×
Günümüzde pek çok köşe yazılarında, eğitimlerde, konuşmalarda ve kitaplarda insanlara iyi davranmanın ve çok iyi olmanın doğru bir şey olmadığına, insanlara kötü davranınca insanların daha çok saygı duyduklarına dair söylemler görüyor ve bu yüzeysel bakış açısı her ne kadar komik olsa da farkındalıktan çok uzak olduğu için bana üzücü geliyor...
İnsanlar birbirine kaba davranarak saygı görmeyi bekliyorlar.
Hayata ve ailelerine karşı öfkeleri, gerçekte kendilerine karşı öfkeleri, o kadar yüksek olabiliyor ki kanunlardan dolayı insanı öldürmekten korkuyorlar ama karşılarına bir hayvan çıkınca, nasıl olsa kimse bir şey diyemez diyerek rahatlıkla işkence ediyor veya öldürüyorlar.
Hayata, yaşama ve kendilerine karşı olan öfkelerini masum, savunmasız ve kendilerinden güçsüz bir canlıya acı çektirerek çıkarıyorlar.
Lakin artık o zaman bitiyor ve bitti...
Tanem Sivar’ın yaşadıkları hepimize örnek olmalı, hakkımızı savunmalı ve vazgeçmemeliyiz.
Bazı insanların veterinerler tarafından bile mağdur edildiğini duyuyorum. Haklarını savunmaya güç bile bulamıyorlar.
Hepinize buradan sesleniyorum. Hakkınızı savunun, susmayın, susturanlara HAYIR deme cesaretinde bulunun.
Geçtiğimiz hafta Beyaz Show’a konuk olan Danla Biliç’in hiç bir büyük veya küçük medya kuruluşunu arkasına almadan, büyük projelerin içinde yer alarak onlardan faydalanmadan, ünlü isimlerin yanında olarak onların ünü ile parlamadan ve sadece kendi başına you tube kanalı ile milyonlarca insanın dikkatini çekmesini çok takdir ettim.
Bunun yanında gencecik yaşında bir youtuber olarak kendi markasını oluşturması ve son derece samimi, kendisinin oluşturduğu içerikler ile bir marka olması bence büyük bir başarı.
Beyaz Show’un böyle kimselerin elinden tutmasına gerek kalmadan, hayatta kendi emekleri ile bir yerlere gelen gençleri programına davet etmesi de bence bütün gençler için çok umut verici bir olay.
Beyaz Show’a özellikle Danla Biliç’i konuk aldıkları için teşekkür ediyorum.
Bu sayede milyonlarca takipçisi olan, her videosunu milyonların izlediği bu güzel genç kızı, bütün Türkiye tanıyabildi.
Danla Biliç özellikle son dönemde bir çok büyük konferans, marka toplantıları, You Tube organizasyonları ve Türkiye’nin çok önemli bir çok etkinliğine davet ediliyor. Ve kendi başına oluşturduğu markası, duyduğum kadarı ile nerdeyse dev marka şirketlerinin sattıkları makyaj ürünleri kadar satıyor. Bu inanılmaz bir başarı...
Beyaz Show‘da kişilerin takipçi sayılarından bahsederken, benim ilk kez Beyaz Show sayesinde tanıdığım Demet Özdemir’in 4 milyon abonesinin olduğunu öğrendim. “Bu arada ben makyaj videosu paylaşmıyorum, yaptığım işleri paylaşıyorum.” demesi bir çok youtuber tarafından üzüntü ile karşılandı.
Elbette Demet Özdemir’in yaptığı işler de çok saygın. Ve ben de kötü bir niyetinin olmadığını, belki de yanlış algılanma olmasın diye vurgulamak istediğini düşünmek istiyorum. Lakin belli konuma gelmiş insanların, özellikle kendi emekleri ile tek başına bir yerlere gelen gençlere karşı daha hassas olması gerektiğine inanıyorum.
Elif Şafak’ın New York’taki TED Talks konuşmasında biseksüel olduğunu açıklamasını takdir ediyorum.
Yaşadığımız dönemde insanlık uzaya, başka galaksilere açılmaya ve hatta ölümsüzlüğü keşfetmeye doğru gidiyor.
Genetikçiler, genlerin aslında cinsiyetinin olmadığını ve bir kaç yüzyıla kadar Dünya’da kadın veya erkek gibi bir kavramın kalmayacağını, insanlığın evrimleşeceğini söylüyorlar.
Kadınlar cinsiyetlerini değiştirerek erkek, erkekler cinsiyetlerini değiştirerek kadın olabiliyorlar.
Venüs Projesi gibi çalışmalarda toplum mühendisleri en ufak ayrıntılarına kadar her şeyi planlamış durumdalar.
Bu projelerde paraya ve insanların para için çalışmasına gerek kalmadan, bütün sistemin işleyebileceğini ve böylelikle insanların tüm odaklarını bilime, sanata ve başka galaksilere açılmaya odaklayabileceklerini açıkladılar.
Bir yandan Türkiye’nin Avrupa’ya katılması için çalışırken, Avrupa’nın her yerinde eşcinsel evlilikler serbestleştiriliyor.
Amerika’da zaten artık eşcinsel evlilikler yasal ve bunun için yıllardır insanların verdiği mücadele ve yaşanmış acılar var.
Bir çok insan bana zor dönemler geçirdiklerinden bahsediyor ve bundan nasıl kurtulabiliriz diye soruyor.
Uzun zamandır özellikle vedik astroloji, kişisel gelişim, numeroloji ve sistemik çalışmalar gibi çeşitli ilimler üstünde deneyimler kazanırken, çok ilginç bir farkındalık elde ettim.
Bazı insanların astrolojik haritalarını incelediğim zaman, astrolojik olarak çok iyi dönemler geçirmelerine rağmen mutsuz ya da çok ciddi sorunlar yaşadıklarını farkettim.
Bazi insanların haritalarına baktığım zaman da çok kötü astrolojik dönemlerden geçmelerine rağmen çok mutlu ve güzel deneyimler yaşıyorlar.
Bu her iki durumu da uzun yıllardır incelerken çok ilginç bir sonuca ulaştım.
Özellikle gösteriş ve kendi çevresine, akrabalarına yardım ve iyilik yapanlar değil de, gerçekten yardıma ihtiyacı olan insanları bularak, onlara kendi eli ile yardım eden veya buna kanal olan insanların astrolojik olumsuz açıları bile olumluya dönüyor.
Tabi bunu hiç bir şart altında kendi çıkar ve menfaati için yapmamak gerektiğini söylemem gerekli.
Yardım havuzları veya başkalarının aracılığı ile değil direkt kendi elleri ile yapmalarının çok özel bir etkisi var.
Son dönemde Satürn’ün yaptığı geçiş hepimiz için büyük sınavları ve öğretileri ortaya çıkartıyor.
Geçen gün bir takside yolculuk yaparken yolun bir yanında her yerin kan içinde olduğunu gördüm.
“Bu da nedir?” dediğim anda, taksici bana dönerek insanlar evlerine geri dönmesin diye kedilerini ve köpeklerini getirip otoyola bırakıyorlar dedi.
Kulaklarıma inanamadım!
Taksicinin anlattığına göre, köpek ve kedileri buraya bırakmaları ile beraber, otoyolun ortasında kalan canlılar karşıya geçmeye çalışırken onlara bir araba çarpıyor ve ardından yaralanan canlılara diğer arabalar da hiç acımadan, frene dahi basmayı düşünmeden ve durmadan, hatta onları görünce direksiyonu diğer tarafa kırma gereği duymadan kedi ve köpeklerin üstünden geçiyorlarmış! Hiç kimse bu canlı yaralanmış yardım edeyim demiyormuş.
Burada vicdan, sevgi, insanlık ve farkındalıktan eser yok.
Bunu yapan insanlar, daha sonrasında hayatlarında acı çektiklerinde neden bunlar benim başıma geliyor demesinler!
Farkındalığı olan bir insan kedi ve köpeklerin insanların can dostu ve son derece empatik, duygusal varlıklar olduklarını bilir.
Yıllardır benim çok dikkat ettiğim konulardan bir tanesi insanların kendi iç seslerinden kaçmaları ve iç seslerini dinlememek için verdikleri müthiş mücadele...
Bazı insanlar sabah uyanır uyanmaz müziğin sesini sonuna kadar açıyor.
Bazi insanlar seyretseler veya seyretmeseler de televizyon açık bir şekilde evde yaşıyorlar...
Çoğu insan akşam eve gelince veya evde dinlendikleri sırada karşılarında televizyonu açıyorlar ve televizyonu izlermiş gibi karşısında oturmalarına rağmen sorsanız olan biten ile hiç bir fikirleri olmayabiliyor.
Muazzez İlmiye Çığ ile röportaj yaparken kendisine aydınlanma hakkında ne düşünüyorsunuz diye bir soru sormuştum.
Tabi ben sorduğum soru ile daha ruhsal ve enerjisel bir aydınlanmadan bahsediyordum
Muazzez Hanım, benim bildiğim aydınlanma Atatürk aydınlanması demişti.
Günden güne onun ne demek istediğini çok daha iyi anlıyorum.
Atatürk öyle bir devrim yapmış, öyle bir aydınlanma gerçekleştirmiş ki, bütün Dünya ona hayran olmak ve gıpta etmekten başka bir çare bulamamış.
Krallar önünde eğilmiş, Dünya’nın her yerine heykelleri dikilmiş.
Bütün toplumun kolektif bilincini yüzyıllarca ileriye taşıyabilmek tam anlamı ile toplumsal bir aydınlanma yaşatmak herkesin yapabileceği bir şey değil.
Genel Kurmay Başkanlığı’nın arşivinden 57 yıldır görünmeyen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çok nadide fotoğrafları Akmerkez, Akbatı ve Akasya alış veriş merkezlerinde sergilenmeye başlandı. Zuhal Ceran ve Hatice Akat’ı bu muhteşem projelerinden dolayı tebrik ediyorum. 29 Ekim’de başlayan sergi 12 Kasım’a kadar devam edecek. Mutlaka gitmenizi tavsiye ediyorum. Ve bir sonraki yıl bu projenin devam etmesini temenni ediyorum.
Uzun zamandır, okumak istediğim “Pati İzleri” isimli Tolga Meriç’in kitabını sonunda okuyabildim.
Bu kitaba hissettiğim çekimin ve bu kitabı okuma arzumun ne kadar gerçek bir temeli olduğunu okurken anladım.
Tolga Meriç sen ne yaptın ? Kitabı okurken o kadar duygulandım ki anlatamam...
“Pati İzleri” son dönemde okuduğum en iyi kitap.
Hikayenin başından sonuna kadar akıcılığı, mantıksal bütünlüğü, insanın duygularına dokunuşu, düşündüren cümleleri ile muhteşem.
Yavru bir kedinin öyküsü bundan daha iyi nasıl anlatılır? Bir yavru kedi üstünden nasıl kalbin en derinlerine dokunulur ? Gerçekten hayran kaldım.
Bu kitap kalplerinizin etrafındaki taşları kıracak, kalbinizin içindeki şifalandırıcı o sevgiye sizi ulaştıracak...
Etrafınızda taş kalpliler ve kalbinin etrafına duvar kuranlar varsa, mutlaka onlara bu kitabı verin diyeceğim ama şu yaşadığımız dönemde kaçımızın kalbinin etrafında duvarlar yok ki?