G.Saray doğruydu

1999’dan beri Kadıköy’den ilk kez yenilmeden ayrılan G.Saray, F.Bahçe’yi elinden kaçırmanın üzüntüsünü yaşıyor. Yerli oyuncularla mücadele eden sarı kırmızılıların, derbideki üstün performansının sırrı neydi?

MÜCADELE etmek ve çalışmak. Galatasaray’ın sırrı buydu. Fenerbahçe derbisinde sarı kırmızılılar baştan aşağı doğruydu. Türkiye’de bir şey var. Kadrona bir takım oyuncular katmışsan ve bunlar lüzumsuz şöhretlerse, el üstünde tutuluyorsun. Kamuoyu tarafından transfer yapmayan da hiçbir şey bilmiyor diye eleştiriliyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş almışsa, Galatasaray’da bu tepki katlanıyor. Bu zaman zaman diğer büyükler için de geçerli oluyor. Alınan oyuncular, kadroyu şişiriyor. Bu futbolcular iyi mi, kötü mü? Kimse bunu düşünmüyor. Bazen transfer yapılmak için yapılıyor.

Galatasaray’ın, Fenerbahçe karşısındaki ilk 11’inde kim değişir? Lincoln ve Nonda girer bu kadroya o kadar. Galatasaray, kendini küçük görecek durumda değil. Bu takım ligin lideri. Kadrosu da kötü değil.

Ön libero arıyorlar. Niye arıyorsun? Elinde Mehmet Topal gibi genç bir yetenek var. Her geçen gün de yıldızını parlatıyor. Haftalardır Galatasaray’ın en iyisi olarak dikkat çekiyor. İşte derbideki performansı. Mükemmele yakın oynadı. Daha nerede iyi oynayacak. Ama, Galatasaraylı idareciler ne yapıyor? Baskılar yüzünden ön libero transferi için koşturuyorlar.

Servet’e yakışmadı

Galatasaray, çok koşan genç ve dinamik bir takım. Kendilerine bu takım içinde yer bulmak isteyen oyuncular, ilk 11’de sahaya çıktıklarında bütün enerjilerini veriyorlar. İşte Serkan, işte Barış, işte Uğur. Bunlar iki, üç misli koşuyorlar. Devamlı arkadaşlarına yardıma gidiyorlar. Ümit, vücut olarak ikili mücadelelere girdiğinde çok sağlam. O bile zaman zaman geriye gelip yardım etti. Galatasaray sahaya yabancısız çıkmış. Daha iyi ya, herkes sevinmeli buna.

Galatasaray’da bir tek şey kötüydü. O da Servet’in çirkin hareketi. Semih’e arkadan öyle bir girdi ki bir dönem birlikte oynadığı arkadaşına gaddarca müdahalede bulundu. Sert futbol böyle oynanmaz. Servet’e tepkim var. Tipik Türk futbolcusu imajı sergiledi. "Kafadan sert gireyim, rakibi sindireyim" dedi. Servet, bunu yaparak oyunu çirkinleştirdi.

Maldonado banko oynar

F.Bahçe’de son haftalarda yıldızı parlayan Selçuk, "Ben formamı vermeyi düşünmüyorum. Rekabet her zaman iyidir" diyerek Maldonado’ya meydan okudu. Sizce, Şilili oyuncunun ilk 11’de yeri var mı?

BİR
yabancı transfer ediliyorsa, kenarda oturması için alınmaz. Maldonado’nun çok iyi bir oyuncu olduğu söyleniyor. Bunu da sahada göreceğiz. Ancak Şilili’yi Zico istediğine göre bir bildiği vardır.

Fenerbahçe Yönetimi’nin de uzun süre bu oyuncunu peşinde koştuğu ortada. Bu durumda da bence ilk 11’de Maldonado oynayacak. Bu işler, Selçuk’un düşündüğü gibi olmaz. O, şu anda oynuyor ama vazgeçilmez değil. Galatasaray derbisinde Lugano oyundan atılına kadar, Selçuk sahada yoktu.

Ne zaman stopere döndü, savunmaya geçti, bir-iki topa müdahalesi iyiydi. Orta sahada oyuna ağırlığını koyamadı. Alex ve Zico’ya göre Maldonado gibi bir oyuncu Türkiye’de yok. Takımdaki Güney Amerikalılar da Maldonado’yu tanıdığına göre Şilili önümüzdeki maçlarda formasını giyer, ilk 11’deki yerini alır.

Fener’e nefes aldırmadılar

Son 3 maçında 19 gol atan Fenerbahçe, Galatasaray derbisinde beklentileri karşılayamadı. Hayal kırıklığı yaratan sarı lacivertlilerin yıldızları, ezeli rakipleri önünde niçin etkisiz kaldı?

FENERBAHÇE
’nin karşısında çok koşan bir Galatasaray vardı. Daha iyi top kullandı, ikili mücadelelerde ayakta kaldılar ve sarı lacivertlilere nefes aldırmadılar. Fenerbahçe, oyuna hakim olamadı. Topu kullanma imkanı bulamadı. Etkisiz kalmasının sebebi de buydu.

Golleri kaçıran taraftılar. 3 tane net pozisyonları var. Fenerbahçe, Alex ile iki kez geldi Galatasaray kalesine. Koca 90 dakikada iki pozisyon. Oyunun hakimi F.Bahçe değildi. Çünkü karşısında mükemmel mücadele eden ve yardımlaşarak tatlı sert futboluyla, rakibini bezdiren bir G.Saray vardı. F.Bahçe bozuldu ve sahada da yok oldu.

Sarı lacivertli takımda kötü oynayanların başında Aurelio geliyor. Bu sezon parlayan Gökhan da yoktu derbide. Arda’nın üzerine oynaması nedeniyle topla çıkamadı. Volkan’ın da o tarafı çok iyi kapatması, Gökhan’ı etkisiz hale getirdi.

Galatasaray’da Serkan, Barış ve özellikle Mehmet Topal bitip tükenmek bilmeyen enerjileriyle göz kamaştırdı. Arda ve Ümit de geriye yardıma gelince, Galatasaray dimdik ayakta kaldı. Semih’in sakatlanması da Fenerbahçe’nin kötü oynamasına sebep değildi. Sonuçta Kezman da onun gibi ileride tek kaldı. Forvetini besleyemeyen Fenerbahçe, hücumda topa sahip olamadı.

0-0’lık netice Fenerbahçe adına kötü değil. Ali Sami Yen’de gollü beraberlik kendisine yetecek. Hele orada ilk golü bulunca daha çok rahatlayacak. Bu tip maçlar 180 dakikadır. Şimdi, rövanş mücadelesi kora kor geçecek. İki takım da kazanmak için her şeyini ortaya koyacak.

FATİH TERİM’İN İŞİ ZOR

Milli Takımımız, yarın İsveç ile özel maçta karşı karşıya gelecek. Fatih Terim’in belirlediği aday kadroyu nasıl buldunuz?

FATİH Terim
, kendi oyun sistemini, kendi oyun anlayışını sahaya yansıtacak isimleri seçiyor. Bunda da haklıdır. Kimse tercihlerine bir şey diyemez. Ama uzun süredir takımında oynamayan bir oyuncuyu alıp, ay yıldızlı formayı giydirirsen bu da yanlıştır.

Kendi görüşü ve kendi futbol bilgisine uyacak oyuncularla başarılı olacağına inanıyor. Hazırlık maçlarını daha çok yapmalıyız. Ama, Terim’in önünde de öyle bir takvim var ki, onun da işi zor. Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, Süper Lig ve Fortis Türkiye Kupası. Bence, her ay en azından bir kez milli maç yapılmalı.

Bir de milli maç yapmak istersiniz ama uygun rakip bulamazsınız. Bu da sıkıntı yaratır. Terim, önce çekirdek kadroyu belirlemeli. Omurgan olursa, diğer oyuncuları da ikişer, üçer deneme fırsatı bulursun.

Sağlam ileriyi düşünmüyor

Beşiktaş, zirve yarışında en az pozisyona giren takım olarak dikkat çekti ve Trabzonspor’un bile gerisinde kaldı. Bunun sebebi nedir? Golcü Bobo’daki form düşüşünü neye bağlıyorsunuz?

BOBO
gerçekten bildiğimiz Bobo değil. Onun içinde bulunduğu durumu çözecek olan da Ertuğrul Sağlam ve psikologlardır. Belki Holosko’nun alınışıyla büyük bir moralsizliğe düştü. Aslında buna bir gerekçesi de yok. Takımın ilk santrforu durumundaydı. Hatta sezon ortalarında Nobre’nin gönderilmesi de gündemdeydi.

Holosko alındığında, sambacı gidecekti. Ama Nobre, varını yoğunu ortaya koydu. Gollerini de atmaya başladı. Holosko sağ açığa monte edildi. Bu ikilinin performansı başta Ertuğrul Sağlamn olmak üzere seyircinin de hoşuna gitti. Beşiktaş’ın en büyük sorunu Delgado’nun sakatlanmasıydı. Rize önünde pozisyonlar yakaladılar ama değerlendiremediler. Beşiktaş için sezon başından beri dediğim şey ortada. Çok mücadele ediyorlar ama pozisyon bulamıyorlar.

Sağlam’ın ileriye doğru düşüncesi yok. Cisse diye bir adamı var. Onu stoperde denemiyor. O da orta sahada al gülüm, ver gülüm yapıyor. Koray gibi bir jokeri kaybetti Beşiktaş. Burak için aynı şeyi söylemem. Ama, Koray verilmezdi. Schildenfeld diye yeni bir oyuncu aldılar, haftalardır sakat olan Gökhan Zan bir anda düzeldi. Enteresan işler oluyor Beşiktaş’ta.

Rizespor karşısında oyunu sıkıştırdılar. Böyle olunca, oyuncundan da faydalanamazsın. Bir tek orada iş yapan Nobre var. Holosko oyun dışında kalıyor. Bobo sol tarafta veya içeri girdiğinde ortada etkisiz. Bunlar kısa mesafede becerili oyuncular değil. Sıkışık yerde yoklar. Ne o zekaya ne de beceriye sahipler. Onlar fizik güçlerince, büyük sahada oynadıkları zaman iyiler. Ertuğrul bunu görmüyor mu?

Delgado ve Tello’nun olmaması da Beşiktaş’ı etkiliyor. Oyun kuran oyuncuları yok çünkü. Ricardinho oynuyor ama hücuma katkısı yok. Alıyor, kenara veriyor. Kendi etrafında dönüyor. Pas hatası yapmıyor ama hücuma da olumlu bir hamlesi bulunmuyor. İyi oynuyor ama kenarlara. Delgado öyle değil. Dikine, rakibin üstüne üstüne gidiyor. Ricardinho’nun daha şutunu görmedim ben. Bir orta saha adamı, Brezilya Milli Takımı’nda oynamış biri böyle mi olur? Ricardinho monoton. Bu haliyle de Beşiktaş’a fayda sağlamıyor.
Yazarın Tüm Yazıları