Toplum ruh sağlığı üfürükçülere bırakılmak isteniyor
Türkiye Psikiyatri Derneğion günlerde serbest çalışan psikologların ve psikolojik danışmanların onur kırıcı bir biçimde işyerlerinin kapatılması girişimleri, Yüksek Öğretim Kurumu’nun yasalar çerçevesinde açmış olduğu ve tanıdığı psikoloji ve psikolojik danışma bölümlerinden mezun olanları yok sayma anlayışının ürünüdür ve kabul edilemez. Yasaklayarak bir şeyleri önleme zihniyeti Osmanlı’dan Türkiye’ye geçen kötü bir hastalıktır. Umarım 2011 yılında bu ayıp temizlenir. Bizce yasaklamak yerine denetim getirilebilirdi, etik kurallar netleştirilebilirdi, hizmet içi eğitimler planlanabilirdi, “terapistlik meslek yasası” çıkartılıp, çalışma çerçevesi belirlenebilirdi, vb. Şimdi üfürükçüyle, medyumla değerli hekim, psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı arkadaşlarımız aynı muameleyi gördü, bu kabul edilebilir bir durum değildir. Er ya da geç bu hesap tersine dönecektir. Çünkü psikologları ve psikolojik danışmanları sadece bir psikiyatri hekimin yanında çalışmaya zorlamak, başka türlü çalışma hakkını yasaklamak, özel muayenehanelerin de kapatılmaya çalışıldığı bir ortamda büyük bir boşluk yaratacaktır. Bu boşluk işin ehli olmayanlar tarafından doldurulmaya çalışılacak, bu da toplum ruh sağlığı açısından oldukça zarar verici olacaktır.kendisine “yaşam koçu”, “medyum”, “astrolog” diyen ve psikoloji eğitimi almamış herkes piyasada psikolojik tedaviler veya psikoterapi yapmaya çalışıyor. Ehil olmadıkları alanda halkın ruh sağlığıyla oynayan ve ruh sağlığı profesyoneli olmayan bu kişilerin yaptıkları başta psikolog ve psikolojik danışmanlar olmak üzere ruh sağlığına gönül vermiş ruh sağlığı profesyonellerini üzmektedir. Bu alanda yasal bir düzenlemeye de bu sebeple ihtiyaç vardır. Çünkü Türkiye’de yasalar açısından bakıldığı zaman tedavi ve psikoterapi yapma hakkı sadece hekimlere tanınmıştır. Ancak psikologların ve psikolojik danışmanların psikiyatristlere bağlı çalışan eleman gibi görülmemesi gerekir. Sağlık Bakanlığımız böyle bir genelge yayınlayarak psikologları ve psikolojik danışmanları “yardımcı meslek grubu” olarak değerlendiriyor. “Psikologların, pskiyatristlerin yanında çalışmaları gerekir”, “psikoloji yardımcı meslek grubudur, doktordan başka kimse sağlık uygulaması yapamaz” gibi bir yaklaşım doğru değildir. Bir mesleğin serbest çalışma koşullarını bir başka meslek gurubunun belirlemesi kabul edilemez. Çünkü özel Psikolojik Danışma Merkezleri’nde yapılan uygulamaları sağlık müdahalesi gibi düşünüyorlar, bu doğru değildir, bu merkezlerde “muayene etme”, “ilaç yazma” ve benzeri tedaviler yapılmamaktadır.
Ayrıca psikologlar ve psikolojik danışmanların açtığı özel Psikolojik Danışma Merkezleri Sağlık Bakanlığı tarafından tanınmış ve denetlenen bir iş grubu değildir. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmesi veya kapatılması mümkün değildir. Çünkü özel Psikolojik Danışma Merkezleri’nde “hasta” bakılmamaktadır ve “danışan” adı verilen kişilere psikoterapi de yapılmamaktadır, sadece “psikolojik danışmanlık hizmeti” ve “psikolojik destek hizmeti” verilmektedir. Bu da mevcut yasalarımıza göre suç teşkil etmemektedir. Hukuk mezunu bir kişi “hukuk danışmanlığı” yapabiliyorsa, iktisat muzunu “finans danışmanlığı” yapabiliyorsa, eğitim fakültesinin herhangi bir bölümünden mezun biri “eğitim danışmanlığı” yapabiliyorsa psikologlar veya psikolojik danışmanlar neden adı üzerinde mezun oldukları bölümlerin danışmanlığını yapamasınlar. Son olarak psikologlar ve psikolojik danışmanlarDevlet Hastaneleri’nde ve Devlet Okulları’nda mesleklerini icra edebiliyorlar, neden özel Psikolojik Danışma Merkezleri’ndeetmesinler. Bu da ayrı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir çelişkidir.
Psikolojik Danışma Merkezleri’nin kapatılmasıyla psikologlar ve psikolojik danışmanlar için tek yasal çalışma alanı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü'ne bağlı “Aile Danışma Merkezleri” oldu.
Çözümü eşinizle birlikte arayın
Evlenene kadar hiçbir problem yaşamayan çiftler evlendikten sonra mutsuzlularının, tartışmalarının ve anlaşmazlıklarının kaynağını evlilik kurumuna yüklüyorlar. iftlerin sağlıklı, anlamlı ve yaşamı zenginleştirici bir ilişki kurabilmeleri için, öncelikle birbirlerine oldukları gibi olma izni vermeleri ve birbirlerini değiştirme veya suçlama oyununu oynamamaları gerekir. Yani çiftler eşlerini olmalarını istedikleri gibi değil, gerçekten oldukları gibi görmelidirler. Çiftler eşlerininmükemmel olamayacağını ve onları rahatsız eden şeyler yapabileceklerini kabullenmelidirler. Çünkü eşlerini değiştirmeye çalıştıklarında onlar direnecek ve inatlaşacaktır. Genellikle evlenene kadar hiçbir problem yaşamayan çiftlerin çoğu, evlendikten sonra mutsuzlularının, tartışmalarının ve anlaşmazlıklarının kaynağını evlilik kurumuna yüklerler. “Evlenmeseydik bunlar başımıza gelmezdi” diye düşünmeye başlarlar. Ancak aşkı öldüren evlilik değil, kişilerin kendileridir. Bu yüzden çiftler son bir yıllarını gözden geçirip yaptıkları yanlışları tespit ettiklerinde, kendilerini değiştirmeye çalıştıklarında, yaptıkları yanlışların önüne geçip ve küçük önlemler alarak o güzel günleri geri getirmeye çalıştıklarında kaybettikleri mutluluğu tekrar geri kazanabiliyorlar. Bunu bazen çiftler “profesyonel bir yardım” alarak da yapmayı tercih ediyorlar. İşte tam burada “evlilik terapileri” veya “aile danışmanları” devreye giriyor.