Paylaş
GEÇTİĞİMİZ hafta içinde maalesef İstanbul’da bir tarihi mekan daha yangına kurban oldu. Galatasaray Üniversitesi’nin Ortaköy’deki idari binasında büyük bir felaket yaşandı. 142 yıllık tarihi binanı yanı sıra içinde bulunan birçok değer de yok oldu. Profesörlerin yıllara yayılmış çalışmaları, öğrencilerin emekleri, binlerce kitap ve özel eşyalar birkaç saat içinde kül oldu gitti. Bu yangın, yeri itibariyle çok dikkat çekici. Zira bilimin üretildiği yerde, yeterince alınmayan bilimsel tedbirler nedeniyle binanın ciddi oranda hasar görmesi çok manidar. Tarihi eserlerimizin yok olmasını istemiyoruz ama önlemek için gereken bilimsel tedbirleri almakta da imtina ediyoruz..
Yaklaşık 45 sene önceydi, İzmir Vilayet Konağı’nın elektrik kontağından alev alarak yanışını hatırlıyorum. Güzelim bina birkaç saatte kül oldu. Ne tesadüftür ki, İzmir Vilayet Konağı yangınında da önce bina içinde çıkan küçük bir yangın itfaiye tarafından söndürüldü fakat daha sonra çatı tekrar alev alınca binanın tamamen yanması engellenemedi. Tüm itfaiye teşkilatı yangına anında müdahale etmesine rağmen konak tamamen yandı. Yerine bugün de kullandığımız çakma Vilayet Konağı’nı yaptık. Yıllarca buna benzer birçok binanın yanışını seyrettik. Eski evler, köşkler, kamu binaları, okullar hep elektrik kontağına kurban edildi. Hatta birkaçı restorasyon sırasında bile yandı.
Ülkemizde tarihi binaları korumakla ilgili maalesef yeterince kural ve kaide yok. İtfaiye teşkilatımızın bu konuda kanunla belirtilmiş bir yaptırımı olmadığı gibi bu tedbirlerin alınmasını sağlayacak bütçeler de mevcut değil.
İşin kötüsü, yanan değerlerimizden de ders çıkarmıyoruz ve elimizde kalanlar için özen göstermiyoruz. İzmir zaten eski binalarının birçoğunu 1922 yangınında kaybetti. Küllerinden doğan şehrimizde kalan tek tük tarihi binanın çok daha iyi korunması gerekir. Devlet Opera ve Balesi tarafından kullanılan Elhamra Sahnesi, Milli Kütüphane, eski Yetimhane, Konak Doğum Hastanesi, İzmir Kız Lisesi ve Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi binaları için özel önlemler ve tedbirler alınması lazım. Burada adını saymadığım tarihimizin en değerli taşlarını oluşturan özellikle şehir merkezindeki banka binaları, kiliseler, camiler, sinagoglar için özel koruyucu önlemlerin alınması şart.
Bunun için de özellikle Elektrik Mühendisleri Odası ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İtfaiye teşkilatının sıkı bir işbirliği yapması lazım. Tarihi binaların elektrifikasyon projelerinin yeniden ele alınarak daha dayanıklı hale getirilmesi gerekli. Günümüzde ateşe ve ısıya dayanıklı teknolojilerle üretilen birçok yeni ürün bulunmakta. Bunların gerekli şekilde kullanımı ve uygulaması için araştırmaları yapmak ve kullanılmasını mecbur kılmak belki yangına karşı en önemli hamlemiz olacaktır. Hedef, kuvvetli bir itfaiyeyle yangını söndürmek değil, doğru tedbirlerle yangının hiç çıkmamasını sağlamak olmalı.
Aksi takdirde maalesef kalan değerlerimizi elektrik kontağına kurban vererek tarihimizi yakmaya devam edeceğiz.
Paylaş