşanacak ideal mekanları ile tam bir kent. Çevrenin ve ekosistemin önde tutulduğu bir yaşam alanı. Dünyanın birçok noktasında teknoloji geliştirme parkları yapılmakta. İzmir’in başka yerlerin birçoğuna göre avantajı; gerek konumu ve tabiat yapısı, gerek çevreci enerji kaynakları, gerek insan kaynağı, gerekse eğitim imkanları ile farklı bir bütün oluşturması.

Öncelikle yüksek eğitim kurumları bakımından İzmir çok şanslı. Şehrimiz 8 üniversitesi ile çok zengin bir eğitimci ve öğrenci kaynağına sahip. Birçoğu yabancı dilde eğitim veren bu üniversitelerimiz müfredatlarına yeni bölümler ve diller ekleyerek gelecek talebe farklı çözüm önerileri verebilecektir. Teknokent’in içinde muhakkak bu üniversitelerimiz de, eğitim ve araştırma faaliyetlerini artırarak yürütecektir. Burada büyük bir sinerji yaratılması söz konusu olacaktır.

Çevreci doğal kaynaklar

Haberin Devamı

İzmir çevreci doğal enerji kaynaklar bakımından da çok zengin. Dünya genelinde güneş, rüzgar ve jeotermal enerjinin bir arada bulunduğu yer sayısı hakikaten kısıtlı. Bu kaynaklar büyük sanayi tesisleri için yeterli olmayabilir ama teknoloji geliştirme bölgesi gibi ne kadar doğaya dönük enerji kullanılıyor ise o kadar tercih edilen bir yer için önemli. İzmir’in insan kalitesine gelince... Yüzyıllardır yabancılar ve değişik din ve ırktan kişilerin barış içinde yaşadığı şehrimizde birçok değişik ülkeden gelen kişiler kolaylıkla yer bulacaktır. Sadece turist olarak değil, bölgenin yerleşik insanı olacak bu kişilerin İzmir’i ikinci vatanları olarak görmesi çok da zor olmayacaktır. Kalıcı gelişme için bu olgu çok önemli, zira bugün dünyadaki birçok serbest şehirde bu aidiyet görülmemektedir.
İzmir konum itibariyle de teknokent için çok önemli bir özelliğe sahiptir. Bölgesel SİT ile tüm yarımada neredeyse dokunulmamış ve bu tür bir gelişme için atıl bırakılmıştır. Bugün güney kıyılarımızda nerede ise yağmaya kadar varan yazlık ve turistik tesisler burada yoktur. Bütün bunlar İzmir için çok önemli avantajlardır.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) alanı içinde bugün için ayrılmış olan Teknoloji Geliştirme Bölgesi ileride yaratılacak şehrin nüvesini oluşturacaktır. İYTE ve bölgenin işleticisi konumunda bulunan İZTEKGEB A.Ş. yöneticilerinin kararlılıkla bu konuda çaba harcadığını görmek bizi umutlandırıyor. Fakat burada devletin de elini uzatarak bu gelişmeye destek vermesi gerekli. Çünkü bu gelişmeye dar bir bölge için değil, tüm yarımadanın geleceği açısından bakmak gerekir. Özellikle planlama aşamasında birkaç bakanlığın birden ortak çalışma yapması gerekmekte. Yüksek koordinasyon ve işbirliği gerektiren bu noktada; Çevre ve Şehircilik, Ticaret ve Sanayi, Ulaştırma ve Kültür bakanlıklarının yanısıra Vilayet ile Büyükşehir Belediyesi ve yerel belediyeler de katkı koymak zorundadır. İzmir’de yaratılacak bir teknokent Türkiye’nin 21. Yüzyıl’a damgasını vurması için geliştiribileceği en önemli projelerden biri olacaktır. Bu proje ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıldönümünü kutlayacağımız 2023 yılında Türkiye’nin geleceğini şekillendireceğimiz İzmir’i de yaratmış olacağız.

Yazarın Tüm Yazıları