Kuraklık aldı başını gidiyor. Bulutlar şöyle bir yüzünü gösteriyor, ama ardından gelen bir şey yok.
Ancak önümüzdeki haftanın başlangıcında Balkanlar’dan Türkiye’ye yeni bir yağışlı sistem gelebilir. Umarım beklenen yağışlar olur ama sonbahar bu, sağı solu belli olmaz.
Sıcaklıklarsa dalgalanma yaşıyor. Bulutlar da bu dalgalanmalarla oluşuyor zaten. Cumartesi sıcak, pazar serinleyecek gibi, pazartesi tekrar ısınıyoruz, salı günü sıcaklık yeniden düşüyor. Bahsettiğim düşüş ve yükselişler ortalama 5 derecelik olacak ve daha çok Marmara ve Ege’de hissedilecek.
Havada irili ufaklı milyonlarca partikül var. Bu partiküllerin yanı sıra, her zamanki gibi insanoğlunun atmosfere müdahalesi de mevcut.
Bacalardan çıkan gazlardan sigara dumanına, filtre edilmemiş dizel egzozlardan çöplerin yakılmasına kadar pek çok şekilde atmosfere partiküller salıyoruz. Mangal yakarak ve havai fişekler atarak da bu partikül artışına destek veriyoruz. Avrupa standartlarına göre otomobil katalizörlerindeki metal parçacıkları dahi tehlikeli sınıfta sayılıyor. Havaya partikül yayılıyor da, ne oluyor? Adım adım gidelim...
AB standardı şu; bir metreküplük havadaki ince toz parçacıkları 50 mikrogramı geçmemeli. Ve bu seviye yılda 35 günü aşmamalı, aşan kentlere ciddi cezalar veriliyor. Bu partiküllerin ortalama değil anlık değerleri önemli. Neden? Çünkü insanoğlu anlık yaşıyor. Beş dakika iki kat soluk alıp, beş dakika almasanız yaşayabilir misiniz? AB tarafından yapılan bir araştırma sonucuna göre, yalnızca Avrupa’da bu toz parçacıklarından yılda 310 bin kişi ölüyor. Yanlış okumadınız 310 bin kişi! Kirletildikten sonra havanın temizlenmesi de çözüm değil, zira ıslak sokak temizliği ve kurum katalizörleriyle havadan belli partiküller alınabiliyor. Bahsettiğimiz partiküller mikron seviyesinde, temizlendiği düşünülen havada da aynı partiküller bulunuyor. Büyüklükleriyse 0,1 mikrometre olan bu partiküller temizlenemiyor ve bir nefesle alveollere kadar ulaşabiliyor. Böylece mikron seviyesindeki parçacıklar kana karışıyor. Tansiyon, kalp atışı ve kanama zamanı değişikliğine sebebiyet verebiliyor. Sıkışık trafikte camlarınız kapalıysa, havalandırmayı açarken iç sirkülasyon düğmesi de basılı olsun. Uzmanlar trafiğin yoğun olduğu zamanlarda yaşanan enfaktüs ve inmelerin nedenleri arasında havadaki tozları da sayıyor. Tabii söylediklerimden "Aman Allahım, ne yapacağız?" gibi korku cümleleri çıkarmayın, zira bunlar günlük yaşamda rastladığımız ve uzun vadede başka sorunlara yol açabilecek problemler.
Velhasıl, belki farkında değiliz ama atmosfere salınan ince tozlar ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu tabii ki yeni bir şey değil, günlük yaşantımızda kanıksadığımız bir durum. Ama uzun vadeli birikimle veya anlık olarak pek çok kişinin yaşadığı kalp ya da astım krizlerine etki ediyorlar. Tozlu bölgelerde pek bulunmayın ve özellikle yoğun trafikte seyredenler araçlarda önlem alın.