Paylaş
Yaşamın keşfedilmeyi bekleyen, bir mucize olduğuna her zaman inandım.
Çocukluğumdan bu yana çevremdeki pek çok insanın devamlı, çocuklarından, eşinden, patronundan veya başka insanlardan dolayı mutsuz olduğunu gözlemledim.
Peki neden başkalarından dolayı mutsuz oluyoruz? Çünkü onların bizim istediğimiz gibi olmalarını istiyoruz. Bizim doğru bildiğimiz gibi davranmalarını istiyoruz. Peki onlar nasıl davranıyorlar? Kendi doğru bildikleri gibi...
Peki nelere göre doğru biliyorlar?
Herkes kendi çevresinden, annesinden, babasından, dininden, inancından, meshebinden, örf ve adetlerinden, geleneklerinden, okuduğu okuldan, üniversitedeki hocalarından ve yaşadığı alanın bilgisinden öğrendikleri ve özümsedikleri ile davranışlarını belirliyor.
Geçen gün Çin’in Yulin kentinde Köpek festivali adına binlerce köpeği öldürmelerine karşı çıktım. Bu beni gerçekten üzdü. Ağladım mı? Ağladım. Köpeklerin o resmini görünce içim acıdımı. Hemde nasıl acıdı anlatamam. Diğer taraftan bu onların yüzlerce yıllık geleneği. Çin’de de şu an insanlar bu konu ile ilgili ikiye bölünmüş durumda...
Gelenekler ve inançlar ne olursa olsun, bilinç yükseldikçe ve farkındalık arttıkça, insanlar daha farklı bir seviyeden bakabiliyor. Lakin benim kendi hayatımda gördüğüm ve deneyimlediğim bir gerçek var. Siz kendinizi ne kadar parçalayarak anlatsanız da, kişinin kendisinin bunu deneyimlemesi ve kalben bakarak algılaması lazım. Bazen insanların yargıları ve kalıpları o kadar sert olabiliyor ki, o yargısını hiç birşey değiştiremeyebiliyor.
Lakin siz yargısız, sevgide olursanız ve kalbine dokunursanız, belki o zaman bir sevgi tohumu ekebilirsiniz. Sizin beklentiniz çok hızlı bir değişim olabilir ama bir insanın içindeki sevgi tohumu bir ağaç gibidir. Yıllar içinde bir ağaç gibi yavaş yavaş kök salacak ve birgün bir ağaç olacaktır.
Kendi hayatımda mutlu olmak adına insanların değişmesini, hatta Dünya’nın değişmesini beklemekten vazgeçme noktasına gelmiş bulunuyorum. Dünya’nın değişimi için elbette hepimizin yapabileceğimiz pek çok şey var. Ama bence en temel ve önemlisi sevgiyi, mutluluğu, dengede olma farkındalığını yaymaktır.
Belki de insanların genetik bilgilerinde mutsuzluk bilgisi, korku geçmiş yüzyıllardaki kıtlık ve savaşlardan kayıtlı olduğu için, insanlar devamlı mutsuz olacak yeni birşeyler buluyorlar.
Duygusal gen testi, denilen duygusal durumunuzu ölçen gen testleri var, buradan geçmiş nesillerinizden taşıdığınız duygusal durumunuzu ortaya çıkarılabiliyor.
Sonuç olarak eğer bundan 1000 yıl önceki, bir insanı bu zamana getirecek olsak bize ne kadar şanslı olduğumuzu haykırarak söyleyecektir. Hatta o kadar bile gitmeye gerek yok, 200 hatta 100 yıl önceki bir insanı 2017’ye getirsek bizlerin ne kadar şanslı olduğumuzu söyleyecek, bizlerin şu anki imkanlarımız sayesinde sevinçten hüngür hüngür ağlayacaktır.
Neden derseniz, en basiti diş tedavileri mesela, birçok hastalığın tedavisinin bulunmuş olması, hızlı iletişim, hızlı seyahat etme özgürlüğümüz, teknoloji sayesinde güvenliğimizdeki artışı, suç oranlarının düşüklüğü, televizyonlar, bilgisayarlar, telefonlar, eğitim olanakları, yollar, kadın hakları, insan hakları, köleliğin olmaması, özgürlükler, temizlik olanaklarımız, su, elektrik, doğal gaz ve daha saymakla bitiremeyeceğim birçok olanak var. Artık sizlere doğal gelen, lakin her birinin bizim için büyük bir şans ve nimet olduğunu, evrenin bizlere muhteşem armağanları, yaşadığımız çağın ödülleri olduğunu farketmemiz gerek. Her birisinin bizim için mutluluk kaynakları olduğunu unutmamak lazım. Birçok insan keşke olmasalar gibi çeşitli şeyler söyleyebilir, yanlız olayın aslı o kadar basit değil. Şu anki teknolojinin ilerlemesi sayesinde Dünya her an gelişiyor...
Devamlı yeni gezegenler, uydular bulunuyor. Teknolojik müthiş keşifler yapılıyor. Eskiden dermansız hastalık denilen rahatsızlıklar şimdi bir kutu hap ile iyileşebiliyor.
Homeopathy gibi muhteşem bir buluş her geçen gün ülkemiz doktorları tarafından da sahipleniliyor...
Geçen gün, internette tarih içinde Dünya hartasında ülkelerinin sınırlarının değişimini izledim. Hiç yıkılamaz denilen, Dünya’nın efendisi olan ülkeler yıkılmış. Bir ülkesi bile olmayan kavimler Dünya’nın imparatoru olmuş. Yarının ne olacağı hiç belli değil. Her an her şey değişiyor ve değişmeye de devam edecek...
Ne olursa olsun, mutsuz olmayın.. Değişime güvenin. Şunu unutmayın artık karanlık çağlar bitti.
Hep söylediğim üzere bütün Dünya, astrologlarının da söylediği gibi ışığa doğru, yani daha yüksek bilince doğru ilerliyoruz. Bizim daha yüksek bir bilince ulaşmamız için yaşamın belki de bizim hayal edebileceğimizden daha farklı planları var.
Her şey bizim planladığımız ve istediğimiz gibi olacak diye birşey yok. Artık gerçek anlamda her gün benim zekamın ve düşünce kapasitemin çok ötesinde ki, sonsuzluğun bilinci ile karşı karşıya olduğumu anlıyorum.
Her şeyin, hepimizin ne kadar birbirine bağlı olduğunu ve tanıştığımız her bir insan ile adeta yeni bir evrenle tanıştığımızı, o insanı keşfettikçe adeta galaksileri keşfettiğimizi görüyorum.
Ve aslında tanıştığımız her bir insan bizi yeni galaksiler ile bağlantıya geçiriyor.
Dünya’nın, insanların ve her şeyin sizin istediğiniz gibi olmasından bir anlığına bile olsa vazgeçin.
“Dünya’nın, tüm insanların ve her şeyin benim istediğim gibi, benim doğru bulduğum gibi olmasından vazgeçiyorum.” diye tekrarlayın... Bunu en az 20 defa tekrarlayın...
Göreceksiniz ki çok rahatlayacaksınız... Özgürleşeceksiniz...
Sizi seven bir Can...
Paylaş