Paylaş
İZMİR, Türkiye’nin en büyük, modern ve medeni şehirlerinden biri...
İnsanıyla, kültürüyle, tarihiyle, sosyo ekonomik yapısı ve ilkleri ile Türkiye’nin gündemine farklılığını vuran şehir...
Çevresi dağlarla kuşatılmış, Akdeniz’in en büyük körfezi...
Doğu’nun yıllara uzanmış tarihsel ticaret limanı... Deniz ile içiçe bütünleşmiş, yıllarca ekmeğini, gelişmesini denizle yaratmış, kazanmış şehrimiz...
Hani derler ya “Burayı görmeden ölme...”
Bence İzmir ölmeden mutlaka görülmesi gereken bir şehir...
¡¡¡
Ben bu şehri biraz da Rio de Janeiro’ya benzetiyorum.
Körfezi saran yüksek dağları ile Avrupa ve Asya’nın Rio’su diyelim.
Son yıllarda sık sık ekonomik açıdan gerilediği iddia edilen İzmir, aslında Türkiye’nin önemli bir markası konumuna geldi.
Köşe yazarları ve medyanın ilgi odağı İzmir için saymakla bitmeyecek detayları artık tüm Türkiye biliyor.
Biz aslında bu detayları günlük yaşantımızda paylaşıyor ve yaşıyoruz.
Amacımız bu paylaşımı dünyaya yayabilmek...
Dünya markası bir şehir olabilmek...
¡¡¡
Bu köşede sizlere “Merhaba...” derken içinde yaşadığımız bu şehrin güzelliklerini paylaşmak ve farkındalığımızı arttırmayı hedefliyorum.
Problem veya detaylarda gizlenen sorunları ortaya koyma ve bunlara çözüm önerileri getirmeye çalışmak en büyük amacım.
Düşüncelerimde daha güzel, daha yaşanabilinir ve daha güçlü bir İzmir’e katkıda bulunmak var.
Türkiye’nin aydınlık yüzü İzmir’de daha güzel bir yarını yaratabilmek için birlikte hareket etmek gerektiğini düşünüyorum. Ama bu bağlamda paylaşımcı olmak ve işbirliğine önem vererek kentin önemli unsurlarını harekete geçirmemiz gerektiğine inanıyorum.
Yıllardır bir türlü parlayamayan bir elması andıran İzmir’in, artık ışıldaması ve hakettiği sıçramayı yapması gerekiyor.
İzmir bir tarım şehri, aynı zamanda bir ticaret, bir fuarlar, bir kültür, bir tarih, bir sanayi, bir turizm, bir ihracat kenti...
Bu kadar çok tanımın arasında hedefleri koymak ve bu hedeflerde ilerlemek çok kolay olmuyor.
Hele hele şehrimizin liderleri ve kanaat önderleri “Zeybek” oynamayı seviyorsa...
Ama bunlar şehrimizin gerçekleri ve her alanda önümüze yol haritası çıkarmak zorundayız.
¡¡¡
“Sadece bu veya şu konuda ağırlığımızı hissettirelim, o noktaya konsantre olalım” demekle işin kolayına kaçamayız.
İzmir için böyle bir lüksümüz yok.
Kaldı ki, buna yeni tanımlar eklemeliyiz.
İzmir inovasyonun, yüksek teknolojinin, araştırma ve geliştirmenin yeni merkezi olmaya aday da olmalı...
Cumhuriyetin 100’üncü yıldönümünü kutlayacağımız 2023 yılındaki Türkiye’nin hedeflerinin ardı arkasına sıralanmaya başladığı şu günlerde, İzmir’in de önümüzdeki 10-12 yılın hedeflerini ortaya koyma zamanı geldi. Bu konuda bazı girişimler yok değil, ama artık müziği değiştirip “Halay” çekmeliyiz.
Paylaş