11 Mart 2008
Süper Lig’de son 9 haftaya girilirken şampiyonluk yarışında 4 takım var. Sizce hangi ekip mutlu sona daha yakın? BÖYLE oynarsa Fenerbahçe daha yakın. Ancak, Vestel Manisaspor maçı kimseyi yanıltmasın. Yılmaz Vural’ın takımı çok yavaş oynadı ve hiçbir varlık gösteremedi. Rakibini bozamadı. Büyük takımdan puan almak istiyorsan, mücadele edeceksin ve pres yapacaksın.
Bunu Fenerbahçe’ye yaparsan, sarı lacivertlileri yenme şansın da olur. Fenerbahçe çabuk ve sert rakiplere karşı zorlanıyor. Sarı lacivertliler, böyle oynamaya devam ederse işi bitirir. Çok gol pozisyonuna giriyorlar ve atıyorlar. Bu üç, dört maç sürüyor. Bazen Zico sahneye çıkıyor ve yedekleri sahaya sürüyor. O zaman da takımın dengesi bozuluyor.
Beşiktaş, kötü ama lider
Bu saatten sonra Zico’nun stratejik planlarını çok ince yapması lazım. Hata kaldırmaz haftalara giriliyor. Avantajı eline alan bir daha bırakmayabilir. Fenerbahçe’ye daha Roberto Carlos girecek, Maldonado girecek. Ki Şilili çok önemli bir oyuncu. Dikine oynuyor ve bu da sarı lacivertli takımın çehresini daha da olumlu değiştirecek. Volkan gelecek ama kalede Serdar da güven veriyor. Beşiktaş, bu kadar kötü oynayıp liderlik koltuğunda oturuyorsa diğerleri ondan da kötü demektir. Siyah beyazlı renklere gönül verenler, "Ah şu maçı da çok iyi oynadık, kazandık" diyemedi henüz.
Ama, Beşiktaş lider. Asbaşkanları Levent Erdoğan, "Kız gibi oynuyorlar" diyerek futbolcularını eleştirmişti. Kız gibi oynayan bir takımın zirvede ne işi var?
Galatasaray, dolu bir takım. Orta sahaya da Mehmet Topal’ı oturtarak o bölgeyi sağlama aldılar. Hücum hattı ise sarı kırmızılıların en problemsiz yeri. Onlar da sonuna kadar yarışın içinde olacaklar.
Sivasspor ise sessiz ve derinden takibini sürdürüyor. Ciddi ciddi de ağırlığını hissettirmeye başladı. Üstelik Beşiktaş ve Galatasaray’ı sahasında ağırlayacak. Kazandığı sürece, Sivasspor şampiyonluğa ortaktır.
Her şeye rağmen
Her şeye rağmen F.Bahçe kadro ağırlığıyla rakiplerinden bir adım önde. Galatasaray ve Beşiktaş’ın artıları ise ısıran bir takım olmaları. Fenerbahçe ise estetik olarak avantajlı. Beşiktaş ve Galatasaray’ın elinde tempolu futbolları var. Son haftaya kadar kıran kırana bir mücadeleye tanık olacağız.
Uğur, yeteneğini iyi kullanıyor
Geçen yıl Ümit Özat’ın yedeği olarak sol bekte oynayan Uğur Boral, bu sezonun parlayan yıldızı oldu. Bu performansını neye bağlıyorsunuz? Avrupa’dan teklif alan Uğur gitmeli mi?
MUHTEŞEM bir Uğur Boral izliyoruz. Fenerbahçe’ye ilk geldiği zaman sol bek oynatıldı. Yeri orası değildi yine de elinden geleni yaptı. İyi niyetiyle mücadele etti. Süratli ve kıvrak. En büyük özelliği bu. Böyle oyuncular da dünyada değer gören ve kıymetlenen oyunculardır.
Sevilla rövanşındaki performansı dört dörtlüktü. Alves gibi süratli ve her geçen gün değerini katlayan, büyük takımlardan cazip teklifler alan bir yıldızı yok etti. Chelsea’nin listesinde ilk sırada olan Alves, Uğur karşısında duramadı. Sevilla’nın iyi oynayamamasının sebebi de Uğur’un o bölgede çok etkili olmasıydı.
Fenerbahçe’de futbolcular birbirine ısındı. Vestel Manisaspor maçında da bu görüldü. Birbirlerine daha çok yardımcı oluyorlar ve takım havası görüntüsünü çok iyi sergiliyorlar. Uğur da bunun bir parçası. Süratli ve çabuk. Bir takımın ileri ucunda yer alan ve hücumda silah olan futbolcu süratli ve çabuk olacak. Becerisi dışında, hızıyla da iş yapacak. Uğur bu yüzden kıymetli.
Avrupa’dan teklifler alıyor. Alman ve İspanyol kulüpleri peşinde. Ama, Uğur için lejyonerliğe soyunmak henüz erken. Fenerbahçe’de iki, üç yıl daha pişmesi daha da tecrübe kazanması gerekiyor.
Fatih Terim, kendisini Avrupa Şampiyonası kadrosunda düşünürse, yeni bir vitrinde hünerlerini sergiler. İki ayağını da kullanan ve i etkili şut atabilen bir futbolcu Uğur. Üstelik de dikine oynuyor. Ay yıldızlı forma altında da katkısı olacaktır.
İngiliz gelmesin yeter
Devler Ligi’nde çeyrek final kuraları cuma günü çekilecek. F.Bahçe sizce hangi takımla eşleşirse yoluna devam eder?
FENERBAHÇE, Sevilla’yı eleyerek büyük bir başarıya imza attı. Son iki senenin UEFA Kupası şampiyonu karşısında 2-0 yenik durumdan maçı devirmek ve tura uzanmak kolay iş değildir. Fenerbahçe böyle kazanabiliyorsa, ileriye doğru her şey olabilir.
Fenerbahçe, Avrupa’da başka oynuyor ve bu performansını sahaya yansıtması halinde İngiliz takımları haricinde, yarı final için şansı yükselir. İngilizler, Türk takımlarını dövüyor. Onlardan resmen saha içinde futbol oynayalım derken dayak yiyoruz. Topa sert giriyorlar, ikili mücadelelerde yıkılmıyorlar, hava hakimiyetleri var, çok koşuyorlar ve bizim futbolcular da bu durumdan çekiniyor. İngilizler karşısında sahada bir boy küçük kalıyoruz.
Bir tek Totti’si var
Benim gönlümde iki takım var. Roma ve Schalke. İtalyan ekipleri zor gol atar ve zor da gol yer. Roma’nın kadrosuna bakıldığında Totti dışında starları yok. Dünya çapındaki tek oyuncuları o. Her şeyleri Totti üzerine kurulu. Real Madrid gibi bir devi elediler. Onların da performansı ortada. Zoru başardılar ve yola devam ediyorlar. Sahada büyük bir mücadele örneği gösteriyorlar. İkili mücadelelerde sağlamlar ve kademeye de iyi giriyorlar. Fenerbahçe, tekniğiyle Roma’yı bozabilir. Ona kafa tutabilir ve oyununu sahaya yansıtabilir.
Schalke de çok tempolu bir ekip. Kuvvetliler. Ama, Alman takımlarında son dönemlerde belli bir düşüş var. Avrupa sahalarında eski başarılarını mumla arıyorlar. Bu yüzden Schalke de Fenerbahçe’nin tekniğine boyun eğebilir. Enerjisiyle sarı lacivertliler Schalke engelini de geçecek kapasiteye sahip.
Fener ne olursa olsun bu sezon bambaşka bir tablo sergiledi. Avrupa arenasının en iyi 8 takımından biri olduğunu kanıtladı. Devlerin yanına adını yazdırdı. Yarı final vizesi için de diğer ekipler kadar şansı var.
Beşiktaş’ın şansı da yanında
İki sezon önce Galatasaray uzatmalarda attığı gollerle şampiyon olmuştu. Bu sezon da Beşiktaş aynı şekilde kritik maçları kazanıyor. Bu sizce bir şans faktörü mü, yoksa iyi oyunun bir neticesi mi?
BEŞİKTAŞ baskılı oynuyor, belli dönemlerde rakibine karşı üstünlük sağlıyor ve şansı da yanında. Zaten şansı olmasa o toplar dışarı gider, direğe çarpar. Çok maç kazandılar uzatmalarda. Sonuna kadar mücadele etmenin karşılığını alıyorlar. Gençlerbirliği önünde Bobo’nun uzatmadaki galibiyet golünde Gençlerbirliği savunma oyuncularının büyük hatası var. Böyle bir adam paylaşımı olmaz.
Beşiktaş çalışıyor. Çok şey üretemiyor belki ama çok enerjik. Mücadele ediyor. Hep ayakta kalıyor. Gençlerbirliği’ni 2-1 yendiler ve zirvede kaldılar. Bunda da Başkent ekibinin saçma sapan işler yapması büyük etkendi. Beşiktaş yine bir şey oynamadı ama yarışta da tökezlemedi.
Başkanlık, Polat’a yakışır
Galatasaray’da 22 Mart’ta yapılacak kongre öncesi başkanlık için en büyük favori Adnan Polat. Sivri demeçleriyle ön plana çıkan Polat, bu koltuğu doldurur mu?
AKILLI bir adam olan Adnan Polat, o koltuğu doldurur. Zeki bir çocuktur Adnan ve benim de çok iyi dostumdur. Uzun zamandır bu işin içinde. Türkiye’deki futbol çarkının nasıl işlediğini, Galatasaray’ın içini ve dışını çok iyi bilir.
Sarı kırmızılı kulübün sorunlarını ondan daha iyi bilen çıkamaz. Galatasaray’ı nasıl düze çıkaracağı fikrine de sahiptir. O koltuğa oturduğunda kulübünü nasıl yücelteceğinin hesaplarını yapmıştır. Şu anda tartışmasız favori. Ama, ne kadar birleşirler, Galatasaray camiası içinde ne olur? O da kapalı kapılar ardında yaşanır. Galatasaray’ın böyle de bir özelliği var.
Kongreler takım üzerinde etki yaratmaz. Her futbolcunun iyi geçindiği, saydığı, sevdiği yöneticiler vardır. Onun seçilmesi, onun için keyiftir, mutluluktur. Seçilmezse hafif bir rahatsızlık duyar.
Ama bu maçlara etki etmez. Galatasaraylı futbolcuların da 22 Mart’taki kongreden etkileneceğini hiç düşünmüyorum. Akıllarına bile gelmiyordur. Zaten böyle bir olaya da Kalli müsaade etmez. Futbolcunun işi sahadadır. Sahaya çıkar ve gerekeni yapar.
Yazının Devamını Oku 10 Mart 2008
FENERBAHÇE, Sevilla’yı eleyip Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalmanın verdiği moralle dün topu iyi kullandı. İspanya’dan yorgun döndükleri için yavaş oynadılar, paslaşarak mücadele ettiler. Ancak karşılarında da yavaş oynayan bir takım vardı. Eğer bir takım Fener’den puan almak istiyorsa daha çok koşmalı, daha fazla pres yapmalı. Manisa bunu yapamadı. Fenerbahçe gibi oynamaya çalıştı. Ama karşılarında yıldızlardan kurulu bir takım vardı.
Bunları yapamazsan Fenerbahçe için antrenman maçı olur. Manisa, lüzumsuz bir ofsayt taktiği ile oynadı. Ancak unuttukları bir şey vardı. Fenerbahçe’de Alex gibi topu nereye atacağını iyi bilen bir oyuncu var. Alex’in olduğu bir maçta ofsayt taktiği yaparsan her şeyi berbat edersin. Nitekim de öyle oldu.
Kezman topa nasıl vurulması gerektiğini biliyor. Kezman’dan faydalanmak istiyorsan onu ileride yalnız bırakmayacaksın.
Vestel Manisa mücadele etmedi
Fenerbahçe her şeyi ile oyuna hakim gözüktü ve antrenman havasında oynadı. Çünkü karşısında mücadele eden bir takım yoktu. Sarı lacivertli futbolcular topu istedikleri gibi kullandılar.
Fenerbahçe’nin sahasında ondan daha az mücadele edersen ve onun gibi oynamaya çalışırsan kazanman mümkün değil. Öyle bir şansın da yok. Çünkü senden daha iyi oyuncuları var.
Fenerbahçe’nin oynayacak kadrosu bu. Sadece kaleci Volkan’la sağ kanada Gökhan gelecek. Bir de Maldonado zamanı gelince Selçuk’un yerini alabilir.
Fenerbahçe, Sevilla zaferinin ardından fevkalade güzel bir oyunla farklı galip geldi.
Yazının Devamını Oku 5 Mart 2008
FENERBAHÇELİ futbolcuları alınlarından öpmek lazım. Sevilla karşısındaki olağanüstü mücadelelerinden dolayı onları tebrik ediyorum. Dün gece adlarına yakışır şekilde büyük oynadılar ve büyük bir zafere imza attılar. Öncelikle Volkan’dan başlamak istiyorum. Maça damgasını vuran isimdi. Tarihinin en önemli sınavına çıkıyorsun. İki senedir UEFA Kupası’nı müzesine götüren Sevilla karşısında ilk maçta avantaj elde etmişsin. Takımın maça moralli başlayacak. Sen sahneye çıkıyorsun. İki enayice gol yiyorsun. Fenerbahçe ve milli takımın kalecisiysen, böyle enayice goller yeme hakkın yok. Avrupa’da mücadele eden bir takımın en sağlam yeri kalesi olmalı. O iki gol skoru bir anda 5-0’a götürebilirdi. Ama, korkulan olmadı. Volkan, penaltılarda sahneye çıktı ve üç kurtarışla turu getirdi.
Fenerbahçe ilk 10 dakika içinde bozulan moralini çabuk düzeltti. Oyunu bırakmadı. Bu maçı, 2-0’dan çevirmek kolay değildir. Fenerbahçe, zoru başardı. İmkansızı gerçekleştirdi.
Avrupa’da Fenerbahçe bambaşka oynuyor. Öncelikle çok hızlılar. Topa sahip oluyorlar. İki kanadını da etkili kullanıyor. Lig’deki Fenerbahçe ile Avrupa’daki arasında dağlar kadar fark var.
Muhteşem Uğur
Uğur Boral, dün gecenin tartışmasız en iyi isimlerinden biriydi. Bitip, tükenmek bilmeyen enerjisiyle Sevilla’nın sağ kanadını felç etti. Alex’i ilk kez bu kadar deparlı gördüm. Çok koştu. İkili mücadelelerde ayakta kaldı. Deivid, ağırlığını koydu. Golleriyle maçı çevirdi. Sahanın her yerindeydi. En önemlisi de Fenerbahçe çift santrforla oynayabileceğini gösterdi. Kezman da sonradan oyuna giren Semih de çok çalıştı. Aurelio eskisi gibi değildi. Orta sahada dimdik ayakta kaldı, Sevilla ataklarını başlamadan bitirdi.
Fenerbahçe, süratli ve ileri oynadığı için Sevilla, sahada kayboldu. Rakiplerinden böyle bir reaksiyon beklemiyorlardı. Avrupa arenasında özellikle deplasmandaysan, çabuk ve kontrollü oynamak zordur. Topa hakim olmak kolay iş değildir. Fenerbahçe bu yüzden dün geceki performansıyla ayakta alkışlanmalı.
Şampiyonlar Ligi’nde en iyi 8 takım arasına kalmak Fenerbahçe’nin hakkıydı. Bu kadar koşmanın, olağanüstü mücadele etmenin ve futbolun gereğini yapmanın karşılığını aldılar. Hepsini kutluyorum.
Yazının Devamını Oku 4 Mart 2008
137 hafta sonra lider olan Beşiktaş, zirvedeki yerini lig sonuna kadar korur mu? Siyah beyazlılar, bundan sonraki maçlarında ne yapmalı? HER şey artık Beşiktaş’ın elinde. Liderliği korumak da kaybetmek de. Galatasaray derbisinin özellikle ikinci yarısındaki gibi oynarlarsa, şampiyonluğun da kalan haftalardaki maçların da en büyük favorisi olurlar.
Beşiktaş’ın, Galatasaray’ı yenmesi çok önemli. Bu galibiyetle liderliğin yanısıra, büyük moral de buldular. İlerisi için de hırslandılar. Beşiktaş, bugüne kadar bilinçli oynamıyordu. Bir şey üretemiyorlardı. Asbaşkanları Levent Erdoğan’ın, "Kız gibi oynuyorlar" görüşüne katılmıyorum. İyi niyetle mücadele ediyorlardı. Agresif bir takım görüntüsü verseler de bunu sahaya yansıtamıyorlardı.
Galatasaray derbisinin ikinci yarısında, beklenen futbollarını sergilediler. Oyuna hakim oldular. Kanatları kullandılar. Pres yaptılar. Pozisyona girdiler. Topa sahip oldular. İleride çoğaldılar, hızlı hücum yaptılar. Bunlar futbolda bir takıma çok şey getirir. Nobre, çok gol atardı. Net pozisyonları cömertçe harcadı. Beşiktaş adına Galatasaray derbisinin skoru daha farklı olurdu. Siyah beyazlılar bu futbollarını sergilemeleri halinde şampiyonluk yarışında sonuna kadar gider. Diğerleri onlardan farklı oynamıyor ki. Galatasaray da Fenerbahçe de aynı. Sadece, bu zaferle Beşiktaş bir adım önde.
Beşiktaş, F.Bahçe ile kendi sahasında oynayacak. İnönü Stadı, siyah beyazlılar için büyük bir artı. Seyirci desteğini arkalarına aldıklarında farklı oynuyorlar. Derbilerde bu fark belki kapanabilir ama Beşiktaş seyircisi takımını itiyor. Destek veriyor. Bu, şampiyonluk yarışındaki siyah beyazlılar için büyük faktör.
Liderlik koltuğunda oturmak Beşiktaş’ı hem rahatlatır, hem de huzursuz eder. Orada kalmak önemlidir. Artık, başkalarından medet umma zamanı değil onlar için. Beşiktaş, kazandıkça önde olacak. Kaybederse, ensesinde iki ezeli rakibi bekliyor. Bugün, şampiyonluk ellerinde.
Nobre sırtladı
Beşiktaş’ta Rüştü çok eleştirildi. Ancak, o Türkiye’nin en iyisi. Büyük güvence. Gökhan Zan ve Baki ikilisi, derbide çok iyi oynadılar. Bekler de görevlerini eksiksiz yaptı. Orta sahada Delgado ve Tello, ikinci yarıda çok çabuk oynayarak Galatasaray’ın pas yapmasına mani oldu. Mağlup durumda olduğu için risk alan sarı kırmızılı defansın arasında Holosko ve Nobre ikilisi de net pozisyonlar buldular. Çok rahat oynayıp, rahatsız ettiler.
Nobre, çok çalışkandı. 18 içinde her şeyini kullanan bir oyuncu. Kenarlara gelip, orta sahadan top da aldı. Attığı golün dışında, oynadığı futbol ve katkısıyla Beşiktaş’ı sırtladı. Pazar gecesinin tartışmasız kahramanıydı.
Fenerbahçe, Sevilla’yı elerse büyük iş başarır
F.Bahçe, Sevilla rövanşında nasıl oynamalı. Sarı lacivertlilerin tur şansı nedir?
KİMİN oynayacağını ve nasıl oynayacağını bilememek, Fenerbahçe’deki en büyük sorun. Meçhul bir takım Fenerbahçe. Bunun da sorumlusu tartışmasız Zico. Brezilyalı hoca bunalımda.
Geçen haftalarda süratli oynayan, ileride çoğalan ve topu iyi kullanan bir Fener vardı. Övgüler yağdırdık. Birden bire bu takımla Zico oynadı, o takım da kayboldu gitti.
F.Bahçe bir kere çok yavaş oynuyor. Geriye oynuyor. İleriye, tek forvete top şişiriliyor. Eski, Fener geri döndü. Yetenekleri ve güvenleri yok. Bu takım ileride Kezman veya Semih ile ne kadar başarılı olabilir?
Sevilla çok tehlikeli bir takım. Çok süratli ve çabuklar. Bu kadar yavaş oynayan ve ısırmayan Fenerbahçe’ye karşı da tartışmasız favoriler. Tur için de avantajlılar. "O maç çok farklı" diyenler çıkabilir. Ama, bir gerçek var. Fenerbahçe’nin düzeni bozuldu. Bu düzeni de oturtmak kolay olmaz.
Deivid ve Aurelio’yu kenarda oturtmanın mantığını Zico, nasıl anlatacak? Bu ikili niçin oynamadı? Sevilla maçı düşünüldüyse hata. Sen önce önündeki A.Gücü sınavını düşün. Süper Lig hiçbir şey ifade etmiyor mu?
İki sambacı F.Bahçe’nin orta sahasına ve hücumuna büyük katkı yapan isimler. Ankaragücü maçında tel tel dökülen takımı Zico seyretti. Ankaragücü çok net pozisyonlar buldu. Fenerbahçe’nin aldığı bir puan, fevkalade iyi.
Fenerbahçe, bütün bu saçmalıkları yapmasına rağmen Galatasaray’ın peş peşe yenilmesiyle hala şampiyonluk yarışının içinde. Bir de Serdar’ın olağanüstü performansını da eklemek lazım buna. Kurtarışlarıyla bir puanı getiren isimdi.
Sevilla karşısında çok zorlanacaklar. Bu kesin. Yavaş top kullanarak, Sevilla’ya karşı bırak etkili olmayı, direnemezsin bile. Tur geçilirse büyük iş başarmış olacaklar. İnşaallah, farklı olurlar ve İspanya’dan zaferle dönerler. Sevilla’yı elemek, Fenerbahçe’ye Avrupa vitrininde büyük prim kazandırır.
Yetersizler
Fenerbahçe’nin yedek futbolcuları neden başarılı olamıyor?
YEDEK oyuncuların üzerinde durulmadığı için onlar da meziyetlerini kaybetmişler. Takıma giremeyecek olmanın bilinci de var onlarda kapasite eksikliği de. Bu hüner, antrenmanda kazanılmaz. Oynamadıklarını kendileri de çok iyi biliyorlar. Onun için kondisyona da ihtiyaç yok. Fenerbahçe eğer 1 numaraysa, bu oyuncular o takım için yetersiz. Yanlış yapılmış transferler oldukları kanıtlandı. Zico’nun da bunlarla ilgilenmediği ortada. Bu isimler, Fenerbahçe’de banko oynayamaz.
Sivasspor kovalayamaz
Bursaspor galibiyetiyle yeniden zirve yarışında umutlanan Sivasspor, lig sonuna kadar şampiyonluk kovalayabilir mi?
SİVASSPOR’un işi zor. Bahar aylarının sonlarına doğru üç büyükler daha fazla ritm kazanacak. Sakatları düzelecek. Ben buna da şaşıyorum. Sakatlar ayrı bir problem. Deniz, Fenerbahçe’de 6 aydır sakat. Maldonado’yu aldılar. Adam ısınırken sakatlandı. En kritik maçlarda yok.
Beşiktaş’ta Serdar Kurtuluş haftalardır piyasada görünmüyor. Bobo, kayıp. Bu nasıl iştir? Kendi haline mi bırakılıyor bu futbolcular. Lincoln, Galatasaray’ı haftalardır yalnız bıraktı. "Döndü, geldi" dendi, kırmızı kart gördü derbide oynamadı. Olacak iş değil. Bu faktörleri üç büyükler ortadan kaldırdığında çok daha güçlenecekler.
Sivas, çok mücadele eden bir takım. Türkiye’nin de takdirini kazandılar. Kısıtlı bütçeyle, kısıtlı oyuncularla büyük işler başarıyorlar. Hep böyle gider mi? İnşaallah gider. Benim en büyük temennim bu. Ama başta da söylediğim gibi işleri hiç de kolay değil.
Galatasaray toparlar...
Ligde Kasımpaşa’dan sonra ezeli rakibi Beşiktaş’a da yenilen G.Saray’daki bu düşüşün sebebi nedir. Sarı kırmızılılar, kalan haftalarda toparlanabilir mi?
GALATASARAY çok büyük bir kulüp ve çok büyük bir camia. Beşiktaş’a da ilk kez yenilmiyorlar. Bu yüzden sarsılmazlar. Kasımpaşa yenilgisi ise sarsar, nitekim de sarstı. Galatasaray çabuk toparlar. Çok yönlü bir takımları var. Gençlerle, yetenekli oyuncuları kaynaştırdıkları için hala şampiyonluk yarışının içindeler. Cimbom adına biten bir şey yok. Sadece, lider Beşiktaş’ın 1 puan gerisindeler.
G.Saray 2-3 genç oyuncunun sırtında. Bunların başında Mehmet Topal geliyor. Diğeri de Barış. Bu ikili her zamanki gibi derbide de çok iyiydiler. Diğer oyuncular bu ikiliye yardım etmeli. Çok yalnız kaldılar. Ben Ümit Karan’ı da çok beğendim. Orta sahasına büyük destek oldu. Sık sık geriye geldi. Bu yüzden de Hakan ilerde yalnız kaldı. Ama, Ümit’in çabası övgüye değerdi.
G.Saray, henüz oturmuş bir takım havası veremiyor. Mücadele ediyorlar, çabuk oynuyorlar. İkili mücadelelerde ayakta kalıyorlar. Bunlar doğru işler. Ama, topa hakim ve rakibi rahatsız eden bir ekip görüntüsünde değiller. Kalli’nin de problemi bu.
Topal alkışlanmalı
Alman hoca maç sonunda, "11 Servet’im olsaydı" diyerek milli futbolcunun mücadelesini övdü. Servet, derbide kritik hatalar da yaptı. Özellikle de Nobre karşısında zor anlar yaşadı. Ancak, fevkalade ve kalpten oynadı. İyi niyeti ve kendini sahaya vermesi hocası tarafından takdir ediliyor.
Ancak, bu övgüler sadece Servet için de yapılmamalı. Orada, sezonun en iyi ismi Mehmet Topal ve Barış da var. Mehmet Topal, Avrupa Şampiyonası öncesi Milli Takım için de büyük kazanç olacak. Fatih Terim’in kadroya alması lazım. Onun ayarına bir futbolcumuz o bölgede yok. Buna Aurelio da dahil. Mehmet Topal, G.Saray’da övgüleri ilk başta alması gereken isimdir.
Yazının Devamını Oku 2 Mart 2008
FENERBAHÇE kötü oynuyor. İşin garibi, kötü oynamak için sanki özel bir çaba gösteriyor. Zico ve futbolcular el ele vermiş, "Biz nasıl yaparız da kötü oynarız" diye çalışma yapıyor. F.Bahçeliler’in bir kere şunu bilmesi lazım; böyle bir orta saha ile asla iyi oynayamazsın ve maç kazanamazsın. Devamlı geriye veya yana oynayan, ikili mücadeleleri hiç kazanamayan ve topu olumlu kullanamayan bir orta saha... Bu durumu belki bin kere yazdık ama değişen bir şey yok. Orta sahadakiler böyle anlamsız işler yaparken, en geridekiler de topu şişirip durdular.
İnanılır gibi değil, Fenerbahçe gibi bir takım böyle dan dun futbol oynar mı? Bu takımda inisiyatifi ele alacak bir futbolcu yok mu? Takımın lideri denilen Alex’e bakıyorsun; kornerleri ve duran topları saymazsan, sadece 6 kere topa vurmuş. Oyun kurucu pozisyonundaki bir futbolcu böyle mi oynar? Fenerbahçe’de dün sol taraf hiç yoktu. Sağdaki Kazım, elinden gelen her şeyi yaptı ama kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle etkili olamadı.
Aurelio ve Deivid niye yedek oturdu?
Zico’ya soruyorum; "Aurelio ve Deivid niye kenarda oturuyor?" Bunlar dünya yıldızı mı ki, yedek bekliyor. Standardın biraz üzerindeler, o kadar.
Maçta galibiyeti kaçıran taraf Ankaragücü oldu. İki kez Bebbe, bir kez de Gökhan, kaleci Serdar’la karşı karşıya kaldı. Ankaragücü çok mu iyi oynadı, hayır. Adamlar sadece mücadele etti. Ama baktılar, Fenerbahçe’de iş yok; saldırmaya başladılar ve pozisyon da buldular. Son vuruşlarda biraz becerikli olsalar F.Bahçe’yi puansız gönderebilirlerdi.
Ben uzun süredir bu kadar aciz bir Fenerbahçe seyretmedim. Eğer Fenerbahçe Sevilla’da da böyle oynarsa, yaşanacak faciayı düşünebiliyor musunuz? Zico’nun Bursa ve Ankaragücü maçlarında aslarını dinlendirmesi beş kıymetli puana mal oldu. Ve gidişat öyle gösteriyor ki, Fenerbahçe bu puanları çok arayacak.
Yazının Devamını Oku 28 Şubat 2008
BİR derbide yapılmayacak hataları yapan F.Bahçe vardı dün gece. Hem çok yavaş oynadı, hem topu kullanamadı, hem de hücum yapamadı. Akıllıca bir oyun ortaya koymadı. Topu iyi kullanırsın, rakibin enerjisini tüketirsin, bunları uygulayamadı. Üstüne üstlük bazıları yanlış kararlarla oyuncuları da atılınca kupaya veda etmek zorunda kaldı. Benim anlamadığım, ikili mücadelede topu kazanamayan, topu kullanamayan bu Fenerbahçe, bu derbiye nasıl hazırlanmış. Bu takımdaki futbolcuların çoğu da derbi için dinlendirildi.
F.Bahçe’ye bakıyorsun şöyle elle tutulur, hırsıyla ve golüyle Gökhan, çalışkanlığına rağmen bir şey yapamayan Deivid ve atılan kaleci Volkan dışında elle tutulur kim vardı? Kartlara gelince... Bu tip maçlara bir de psikolojik bakmak lazım. Maçın gergin ve sinirli gececeği belliydi. Çünkü iki takım da son maçlarını kaybedip gelmişler, üzerlerinde bir baskı var. Ama onlardan daha stresli bir hakemi bu maçta görevlendirdin mi, dünkü gibi ortalıkta kan gövdeyi götürüyor. En ufak şeyde saçma sapan sarı kartlar çıkıyor ki, arkasından da kırmızılar geliyor.
Kolay değil
Tamam Lugano’nun gözlük hareketi sarı kartlık da, ondan öncesi kartlık değildi. Aslında bir derbide oyuncu atmak bu kadar da kolay değil. Kaldı ki, Gökhan’ın atıldığı pozisyona da değinmek istiyorum. Gökhan tribünlerden bir şey atıldığını düşünerek top toplayıcı çocuğun attığı meşin yuvarlaktan eğilerek kaçtı. Sonra da önündeki duran topu alıp atışı kullanıyordu. Hakem hemen sarı kart ve ardından kırmızı kartla onu attı. Volkan’ın gördüğü kart haklıydı. Çünkü Volkan sinirlendi rakibine vurdu.
Galatasaray dün çıkarabileceği en iyi takımla sahadaydı. Gençlerle tecrübeliler birleştirilip bir takım sürülmüştü. Ama onlar da çok zorlandı. Yoksa böyle yavaş oynayan, daha 26. dakikada 10 kişi kalmış, ardından tek tek eksilmeye başlamış Fenerbahçe’ye uzatmalarda galibiyet golü atması onun da istenilen düzeyde olmadığını gösteriyor. Çünkü o top dışarı da gidebilirdi. Ümit Karan sol ayağıyla ve iyi de vurmadı ama top ağlara gitti. Tabii Hakan Şükür’ün kaçırdığı bir golde var, ama bunun yanında Gökhan’ın da kaçırdığı vardı.
Alex de yoktu
Şimdi bakıyorsun, F.Bahçe bu yavaş oyununu Sevilla karşısında da sergilerse Şampiyonlar Ligi’nde ne yapar, bu da pek iç açıcı bir tablo değil. Kupayı 25 yıldır kazanamamış F.Bahçe eleseydi moral kazanacaktı. Kupada önündeki maçlarda bir şampiyonluk şansı olabilirdi. Biraz şanslı olsa da G.Saray’ı eleyecekti. Yalnız Fenerbahçe’nin kırmızı kartlarla atılan oyuncuları yanında Alex’i de yoktu dün sahada. Duran toplarda askerdi, onun dışında yoktu. Fenerbahçe’nin Galatasaray yenilgisiyle kayıbı sadece kupada değil aslında. Çünkü kırmızı kart gören bu futbolcular ligde de oynayamayacak ve onların yokluğu bu kulvarda da Fenerbahçe’yi etkileyecek. Sonuç olarak Fenerbahçe kupa yanında oyuncularını kaybederken, G.Saray moral düzeltti.
Yazının Devamını Oku 26 Şubat 2008
Galatasaray’da kaleci Orkun yediği hatalı gollerle şimşekleri üzerine çekiyor. Aykut’a da Kalli şans vermiyor. Sarı kırmızılı takım bu iki kaleciyle şampiyon olabilir mi? GOL yemeyen kaleci mi var? Herkes eleştiriyor. Olabilir, Orkun kötü goller de yiyebilir. Galatasaray onunla yola devam edecek. Belki de onunla şampiyon olacak. Şampiyon takımın kalecisi olarak da tarihe geçecek. Her yenilgi sonrası Orkun’un suçlu ilan edilmesi çok saçma.
Kasımpaşa maçında Orkun’un yediği frikik golünde hatası yok. Erhan öyle bir vuruş yaptı ki, tek kelimeyle olağanüstü. Çok da iyi yere gitti top. Orkun ne yapacak? Bayer Leverkusen maçında da sadece bir golde hatası var. Onda da topu elinden kaçırdı, rakip affetmedi. Diğer gollerde savunma neredeydi? 5 gol yiyince ve farklı yenilgilerde fatura kalecilere kesilir. Orkun da bunun kurbanı oldu.
Kasımpaşa maçına gelince. Galatasaray’da büyük bir belirsizlik var. Tecrübeli oyunculara ihtiyaç olduğunda sahada yoklar. Bu oyuncular Kalli tarafından kenarda oturtuldu. Haftalardır tribünde olanlar vardı. Kasımpaşa maçında değişik bir kadro sahaya çıktı. Kenarda oturan futbolcu kırılır ve gücenir. Bu da onda rahatsızlık yaratır. Bir karşılaşma iyi oynar ama önündeki maçlarda bu isteksizlik sahada belli olur. Kasımpaşa maçında bu tabloyu herkes gördü. Tecrübeli oyunculardan yararlanacaksın. Kaliteli isimlerle, gençleri kaynaştıracaksın.
Kalli’nin eseri
Song bu takımda yedek bekledi. Nonda, kulübede oturdu. Lincoln gibi bir oyuncu asla ve asla yedek kalmaz. "Ne oynuyor?" diyenler çıkabilir. Galatasaray’da herkes çok mu iyiydi de Lincoln kötüydü? Brezilyalı futbolcuyu morallendirmen lazım. Hazır tutman lazım.
O zaman takımın da güçlü olur. Dünyanın ünlü kulüpleri enayi mi, yıldızlara milyonlarca Euro sayıyorlar? Onları el üstünde tutuyorlar. Tüm kaprislerini çekiyorlar. Ama ona güveniyorlar ve takımının güçlenmesi için her şeyi yapıyorlar.
Kalli ne yapıyor? Yıldızlarını kenarda oturtuyor. Ne için? Disiplin için. Disiplin bir yere kadar. Disiplin, yumuşak şekilde halledilir. Ilımlı olursun, ama tavrını da belli edersin. Galatasaray’ın kötü halinin sorumlusu baştan aşağı Kalli’dir.
Kalması sağlığına bağlı...
Özhan Canaydın’ın vedasını nasıl değerlendiriyorsunuz. Camiadan gelen baskılarla Canaydın, G.Saray Başkanlığı’na geri döner mi?
GERİ dönebilir. Sıhhatinde bir problem yoksa Özhan Canaydın ile Galatasaray’ın yolları ayrılmaz. Canaydın, basketboldan gelme. Yani sporcu. Onu bu yönü için ayrı seviyor ve sayıyorum. Ama, Galatasaray’ın bugünkü durumuna bakarak kim elini taşın altına sokar? O bilinmez. Canaydın sonrası gelecek yeni bir ismin bu işlerin içinden nasıl çıkacağını kestirmek güç.
Canaydın her zaman olumlu oldu. Galatasaray camiasının içerisindeki Bizans oyunlarını bilmem. Ama çok huzurlu olduğu söylenemez başkanın.
Herkes onun bırakmasını istiyordu. O da bırakacağını söyledi. "Hakkınızı helal edin. Ben artık yokum" dedi. Kıyamet koptu. Ortalık ayağa kalktı. Camia içinde herkes Canaydın’ın göreve devam etmesi gerektiğini öne sürdü.
Türk milletinin enteresan bir karakteri var: "Yeter artık çek git" tantanası yapıyor, sonra da "Bırakma bizi başkan" diye yalvarıyor. Bu kadar çelişki bu ülkede olur zaten. Gel de anla.
Canaydın’ın etrafındaki baskı olursa "Kal" derlerse, gelenekçi ve camianın içinden çıkmış, G.Saray terbiyesini almış Canaydın koltuğu bırakmaz. Teklifleri de kabul eder, aday olur ve sandıktan da çıkar.
Fener’in yedekleri kalitesiz
Zico’nun şans verdiği ikinci kadro neden etkisiz kaldı? F.Bahçe’nin yedek oyuncularının bu düşük performansını neye bağlıyorsunuz?
FENERBAHÇE’nin yedeklerinin kaliteleri üst seviyede değil. Bursa maçındaki kadrodan bir şey olmaz. Fenerbahçe gibi bir takımın ağırlığını kaldıramazlar. Oynamayan oyuncular işi de idmanları da sererler. Oynayamayacaklarını bilirler. Bunu Zico, antrenmanlarda görmüyor mu? Bu kadar çok oyuncuyu birlikte sahaya süremezsin. Hatanın büyüğüdür bu. Onlara güvendi, olmadı. Omurgayı bozmaması lazımdı. Bozdu. İki üç isimle oynarsın kadro içinden. Onlardan da sahada verim alamazsan, değiştirirsin.
Colin Kazım diye bir oyuncu almışlar. Ne yaptığı, ne oynadığı, ne şekil olduğu belirsiz. Fenerbahçe’yi eksik bırakıyor. Futboldan habersiz. İlhan Parlak iki tane pozisyon yakaladı. Onları atamıyorsan, Fenerbahçe’de forma giymeyeceksin. Zaten sezon başından beri yok. Bir-iki kupa maçında forma giydi o kadar. Bu futbolculardan nasıl verim beklenir? Zico da bunun cevabını bilmiyordur.
Puan cetvelinde çok ileride olursun da bu maçı kaybetsen bile opsiyonun vardır. O zaman yedekleri de denersin, istediğin oyuncuyu da sahaya sürersin. Bundan önce Gaziantep maçında denedi bu taktiği. O zaman şapkadan tavşan çıktı. Bir daha çıkmaz.
Zico, mahalleden antrenör olmuş değil. Futbolun içinden gelmiş bir isim. Oyuncu psikolojisini de biliyordur. Bu oyunculardan verim alınmaz. Bir şey gösteremezler. Bunların iyi oynaması için 5-6 maç yan yana mücadele etmeleri, birbirlerini ezberlemeleri şart. Bu antrenmanda da olmaz. Bursaspor iyi oynasaydı, Fenerbahçe daha farklı bir yenilgi alırdı.
Colin Kazım mı keyif verecek?
Fenerbahçe’nin özelliği nedir? Kaliteli ve klas oyuncularla sahaya çıkması. Seyirci o oyuncular için geliyor. Seyircini heyecanlandırmazsan, sahadaki takım ne kadar Fenerbahçe olursa olsun, o tribünler dolmaz. Gelen keyif almak ister. Colin Kazım mı keyif verecek, Alex mi? Fenerbahçe seyircisi hem takımına aşıktır hem de oyuncusuna. Yıldızlarını sahada görmek ister.
Beni en çok şaşırtan konu da Maldonado’nun ısınırken sakatlanması oldu. Zico bu oyuncuyu ısrarla aldırdı. Bir maç oynattı, kesti. 10 gün yokmuş. Şilili çok kaliteli bir yapıya sahip. Oynatılsaydı, adalesi daha hazır duruma gelecekti. O ritme alışacaktı. Maalesef sakatlandı. Fenerbahçe, aldığı oyuncudan da faydalanamıyor.
Sert oynayacaklar!
Devlerin bu futbolu yarın akşamki kupa rövanşına nasıl yansır?
YARIN akşam Ali Sami Yen’de farklı bir maç olacak. Galatasaray ve Fenerbahçe derbisi için iki takımın bundan önceki maçlarındaki sonuca bakılarak yorum yapılmaz. Bu tip sınavlar öncesi iki takım futbolcusu da heyecanlı olur. Moraller yüksek tutulur. Hırslı olunur ve kazanmak için sahaya çıkılır.
İki takım da diken üzerinde olduğu için çok sert bir mücadele bekliyorum. Oyuncular sinirli olacaklar. Saha içinde tatsız olaylar yaşanabilir, kartlar havada uçuşabilir. Beni korkutan bu. Sert olacakları için sakatlıklar da yaşanabilir.
İki takım da futbolun hakkını verecek. Devlerin kazanmak mecburiyeti var. Süratli oynamak zorundalar. Hakem de burada çok önemli. Fenerbahçe’ye gollü beraberliğin de yetmesi avantajı. Roberto Carlos gibi bir starın olmaması ise güç bakımından sarı lacivertliler adına kayıp. Ancak, onun açığını doldurabilecek oyuncular var Fenerbahçe’de.
Galatasaray ise saha ve seyirci faktörünü kullanarak, yarı final vizesi alma peşinde. Final gibi bir derbi olacak.
Havaya girerler
Haftanın en karlı takımı Beşiktaş oldu. Siyah beyazlılar bu futbol ve düşünceyle, seyircisi önündeki Galatasaray derbisinde ne yapar?
BEŞİKTAŞ, geçen hafta Üç Büyükler içinde kötü oynayarak kazanan tek takımdı. Haftanın da en kárlısı olduğu kesin. Zirve yarışında tekrar iddialı konuma geldi. Galatasaray derbisine çıkacaklar ve İnönü Stadı’nda seyirci faktörüne de güveniyorlar. Galatasaray, daha ısıran bir takım gibi görünüyordu ama şu anda o gücü de ortadan kalktı. Beşiktaş, kötü oynuyor.
Holosko, biraz da olsa kendine gelmeye başladı. Boş saha buluyor. Top da kendisine düzgün atıldığı zaman tehlikeli oluyor. Bir takım hücum hattında kötü oynuyorsa, Nobre’ye ihtiyacı vardır. Niçin? Orada savaşacak ve mücadele edecek, varını yoğunu ortaya koyacak tek oyuncu Nobre. Gökhan Zan ise büyük sorun. Beşiktaş çok önemli bir galibiyetle döndü. G.Saray’ı da yenerlerse büyük bir hava yakalayacaklar. Seyircisi önünde bu avantaja sahip.Beşiktaş, üst düzey mücadele verecek. Bir de yorgun ve sinirli bir Galatasaray bulacaklar karşılarında. G.Saray bir de F.Bahçe’ye elenip, İnönü’ye gelirse. O zaman sarı kırmızılılar son kozunu oynayacağı için pazar akşamı da keyif alacağımız bir derbiyle karşı karşıya kalırız.
Yazının Devamını Oku 24 Şubat 2008
ZİCO’nun yaptığı iş değil. Fenerbahçe gibi bir takımın kadrosuyla bu kadar saçma sapan oynarsan, sonuçta da hüsranla karşı karşıya kalırsın. Bazı oyuncuları yedek bırakabilirsin. Ama takımın omurgasını bozmazsın. Bu olacak şey mi? Seyirci o stada niye geliyor? Yıldızları görmek için. Takım ve forma sevgisi bir yere kadar. Colin Kazım mı, İlhan Parlak mı heyecan verecek tribünlere gelen Fenerbahçe seyircisine. Böyle bir Fenerbahçe sahaya çıkarılır mı? Zico’nun çiftliği mi burası?
Şampiyonluk çok önemli. Ama, Zico akıl almaz şekilde laubalice davranarak skandal bir takım sahaya sürüyor. Önümüzdeki sezon Devler Ligi’nde mücadele edemezsen ne olacak. Zico’nun, Fenerbahçe’ye bunu yapma hakkı yok. Bu yenilgi, baştan aşağı onun eseridir. Elindeki kadroyu Brezilya Milli Takımı mı sanıyor?
Yedekler uzun süredir oynamıyor. Oynasalar bile aralarında uyum yok. Kemal fena değildi. Onu da oyundan çıkardı. Aurelio dün gece hiç yoktu sahada. Alex, kurtarıcı olarak sahaya sürüldü. Ama o dakikadan sonra onun da yapacağı fazla bir şey yoktu. Bir frikik kullandı, top direkten döndü. Zaten aylardır da frikikten golü yok. İlhan Parlak, hiç bir hava topu alamadı. Alamaz da zaten. Çünkü o fiziğiyle bu mümkün değil. Ali Bilgin dün çalıştı ama ona ayak uyduran bir isim yoktu. O da kayboldu gitti.
İyi olsalar, fark yaparlardı
Bursaspor çok mu iyi oynadı. Hayır. Çok iyi oynasa, dün gece büyük fark olurdu. Fenerbahçe iki pas yapamadı. Topu oyuna sokamadı. Hücuma çıkamadı. Böyle bir takıma karşı Bursaspor, sadece rahat bir galibiyet aldı. Kendi sahasında şampiyonluğa oynayan bir ekip bu görüntü içinde olursa, bu sonuç da kaçınılmaz olur. Fenerbahçe’nin yedeklerinin çoğu dün Bursaspor da bile oynayamazdı.
Fenerbahçe, bu sezon Avrupa’da beklenen performansı sergiliyor. İyi oynuyorlar, futbolun hakkını veriyorlar. İçeride de kazanıyorlar ve şampiyonluk yarışında iddialarını sürdürüyorlar. Ama, o futbol tatmin etmiyor. Eğer, Fenerbahçeli futbolcular Avrupa vitrinini yeterli görüyorlarsa çok yanılıyorlar.
Zico, dün gece seyircisine de camiasına da ayıp etti. 3 puan Brezilyalı hocanın yüzünden uçup gitti.
Yazının Devamını Oku