Paylaş
Geçtiğimiz gün Irak'tan gelen iki kişinin dış hatlar terminalinde vizeleri olmasına rağmen gözaltına alınması ve ülkeye girişlerinin durdurulması gündeme bomba gibi düştü. Amerika'daki bir çok sivil toplum örgütü, hukuk firması ve vatandaşlar Beyaz Saray başta olmak üzere bir çok devlet kurumunun önünde ve bilhassa büyük havalimanlarının dış hatlarında protesto gösterileri yapmaya başladılar. Bu gösterilerin neticesinde Amerikan federal mahkemesine yapılan başvurular neticesinde Donald Trump’ın almış olduğu karar Amerikan hukuku ve yargı sistemi çerçevesinde durduruldu
Üstüne üstlük Başkan Trump, Yeni Başsavcı Adayı Sessions’ı Kongre’den onaylatıp atayana kadar göreve vekalet edecek olan Obama yönetiminden gelen Başsavcı Sally Yates’i görevden aldığını açıkladı. Beyaz Saray’dan gelen açıklamaya göre Sally Yates, Adalet Bakanlığı bünyesinde görev alan avukatlara Başkan Trump’ın getirdiği ülkeye giriş engellerini desteklememeleri ve uygulamaya geçirmemeleri yönünde direktif vermiş ve ABD vatandaşlarını korumak için atılan yasal adımı yok sayarak ABD devletine ihanet etmişti. Bunun karşılığında Demokrat senatörler de Başkan Trump’ın bazı atamalarını durdurmak veya geciktirmek için büyük çaba sarf ediyorlar. Medyada da bu konuda durum farklı değil; bir yanda Trump’ı destekleyen medya, diğer yanda ise Trump aleyhtarı medya. Kısacası düello devam ediyor. Ancak bir gerçek de var ki Başkan Trump’ın göçmenler noktasında aldığı bu karardan dolayı tepkiler çığ gibi büyümekte. Ancak açıkça görüldüğü gibi Başkan Trump’ı destekleyenler ve ona karşı duranlar sadece vatandaşlar nezdinde gözlemlenen bir ayrım olmaktan çıktı.
Dün bu yaşanan protestoları ve son gelişmeleri takip etmek üzere Washington havalimanına gittim. Havalimanındaki protestocuların yanı sıra çıkan bütün yolcuların yanına yaklaşan bir grup kişi vardı. Bu kişiler çıkan yolculara kendilerinin avukat olduğunu söylüyor ve içeride gözaltına alınan herhangi bir kişi olup olmadığını soruyorlardı. Her çıkana büyük bir tezahürat vardı. Havaalanında bekleyen kalabalık bilhassa başörtülü ya da Ortadoğu geleneksel kıyafetleriyle havaalanından çıkış yapanlara tezahürat ve sevgi gösterileri yapıyordu. Göstericilerin ve sivil toplum kuruluşlarının ellerindeki pankartlar “Ülkemize hoş geldiniz, burası sizin de eviniz. Her zaman burada bir yeriniz var” gibi kucaklayıcı ve müspet anlamda tepkilerle doluydu.
Amerikan halkının göstermiş olduğu bu sağduyu ve Amerika'nın kuruluş felsefesinin temelinde yatan özgürlük ve göçmen yakınlığı algısı hala bir çok Amerikalı tarafından sahip çıkılan ve bir o kadar da daimi kılınması için mücadele edilen bir konu. Nitekim bu söylemler ve bu tepkiler neticesinde Başkan Trump, bu kararın Müslümanlara ve Müslüman ülkelere karşı olmadığını ancak Amerika'nın güvenliğini sağlayabilmek için bazı önlemlerin alınmasının gerekli olduğu ve bu kararnamenin de o önlemlerden başlıca bir tanesi olduğunu ifade etmeye devam etti.
Kimilerine göre Başkan Trump’ın tüm bu sözleri bir yumuşamanın, kimilerine göre ise tam tersine aldığı karardaki kendince olan haklılığının devamı olarak vurgulandı. Ancak buradaki asıl mesele dünya medyasına sadece Beyaz Saray'ın ya da havalimanının önünde yapılan protestolar yansımakla beraber gözden kaçmaması gereken önemli bir şey daha var. Trump’a olan destek.
Washington’da gerek Trump’ın yemin töreni esnasında, gerekse farklı toplantılara giderken metro kullanırım. Metroda bilhassa yarım saate yakın yolculuklarda yanınızda oturan kimseyle sohbet etmeye başlarsınız. Hele ki bugünlerde, en azından birkaç kez şahit olduğum, Amerika'nın farklı eyaletlerinden gelmiş, politikaya çok aşina olmayan sade vatandaşların bir kısmında var olan Trump'ın uyguladığı ve aldığı kararların doğru olduğuna olan inanç küçümsenemeyecek kadar fazla. Sohbet ettiğim bir Alaskalı vatandaş bana babasının ona zamanında Amerika'nın çok büyük bir ülke olduğunu ama artık bu gücünden çok uzakta seyrettiğini söyledi. İşte bu yüzden Donald Trump’ın aldığı seyahat kısıtlamaları başta olmak üzere Meksika sınırına inşa edilmesi planlanan duvar ya da orduyu güçlendirmek ile ilgili alınan karar gibi birçok politikanın ne denli doğru olduğunu savundular.
Metrodaki sohbetlerim neticesinde Başkan Trump’a destek veren vatandaşların toplumun hangi yüzdesini temsil ettiklerini yıllardır internet üzerinden ABD başkanlarının halk tarafından beğenilme oranlarını takip eden ve yayınlayan sitelerden öğrenmek istedim. Karşılaştığım sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı. 30 Ocak tarihinde Gallup tarafından yayınlanan anketlerde halkın Başkan Trump’ın politikalarını yüzde 43’e yüzde 50 oranında onaylamadığı, aynı tarihte yayınlanan Rasmussen anket sonuçlarına göre ise halkın Trump’ı yüzde 53’e yüzde 47 onayladığı ortaya çıkıyordu. Ülkenin doğru ya da yanlış yönde ilerlediğine dair kanı ise yüzde 47’ye 47 eşit çıkmıştı. Diğer bir deyişle anket şirketlerinden medyaya, sivil toplum kuruluşlarından iş dünyasına, sanattan spora, ama en önemlisi halkın Başkan Trump’ın bu politikaları noktasındaki kanaati öyle çok da büyük marjlarla net değil. Ortada büyük ve sert bir bölünmüşlük var.
İnsan ister istemez net bir şekilde soruyor “Hangi Amerika?” diye. Trump politikalarını destekleyenlerin Amerika’sı mı, protestocularınki mi? Yıllar yılı Amerikan politikası üzerine çalışırken bir şey gördük. Amerika’da hiç bir zaman devlet politikası bir düşüncenin ağırlığını benimsememiş ve her daim farklı görüşlerin bir mutabakat politikası olmuştur. Ama en azından bir müddet daha bu mutabakat sağlanana kadar sert bazı değişimler gözlemleyeceğiz.
Kısacası Trump’a olan büyük tepkilerin yanında destek de yok değil. Son yazımda Meksika duvarı ve göçmenlerle ilgili kararın ve bunun marjinalliğinden bahsetmiştim. Şimdi ise ülkeye giriş ile ilgili alınan bu karar aslında ticaretten ekonomiye, göçmen politikalarından turizme birçok noktada Amerika’nın yıllardır süre gelen duruşunun kökten değişiminin ilk adımları olarak görünüyor. Peki, bu sistematik değişiklik gerçekten hayata geçer mi? Ya da geçebilir mi? Zor. En azından kalıcı olmaz. Ama bu kararlar bu haliyle bile dünya politikasında ve uluslarası sistemde yeni oluşumlara, yeni kamplaşmalara ve yeni ittifaklara kapı açabilir.
Paylaş