Paylaş
Tercih sıralarında bir numaraya çıkmasına paralel olarak, gerek otellerin, gerekse yazlık evlerin doluluk oranı da neredeyse yüzde yüze ulaştı. Geçtiğimiz haftasonu Pazar akşamı, geceyarısına doğru bile Çeşme Otoyolu’nda doluluk oranı tam kapasitenin üstündeydi. Seferehisar Kavşağı’ndan Narlıdere gişelerine kadar yaklaşık 12 kilometrelik bir kuyrukla otoyol tıkandı. Tabii 13 çıkış gişesinin 4 tanesinin kapalı olması bu yığılmada ne kadar etki yaptı siz tahmin edin.
Bu harika tatil beldesinin güzelliği, malesef birçok mahallesindeki yoğun kanalizasyon kokularıyla gölgeleniyor. Geçtiğimiz yıllarda foseptik çukurlarından kanalizasyon sistemine geçilmesine rağmen özellikle Ilıca, Boyalık ve Yıldızburnu’nun arka taraflarında rögar kapaklarından gelen koku yoğunluğu yaşanıyor. Tabii dolan foseptiklerin bu kokunun şiddetine katkısı da gözardı edilemez. Birçok beş yıldızlı otelin yakınlarında bu nahoş kokuları algılamak mümkün. Tabii Ilıca’nın göbeğinde sayılacak noktaya yapılmış olan arıtma tesisinden yükselen kokulara nerede ise alıştık diyeceğim. Alaçatı henüz az kokulu sayılır fakat hızlı yapılaşmanın yarın için neler getireceğini bilemeyiz.
İzmir kokmuyor, ama çiçek kokmalı..
İzmir’de sıcaklara rağmen körfezde koku yok . Fakat gönül isterdi ki İzmir’in sokakları da, o yıllar öncesinde olduğu üzere, mis gibi çiçek kokuları ile bezensin. İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere yoğun bir çiçek dikme kampanyası uygulanıyor. Parklar, bahçeler, orta refüjler mevsimine göre rengarenk çiçekler ile süsleniyor. Ama tabii bunlar kısa ömürlü, dönemsel çiçekler. Kalıcı koku veren bitki özelliğini taşımıyor.
Oysa İzmir’in her semtinde evlere, apartmanlara; Yasemin, Hanımeli, Mimoza, Melisa, Ful, Mor Salkım, Amber gibi bölgemizde kolay yetişen, geleneksel kokulu çiçek fidanları dağıtılabilir. Bu fidanlar İzmir’in betona bürünmüş sokakları arasında kalmış küçük toprak parçalarında yetişince, kalıcı bir güzellik yaratılacak ve her sene artan ve güzelleşen farklı bir görünüm elde edilecektir.
Kordon’dan Bayraklı’ya, Karşıyaka’dan Bornova’ya, Hatay’dan Buca’ya Bostanlı’ya, Çiğli’ye kadar tüm şehir bu güzelliklerden payını alır... Başta turistler ve şehrimize gelen yabancılar olmak üzere ‘Çiçek kokan İzmir’ akıllarda kalan en güzel hatıra olur..
İzmir’i ormanlar ile kuşatmak
Hazır laf bitkiden açılmışken; İzmir’in iklimini pozitif yönde değiştirecek, daha çok yağmur almasını sağlayacak ve son moda deyimle, karbon salınımını azaltacak en güzel uygulama şehrimizi çevreleyen dağlık arazilerde orman varlığını arttırma olacaktır. İzmir’in bu konudaki en büyük şansı Ege Orman Vakfı. Bu vakıf yıllardır İzmir ve çevresine diktiği milyonlarca ağaçla çevremizi daha yaşanır bir yer, daha yeşil, daha doğal ortam haline getirmeye çalışıyor.
Hızla betonlaşan şehrimize bir nefes de, yapılan her yeni binadan küçük bir bağış karşılığı, İzmir’in çevresinde daha fazla orman yaratma imkanı ile olabilir. İnşaat maliyetleri içinde kaybolup gidecek kadar küçük, en fazla 400-500 TL’lik bir katkı İzmir’de orman yaratmak için çok büyük bir yatırıma dönüşebilir. Damlaya damlaya göl olur misali, ağaç dikile dikile orman olur...
Paylaş