Paylaş
Herkes sağlıklı beslenin, sebze meyve yiyin diyor. İyi güzel hoş da bu sebzenin içinde hormon var, GDO var hiçbiri olmasa mutlaka pestisit yani tarım ilacı kalıntısı var. Ki pestisit hiçbir sabunla, sirkeli suda bekletmeyle falan da çıkmıyor.
"ORGANİK SEBZE MEYVE AL" DEMEK EN HAFİF TABİRLE "AYIP"
Sonuç olarak önce İstanbul Şişli'de başlayan organik pazar güzel bir fikirdi. Hatta mükemmel. Hepimiz elimiz yettiğince organik pazarlara yönelmeye başladık. Nihayetinde her arz kendi talebini yaratır. İnsanlar bu bol hormonlu, bol ilaçları sebzeleri almaktan vazgeçtikçe illa ki birileri çıkıp sağlıklı, organik ürün satacak. Ama asgari ücretle geçinen birine organik pazardan alışveriş yapmasını tavsiye etmek en hafif tabirle "ayıp" kaçıyor. Zira organik pazarlarda sebze-meyvelerin fiyatları ayda 1 kez bile et almakta zorlanan insanlar için imkansız bir şey.
Sizin için organik diye satılan birkaç ürünün ve yine pahalı sayılabilecek bir marketin ürünlerinin fiyatlarını karşılaştırdım. İşte buyrun farklar:
(Birinci fiyat organik pazar fiyatı, ikincisi market fiyatı)
Domates: 5 TL 1.30 - 4 TL arası
Salatalık: 5 TL 1 TL - 3.25 TL arası
Maydonoz: 5TL 50 kuruş - 1 TL arası
Biber: 6 TL 90 kuruş - 1.5 TL arası
HANİ KENDİ KENDİNE YETEN BİR ÜLKEYDİK
Benim çocukluğumda tüm coğrafya kitapları aynı şeyi söylerdi "Türkiye tarım ülkesi, kendi kendine yeten nadir ülkelerden biridir." Oysa şimdi bu sözü söylemek ne kadar da zor. Dünyanın en verimli toprağında, bu kadar çok zararlı gıda üretilmesi, "Yetmiyor" denilerek GDO'lu besin üretilmesi utanç değildir de nedir? Ayrıca çiftçi de mahsulünden eskisi kadar para kazanmadığı gibi, zaten şehirde üç kuruşla ev kirası, okul masrafı, doğalgaz faturası altında ezilenler eskisinin belki 10 katı fiyatına sağlıklı besleneceğim diye sebze-meyve alması mümkün değil.
OBEZİTEYİ NASIL AŞACAĞIZ
Eskiden etin yanına yaklaşamayanlar şimdi de sebze-meyve alamıyor. Dolayısıyla geriye tek bir seçenek kalıyor, ekmek yani beyaz un ve karbonhidratlı yiyecekler. Akabinde obezitenin dalga dalga yayılması işten bile değil. Sürekli kan şekeri yüksek bir toplum olmaya devam edersek mazallah sadece obezite değil şeker hastası da olacağımız için sinirlerimiz 7/24 tepede gezen bir insan topluluğu haline gelebiliriz.
CİLT, GÖZ KISACASI, KARACİĞER VE HATTA TÜM VÜCUT TEHDİT ALTINDA
Lafı uzattıkça uzatıp, bu konuda saatlerce konuşabilirim. O yüzden bakın Prof. Dr. Necip Tosun bu tarım ilaçlarının zararları hakkında neler söylüyor: Örnek olarak elma kara lekesi ve iç kurdunu ele alalım. Bunlardan biri kurt, diğeri de mantari hastalıktır. Elma için bir yılda 20'nin üzerinde ilaçlama yapılıyor. Elma kabuğunun çok sağlıklı olduğunu söylerler ama ilaç atmazsanız. En önemli zararlılardan iç kurdu tarımsal ilaçlar nedeniyle elmanın kabuğunu asla yemez, tükürür. Beyni olmayan kurtçuk dahi elmanın kabuğunu yemezken biz niye yiyelim? 20 ilaçlama ne demek? İlaçlardan başta cilt etkileniyor. Deformasyonlar oluşabiliyor, gözlerde sorunlar ortaya çıkabiliyor. Baş dönmesi, tahammülsüzlük yaşanabiliyor. Tarım ilacı vücudunuzda karaciğerde yağ dokularında birikiyor. Genetik materyalinize bağlı olarak kronik zehirlenmeye yol açabiliyor. Çok yerseniz ani ölümlere yol açıyor."
BUĞDAY DERNEĞİ'NE VE ORGANİK TARIM YAPAN TÜM PAZARCILARA TEŞEKKÜRLER
Fiyatlar yüksek ama yine de bu konuda güzel işler yapanların da hakkını vermek lazım. Rahmetli Victor Ananias'ın önderliğinde kurulan Buğday Derneği ekolojik pazar projesini başlatan dernek. Pazarlarda tüketiciyi rahatlatmak için devamlı olarak denetim yapılıyor. Geçtiğimiz hafta Şişli'deki ekolojik pazarda tezgah açan bir pazarcı ürünlerinde kesinlikle pestisit bulunmadığını, devamlı denetim yapıldığını ve her hafta Manisa'dan İstanbul'a yolculuk ederek ürünleri sattıklarını söylüyor. Böyle baktığımızda, tek başına çırpınan insanların bu kadar pahalıya ürün satması normal. Aslolan bizim eskisi gibi hormonsuz, ilaçsız, doğal yollarla üretilen ürünlere, genel dağıtım ağıyla ve güvenerek ulaşabilmemiz. Bu da ne üreticinin ne de tüketicinin tek başına yapabileceği bir şey. Tarım politikalarında köklü değişiklikler yapılması gerekiyor. Gıda ve Tarım Bakanlığı'nın denetiminde, onların desteğiyle yapılabilecek bir şey. Bu ülkede her bireyin önüne gelen yemeği bilme hakkı var. Bunun için de yüzde 100 güven oluşturulması gerekiyor.
Küçükçekmece'de Buğday Derneği'nin desteğiyle açılan ekolojik pazar
Paylaş