Paylaş
İZMİR’in tarihsel bir liman şehri olarak Doğu Akdeniz coğrafyasında her zaman yerini aldı. 17’inci yüzyılın başından itibaren Ege’nin en önemli limanı haline geldi. Türkiye Cumhuniyeti’nin 100. yılını kutlayacağı 2023 yılında da gerek şehir olarak, gerekse liman olarak hedeflerin tuturulmasında önemli rol oynayacak. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen liman konusunda sıkıntılı sayılırız. Yılların ihmali ile denizciliğimiz ve limancılığımız çok geri kaldı. Ancak günümüzde yapılan yatırımlarla, özellikle özel limancılığın devreye girmesi sayesinde bazı aşamalar kaydeder hale geliyoruz. Fakat önümüzde daha çok yolumuz var.
Geçtiğimiz günlerde Alsancak Limanı’nın ticari aktivitesini durdurarak; sadece kruvaziyer limanı olarak kullanılması konusunda bir fikir ortaya atıldı. Ege’de yapılması planlanan limanların kapasitelerinin tamamlanması halinde yükümüzü taşımaya yeterli olacağı konusunda bir öngörüde bulunuldu. Daha doğmamış çocuğa don biçme misali, ortada olmayan tesisleri göstererek mevcudun kaldırılmasını istemek ne kadar akılcı bir yaklaşım siz karar verin. Özellikle kruvaziyer alanında ülkemizin tamamen dışa bağımlı olduğu ve ülkemizin cennet kıyılarında bile gezdirebileceğimiz tek yolcu gemimizin olmadığı göz önüne alınırsa; bir yılda İzmir’e gelebilecek 200-250 geminin bu şehire ne kazandıracağını siz düşünün..
Başta Çandarlı ve Nemrut körfezi olmak üzere iki noktada yapımı süren dev tesisler; İzmir’in ve dolayısıyla ülkemizin ticari faaliyetlerine doğrudan katkı yapacak nitelikle. Bu limanlarla birlikte; tam kapasiteye ulaşmış bir İzmir limanı da bu sinerjiye etkin katkı koyacaktır.
Bugün için İzmir Körfezi’ne giren gemilerin derinlik nedeni ile zorlandığını ve büyük gemilerin gelemediğini söyleyebilirsiniz. Bu denizcilik bakımından devasa hedefler gösteren iktidarın ayıbıdır. Mevcut iktidarın 2023 yılı için Tükiye’nin dış ticaretinde yıllık 1.2 trilyon dolarlık bir hedef koyarken, 100 bin dolar seviyesinde bir finansman gerektiren körfez derinleştirilmesi ve gemiler için kanal açılması projesini yapamaması düşündürücüdür. Önümüzdeki yıllarda ülkemizin; ihracatın en verimli kapıları konumunda olan limanlara ihtiyacı hiç bitmeyeceği gibi, katlanarak artacaktır.
Limanlar şehri İzmir etrafında yapılacak yeni yatırımlarla her geçen gün Doğu Akdeniz ticaretinde daha önemli bir rol üstlenecek. Yapımı başlanan otoyollar, tren hatları ve hava limanları ile İzmir gelecek on senenin daha ulaşılır, daha kolay yaşanır ve daha çok ticaret yapılır şehri olmaya aday. Dünyadaki önemli liman şehirleri bünyelerinde bulundurdukları limanları kapatarak değil, geliştirerek ve daha verimli kullanarak büyürken; İzmir’in aksi bir yöntem uygulaması ne kadar doğru olacaktır? İzmir’de limanların yapım ve yenilenme sürecini iyi yönetmek; birbirleri ile entegre hale getirilerek en yararlı şekilde değerlendirmek ve deniz ticaretinin büyümesini, gelişmesini sağlamak da İzmirlilerin görevi olmalıdır. Türkiye’nin yıllık 1.2 trilyonluk dış ticaretinde önemli bir yer tutacak İzmir şehri; 19. yüzyılda olduğu gibi tekrar limanları sayesinde gelecek yüzyılın yıldızı olabilir...
Hastanelere helikopter pisti
SAĞLIK Bakanlığı hava ambulansı konusunda çok mesafe kat etti. Bugün uçak ve helikopterlerden oluşan sağlık filosu vatandaşın hizmetinde. Fakat malesef İzmir’in iki dev sağlık merkezi; Ege Hastanesi ve Dokuz Eylül Hastanesi’nin helikopter pisti bulunmuyor. Bir zamanlar mevcut olan pistler ise yeni tesis yapımı sırasında kaldırılmış. Yerine yapılması planlanan ise henüz gerçekleşmemiş durumda. Sağlık Bakanlığı’nın hastayı tedavi noktasına ulaştırmakta bu kadar büyük gayret içinde olduğu günümüzde; Ege Bölgesi’nin bu en önemli iki hastahanesine ulaşımın sağlanması için acil olarak cerrahi bir müdahale gerektiriyor galiba...
Paylaş