Paylaş
Bu yazıyı 2 Eylül 2017 tarihinde yazıyorum. Daha önce 3 ve 4 Eylül’ün öneminden bahsetmiştim.
Astrolojik terimlerden bahsetmeden özet geçeceğim. Güneş tutulmasının ve birçok etkinin birleşimi Rahu ve Mars birleşimi v.s... saymakla bitmez bu dönem.
Özetle 3 ve 4 Eylül tarihleri gerçekten önemli. Tüm Dünya’da bu tarihte ve sonrasındaki 15 gün özellikle büyük değişimler, doğal afetler, sansayon, ünlülerin şok haberleri, yer gök sallanması, Dünya liderleri ile ilgili şok haberler ve toplumsal özgürleşme ve birlik hareketleri, petrol ve gaz fiyatları artışı, komşularımız ve medya ile ilgili çok şaşırabilirsiniz....
Gerçekler ortaya çıktıkça çıkıyor. Güneş o kadar parlıyor ki ortaya çıkmayan gerçek kalmıyor.
Astrolojide Rahu ve Ketu var. En son 1998 ile 1999 yılları arasında geldiği yere 9 Eylül 2017’de tekrar geliyorlar ve uzun süre orada kalacaklar yani yıl 2020’ye kadar sürprizler sürprizler... Yani 2019 açıkcası biraz olaylı.
Lakin 2020 sonrası muhteşem bir döneme giriyoruz. 2023 sonrası zaten Dünya’nın parlayan Güneşi olacağız...
Size çok net bir şekilde söyleyebileceğim şey bu Eylül ayından sonra hayatınızda çok büyük değişimler olacağıdır. Zaten Ekim’in 27’sinde Saturn ev değiştirdiğinde oldukça ciddi değişimler yaşayabilirsiniz.
Bu dönemin Bayrama denk gelmesi bence çok iyi oldu. Çünkü Bayram dönemi herkesin daha çok sevgi, birlik, beraberlik, barış içinde ve ailelerinin şifa gücü ve dualarının yükselişte olduğu bir dönem olması nedeni ile astrolojik olarak olumsuz açıları bile olumluya çevirdiğine inanıyorum.
Gerçekte astroloji de aslında olumsuz açı diye bir şey yok. Evren bize düşman değil, evren bize dost.
Evrenin bizden tek istediği, evrimleşmemiz, bilincimizin yükselmesi, değişmemiz, geçmişten dersler alıp ilerlememiz, aydınlanmamız ve yükselişe geçmemiz.
Tabi biz bu bedenler olduğumuzu düşünerek bazen hayata kızıyoruz. Çünkü sadece bu hayatımızın üstünden yaşama bakıyoruz. Gerçekte yaşam mucizelerle dolu...
Bu bayramda sevdiğiniz insanlar ile el ele tutuşun, bir şifa çemberi yapın.
Evet yanlış okumadınız, sevdiğiniz insanlar ile toplanın. Hep beraber el ele tutuşup bir çember yapın ve hep beraber her bir kişi için ayrı ayrı, sıra ile mutluluk, neşe ve şifa düşleyin, niyet edin. Şifa çemberinize sevginin kaynağının gücünü, atalarınızın şifasını, dünya annenin şifalarını, evrenin şifasını davet edin... Birbirinize sevgi ile bakın. Şifa çemberinin içinde birbirinize tek tek bakarak; “Seni olduğun gibi görüyorum, kabul ediyorum ve seni özgürleştiriyorum.” deyin.
Birbirinize seni seviyorum deyin. Ve hep beraber hayatınıza mucizeleri, mutlulukları davet edin..
Kendinizi mucizelere mutluluklara ve sevgiye açın.
Dünya’da en çok sevdiğiniz insanı veya hayvanı düşünün, hissedin. O sevgiyi hissederek o sevginin içine kendinizi bırakın ve o sevgiyi Dünya kadar büyütün. Ve sonrasında o sevgiden herkese, her şeye bakın... O sevgi kadar herkesi ve herşeyi sevin.
Çünkü tek kişiye veya bir şeye duyulan sevgi gerçek sevgi değildir. Sadece tutku ve arzudur. Arzular ve tutkular karşılık bekler ve saf değildir. Zamanları vardır ve biterler.
Lakin gerçek sevgi sonsuzdur....
Sevginin kaynağının gücü seni evime davet ediyorum. Lütfen benim her an gerçek sevginin hissinde ve deneyiminde olmamı sağla.
Sizi seven bir Can...
Paylaş