Paylaş
“Hayatın ne kadar uzun olduğu değil, nasıl yaşandığı önemlidir” felsefesiyle hayatı dolu dolu yaşamayı seven, sporun her dalıyla yakından ilgilenen ve yelkenli tutkusu olan bir iş insanı HasTavuk Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Sezer. Yelkenli tutkusu, hayat, gençlik, hobi üzerine söyleşi yaptık.
İLK YELKENLİM
- Yelkenli merakınız ne zaman başladı?
Yaklaşık 12, 13 yaşlarındayken küçük Kumla’da bir pansiyonda kalıyorduk. Babamın eniştesi o zaman bize bir yelkenli tekne yaptı. Abim benden iki yaş büyük. O dönemde ikimiz Gemlik Körfezi’nde kendi teknemiz ile gezmeye başladık. Yelkenin, rüzgarın, tabiatın, denizin tadını o zamanlarda aldık. Yelken tekniğini de o zaman öğrendik. Ondan sonra biraz daha büyüttük o işi pirat denilen bir teknemiz oldu. Ondan sonra işte okuldur falan derken bu merakımız öyle bir kenarda kaldı. Teknemizi de o zaman sattık.
MARMARİS’İN KOYLARI
- Sonrasında yelkenli ile tekrar buluşmanız nasıl oldu?
30, 35 yaşlarında iken. Haftada yaklaşık 3 gün falan görüştüğümüz bir arkadaş grubumuz vardı. O zamanlarda charter tekne kiralama moda olmaya başlamıştı. Ben arkadaşlara, ‘yazın bir tekne kiralayalım, ders alalım, hem de bir büyük teknede bir hafta da tatil yapmış oluruz’ dedim. Bir tarih belirledik ve 6 arkadaş birlikte ilk dersimizi aldık. Bir hafta boyunca Marmaris’in müthiş güzel koylarında yaşadık. Hatta o zaman Haziran ayının başıydı, Eylül ayının sonuna da rezervasyon yaptırdık. Ondan sonra hepimiz birer yat kaptanlık belgesi aldık.
YAŞAMANIZ LAZIM
- Bize yelkenli ile seyahati anlatmanızı istesek nasıl anlatırdınız?
Yaşamanız lazım. Tabii tabiat size müthiş güzellikler veriyor. Bütün sinirinizi alıp götürüyor. Boşuna demiyorlar insanın yaşına yaş katıyor diye. Çeşitli kültürler ile karşılaşıyorsunuz. Her gittiğiniz yer farklı. Sadece Yunan adaları vesaire için demiyorum, kendi sahillerimizde de milyonlarca koy var. Kimsenin gitmediği. Bozburun’dan, Bozcaada’nın oradan tutun Anamur’a kadar, Adana’ya kadar çok büyük bir sahil şeridi. Çanakkale Boğazı’ndan geçiyorsunuz, orası da çok enfes. Her geçişte saygı duruşumuzu da yaparız, hem teknenin kornasını çalarız, bayrağımızı çıkarız, oradan geçen gemicilerin hepsinin yaptığı bir ritüeldir.
MİLYARLARCA YILDIZ
- Unutamayacağınız bir yelkenli hikayenizi anlatır mısınız?
Yunan adalarına gidiyoruz, gece seyri yapıyoruz, gece seyrinde tabi gerçekten doğa ile iç içesiniz. Motorlu yatta motor gücüyle 25 knot hızla bir saatte 25 mil ötede bir yere varırsınız. Yelkenli ile 4 saatte gidersiniz. Bu yüzden de gece nöbetleşe kullanıyorsunuz. Yelkenler açık, ses yok, sadece denizin hışırtısı, dalga varsa dalgaların sesi. Şöyle gökyüzüne bir baktım, hayatımda ben öyle bir gökyüzü görmemiştim. Milyarlarca yıldız sizin üstünüze inmiş, bir fanusun içindesiniz. Harika bir şeydi.
TAKIM ÇALIŞMASI
- Yelkencilik insana ne katıyor?
Şimdi yeni yeni trendler var. Şirketler beyaz yakalı ekiplere, bu tür turlar ayarlıyor. Takım ruhunu geliştirirsin diye. Sadece takım ruhunu geliştirmek değil, yani paylaşım, tasarruf, tabiat ne olduğu, spor, heyecan, iletişim kurmak. Şimdi denizin ortasında 2 metreye 3 metre yani 6 metrekare bir mekanda 6 kişisiniz. Gündüz havuzluk bölümü dediğiniz bir yerde. Ben sana kızdım, hadi eyvallah gidiyorum falan deme olayı yok. Karşıdaki ile konuşmadan bile gözlerinizle anlaşabilmeniz lazım. Çünkü atıyorum çok rüzgar fırtına olsun, birisi teknenin ucunda, biri arkasında, bağırarak çağırarak falan bir şey anlatmak mümkün değil, hissederek yapmanız lazım. Takım çalışması yelkenlide birkaç tık daha önde. Harita okumayı, konumunuzu, yerinizi belirlemeyi öğreniyorsunuz. Birçok insanda yön duygusu zayıftır. Denizde kuzey, güney nerede bunların hepsini öğreniyorsunuz. Tekne tasarrufu öğretiyor Çünkü 6 kişisiniz 500 litre suyumuz var, içme suyunuz var. Mekanınız belli, alabileceğiniz su, alacağınız ekmek, meyve sebze belli. Her an gidip de taze ekmek alayım falan öyle bir şansımız yok. Bu ekmek bayatladı bunu yemem deme şansınız yok. Duş alırken hesap ediyorsunuz. Akünüzün kapasitesi belli. Ona göre hep bunları düşünmek zorundasınız, yani hayatınız bunlar. Mutlaka bir şey katıyor.
EN YÜKSEK DERECE İKİNCİLİK
- Yarışlara da katılıyorsunuz. Hiç dereceniz var mı?
Gemlik Körfezi’nde Mudanya Yelken Kulübü’nün düzenlediği yarışlar var. Eker sponsorluk yapıyor. Biz biraz daha amatör ruh ile yarışıyoruz. Tabi biz de iddialıyız. Çünkü ekip tecrübeli. Senede 8, 9 yarış oluyor. Üçüncülükten aşağı inmedik. İkinciliğimiz de var. Ama bundan sonra birincilik de olacak. Bazen de hiç rüzgar olmuyor, çok sıkıcı oluyor, o zaman da hemen oturuyoruz. Masamızı kuruyoruz, yiyoruz içiyoruz. Rüzgar çıkınca toplanıyoruz, yarışa devam ediyoruz.
- En uzak gittiğiniz nokta nereseydi?
En uzak gittiğimiz yer Mikanos, Santorini. Bir haftalık bir seyahatti. Gece gündüz gittik, geldik. Yelkenli ile gidemeyeceğiniz yer yok. Fırtınada kopsa bile siz yelkenliyle gidersiniz. Açık deniz için olanlar hariç motorlu yatlarda öyle değil, fırtınada motorlu yatlarla gitmeniz mümkün değil. Yelkenlide devrilseniz bile hacıyatmaz gibi tekrar çıkarsınız. Yeter ki siz gerekli önlemleri alın. O zaman kendini bağlayacaksın, tekneden düşüp gitmeyeceksin.
BENİM İÇİN HAYAT AİLEM
- Peki sizin için hayat nedir?
Benim için hayat ailemdir. Başka bir şey olması söz konusu değil. Bunun yanında sağlıklı, sıhhatli bir hayat geçirmek. Doğru olmak önemli. Gençlikten çok korkuyorum. Gençlik öyle bir gençlik oldu ki, çalışmadan oturduğu yerde, hemen paralar kazanacaklar, lüks hayatlar yaşayacaklar. Çalışmadan hiçbir şey elde etmeniz mümkün değil. Elde etseniz bile, çok kısa dönemdir. Geçici şeylerdir. Çalıştıktan sonra her şeyi elde etmek mümkün. Yeter ki sabırlı olun, doğru çalışın. Aile terbiyesi çok önemli. Şimdi maalesef öğretmene de ne saygı, ne korkmak var. Aileler de öğretmenlerin çocuklarına terbiye vermesine müsaade etmiyor. Biz öyle bir yetiştik ki yemek saatinde herkes sofrada olurdu. Birlikte sofraya oturulurdu. O sofrada oturduğun zaman aile birbirinin yüzünü görüyor, birbiriyle konuşuyor, iletişim kuruyor. Maksat birlikte yemek yemek değil. Yemek yemesem bile sofrayı otururdum. Bunlar önemli şeyler.
DÜZEN ÖNEMLİ
- Olmazsa olmazlarınız nedir?
Öncelikle çok dakikim. Düzene çok önem veririm. Doğruluk önemlidir benim için. Vücuduma önem veririm, spor yaparım. Doğa olmazsa olmazımdır. Hayvanlar önemlidir. Bunu da yaşamamış olmayanlar çok iyi bilemez. Kimi kedi, kimi köpek, kimi at sever. Bir sorumluluk alıyorsunuz. Çocuklar için çok önemli bir hadise bu. Küçük yaştan itibaren hayvan sevgisini, sorumluluğu aşılamalıyız.
KİMDİR
1957 yılında Bursa’da doğdu. Eğitim-öğretim hayatını Bursa’da tamamladı. Yem bayiliği, Meysu meyve suları ve Kavaklıdere şarap bayilikleri yaparak ticaret hayatına atıldı.
Ortaklarıyla Türkiye’ye yurt dışından damızlık getirip tavukçuluk sektörüne giriş yaptı. Şu an sektörün en önemli firmalarından biri olan HasTavuk’un bugünlere gelmesinde, kurumsallaşma sürecinden büyük rol aldı. HasTavuk A.Ş. firmasının kuruluşundan bu yana finans ve ticari bölüm yöneticilikleri, Şirket Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürüttü. SBS Orman ürünleri firmasında çeşitli yönetim kadrolarında yöneticilikler yaptı.
Gerek sektörel, gerekse sivil toplum kuruluşu birçok dernekte aktif rol aldı.
Sporun her dalıyla yakından ilgili. Basketbol, voleybol, kayak, otomobil sporlarına meraklı olsa da en büyük tutkusu yelken sporu.
1981 yılında Dilek Sezer ile hayatını birleştirdi. Selin ve Gizem adında 2 kızı ve Alisa adında bir torunu var.
Paylaş