Paylaş
"Olsaydı da tutabilir miydi bilmiyordu. Titreyen elleri kontrolünden çıkmıştı. Gözleri kararmadan önce en son gördüğü ışık huzmesi bir flaş gibi patlayıp asılı kalmıştı gözbebeklerinde. Bu parlak karanlık içinde, kaydığı yerde güçlükle ayakta durmaya çalışırken kulağındaki korkunç gürültü çevresini duymasını engelliyordu. Bu tanıdık gürültü, yerinden çıkmaya çalışırcasına atan kalbinin sesiydi... Korku tüm hücrelerine yayılmış, tüm bedenini sarmıştı...” Topluluk önünde ya da başkalarının yanındayken, böyle bir sahneyi ya da benzerini yaşadınız mı hiç? Yanıtınız evetse sizde “sosyal fobi” olabilir ama durun hemen endişelenmeyin; gelin önce sosyal fobinin ne olduğuna bir bakalım.
SOSYAL KAYGI BOZUKLUĞU
Sosyal fobi, diğer adıyla “sosyal kaygı bozukluğu”, başkalarının önünde rezil olma, başkaları tarafından alay edilme, yargılanma, eleştirilme, reddedilme, onaylanmama, beğenilmeme endişesiyle duyulan güçlü ve sürekli korku olarak tanımlanan kaygı bozukluğudur. İnsanlarla etkileşim gerektiren sosyal durumlarda ortaya çıkan bu korku, iş, okul ya da günlük yaşamı engelleyecek kadar güçlü olabilir. Elbette herkesin korku ya da endişe duyduğu olaylar ya da durumlar vardır. Örneğin, yeni insanlarla tanışacağınızı bildiğiniz ya da bir topluluk önünde konuşacağınız bir toplantıda tedirgin olmanız, geçici bir korku ve endişe duymanız gayet doğaldır. Doğal olmayan, bu korku ve endişenin normalden fazla olması hatta bu toplantıya gitmeden günler önce başlamasıdır.
TEK BİR NEDENİ YOK
Sosyal fobi bazı kişilerde kalıtsal özellik taşırken, bazı kişilerde de ailelerinde olmadığı halde görülebilir. Birçok sosyal, psikolojik, fizyolojik ve çevresel etmen sosyal fobinin oluşmasında etkin rol oynar. Bu etmenler birbiriyle ilişkili ve etkileşim halinde olduğundan sosyal fobinin nedeni olarak tek bir etmenin belirlenmesi mümkün değildir. Sosyal fobinin nedenleri hakkında yapılan araştırmalar, beynin korku ve endişeyle ilgili kısımlarındaki bazı kimyasal ve elektriksel bozuklukların sosyal fobinin fizyolojik nedenleri olduğunu gösteriyor. Sosyal fobinin psikolojik nedenleri arasında da, başkalarının davranışlarının yanlış algılanması (örneğin, gerçekte öyle olmadığı halde başkalarının alay ederek baktığını düşünmek gibi) ya da daha önce yaşanmış olumsuz deneyimlerin genellenmesi (örneğin, yaptığı bir hareket ya da konuşmaya başkalarının gülmesi sonucu topluluk önünde olmaktan utanç duymak gibi) olduğu düşünülüyor. İnsanlarla konuşmaya cesaret edememek, kalabalık içinde kendini rahat ve güvende hissetmemek gibi zayıf sosyal beceriler de sosyal fobinin diğer olası nedenleri arasında yer alıyor. Ayrıca, stres ve çevresel faktörler sosyal fobide rol oynayan önemli faktörler olarak kabul ediliyor.
NASIL TEDAVİ EDİLİR
Alkolizm ve depresyonun ardından dünyada en yaygın görülen üçüncü psikiyatrik hastalık olan sosyal fobinin tedavisinde psikoterapi ya da ilaç ya da her ikisi birlikte kullanılır. Bireysel ya da grup olarak uygulanan psikoterapi tedavisinde bilişsel-davranışsal terapi yöntemi kullanılarak, sistematik duyarsızlaştırma, rol oynama, vb. teknikler aracılığıyla sosyal fobiye yol açan durumlar karşısında farklı düşünme, davranma ve tepki gösterme yolları ve korku, endişe, utanç duygularıyla başa çıkma yolları öğretilmeye çalışılır. Ayrıca sosyal becerilerin geliştirilmesine ve iyileştirilmesine yardımcı olunur. İlaç tedavisinde ise, doktor kontrolünde uzun süreli olarak antidepresan ilaçlar kullanılır.
BENDE OLMAZ DEMEYİN!
Okulda cevabı bildiğiniz halde tahtaya kaldırılmaktan korkuyor musunuz? İşte patronunuzla konuşurken soğuk terler döküyor, öğle yemeklerinizi iş arkadaşlarınızla yemekten kaçınıyor musunuz? Yeni birileriyle tanışma düşüncesi tüylerinizi ürpertiyor mu? Davet edildiğiniz toplantılara katılmamak için hep bir mazeret uyduruyor musunuz? Mutlaka katılmak zorunda olduğunuz bir toplantıdan günler öncesinden itibaren uykularınız kaçıyor mu? Bu sorulara yanıtınız evetse, siz de sosyal fobi girdabında dönüp duruyor olabilirsiniz. Yaşamınızın kontrolünü ele almak için profesyonel bir destek alma zamanı gelmiş olabilir. Bende olmaz demeyip hemen bir uzmana başvurmanız en doğrusu..
Paylaş