Paylaş
Festivaller, şehirlerin en önemli karakteristiklerinden birini oluşturur. Birçok şehir festivalleri ile özdeşleşir ve anılır. New Orleans denildiği zaman aklımıza caz, Cannes denildiği zaman film festivali, Rio de Janeiro denildiğnde karnaval gelmiyor mu?
İzmir denildiği zaman aklımıza hangi sanatsal aktivitenin geldiğini söyleyebilir misiniz? Festivali kesinlikle sorgulamıyorum, beni üzen İzmirlilerin festivallerine sahip çıkmıyor olmaları.
Merhum Nejat Eczacıbaşı’nın doğduğu şehre armağanı olarak adlandırdığım “Festival”e geçen onca yıl sonunda ne kadar sahip çıkıyoruz. Neden birkaç fedakar suponsor, birkaç büyük firma ile Kültür Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere birkaç kamu kuruluşunun desteklediği bir yapı içinde sıkışıp kalıyoruz! Ticaret hayatında başarılı olmuş İzmirli şirketlerin festivalde neden katkısı istenilen seviyelerde olmuyor. Birkaç saatlik gösterinin veya bir konserin hazzının yanısıra; İzmir’e ve İzmir’in ekonomik hayatına yapacağı katkı neden gözardı ediliyor. Neden herşeyi devletten veya başkasından bekleme alışkanlığımız var? Sisteme küçük de olsa nasıl bir katkı yapabilirim düşüncesi neden aklımızdan geçmiyor. 2020 EXPO adaylığımız ile birçok kesimler yaratılacak katma değerden pay alma planlarını yapabiliyor; ama bu süreçte önemli bir katkı yaratacak festival için destek musluklarında cimri davranıyoruz.
Oysa unutulmaz konserleri bu festival sayesinde yaşama fırsatı yakaladık. Birçok uluslararası ünlü sanatçıyı şehrimizde bu festival sayesinde ağırladık. İzmir’in değil yerini; adını bile bilmeyen birçok kesime tanıtımda bulunma fırsatı doğdu.
Şimdi festival zamanı. Salonları doldurma, konserleri coşku ve keyifle izleme zamanı. Organizasyona büyük emek harcayan İKSEV ekibini ve bitmeyen gayreti ile bu ekibe liderlik yapan başkanımız Filiz Eczacıbaşı Sarper’i candan kutlarım. Sponsorlukları ile bu güzelliği yaşamamıza katkıda bulunan tüm sponsorlara ve destekleyicilere sonsuz teşekkürler.
Ege Medeniyetleri Müzesi
Fırtına gibi fikre sahip çıkıldı, şimdi fırtınadan sonraki sessizlik hakim. Ege Medeniyetleri Müzesi’nin yapılması için ortaya atılan fikri takiben başta Kültür Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili kurum ve kuruluşlar belediyeler konunun üstüne atladı. Orada yapalım, burada yapalım, otoparkı yıkalım, deniz kenarına kuralım fikirleri çatıştı, yarıştı. Ben yapacağım; sen yapacaksın mücadelesi sonunda konu ortada kaldı.
Bugün gündeme tekrar getirilse; “Biz zaten konu üzerinde çalışıyorduk, hatta proje hazır, yarın temeli atıyoruz” bile diyebilirler.
Ege Medeniyetleri Müzesi, İzmir için çok önemli bir proje. Her yıl milyonlarca turisti İzmir’e çekecek bir cazibe merkezi. Bu konuda kimin neyi beklediğini de bilmiyorum. Yapılması gereken ilgili tüm birimlerin ortak akılda işbirliği yaparak biran önce bu projeyi tamamlamaları. Fırtına sonrası sessizliğin ortaya herkezin hayranlıkla ziyaret edeceği bir müze çıkarması dileklerimle...
Paylaş