Batı bölgelerde nem yüksek

Marmara’da bu ayın 18-19’una kadar etkili bir sıcak yok. Ancak buna rağmen havadaki nem oranı bunaltıyor. Haftasonunda yağış yine Doğu Anadolu bölgesinde. Yanı sıra Başkent çevreleri de kısa süreli yağışlar alabilecek.

Marmara’da yaz sıcaklarını yaşayamamaktan şikayetçi olanlara pek iyi haberlerim yok. Size uzun vadeli sıcaklık bilgisi: Bu ayın ortalarına, yaklaşık 18-19’una kadar etkili bir sıcak yok, bugünkü değerlerin pek üzerine çıkamayacak. Omzumun üzerinden yazımı okuyan kuzenim Sertan ‘Eeee peki bu bizim yaşadıklarımız ne?’ deyince açıklama ihtiyacı hissettim. Marmara’da bunaltan sıcaklar değil, nem. Bir süre daha Basra’nın kuru havası etkisinde olamayacağız, bu nedenle bunaltıcı hava devam edeceği için pamuklu kıyafetler tercih edin derim. Kalp ve tansiyon hastalarına da dikkat diyorum. Bu haftasonunda yağış yine Doğu Anadolu Bölgesi’nde. Yanı sıra Başkent çevreleri de kısa süreli yağışlar alabilecek.

*

Geçen hafta yazımda ‘Tatiiiiiil, Batı Akdeniz’e gidiyorum’ diye bas bas bağırıyordum ama işte bunu sevmiyorum, niye tatiller çabuk bitiyor? Aynen en çok sevilen yiyeceklerin bizim için en zararlıları olmaları gibi :)). Neyse geçen hafta Kaş’taydım, hava harikaydı. Kaş’ı bilenler bilir ve ona göre gider, gece hayatı gayet zayıftır. Kaş’ı Kaş yapan doğal güzellikleri ile yamaç paraşütü, rafting, scuba diving gibi yapılan sporlarıdır. Bu sporları yapanlar zaten ilgileniyordur, ben size bölgedeki birçok doğal güzelliğin yanında tarihi Kekova batık şehri ve Kekova Kalesi’nden bahsedeceğim. Akvaryumlu tekneler ile Kaş merkezden yola çıkıyorsunuz. Bu teknelerin akvaryum denilen kısmı, cam pencereler bulunan teknenin alt bölümü. Kekova’ya geldiğinizde teknenin alt kısmına inip batık şehri izliyorsunuz. Zira bölgede suya girmek yasağı var. Ama ortada can acıtan bir durum var ki o da batık şehrin birçok parçasının, hatta bölümünün kaçırılmış olduğuna şahit olmanız. Neyse deyip geçiyorum zira bu tür haberleri dinleye dinleye o kadar kanıksadık ki. Batık şehrin önünden geçtikten sonra tekne Kekova Kalesi’nin önüne demirliyor. Aman güneş altında mayışıp ‘kaleye çıkmayayım’ demeyin, bunu söylüyorum çünkü kaleye, Kekova’ya gittiğimiz teknedekilerin 5’te 1’i ya çıktı ya çıkmadı. Gezi ekibinin büyük kısmı incik boncuklar ile hediyelik eşyalara göz atıp ardımdan yayık ayranı içmeyi tercih etti. Siz siz olun yanınızda fotoğraf makinenizin içindeki dışında bir yedek makara bulundurun, zira her gördüğünüz tarihi eserin ve doğal güzelliğin fotoğrafını çekip kalenin dönüş yolunda filminiz bitip de açıkta kalabilirsiniz, en azından benimki öyle oldu :)). Kalenin ayrıntılarını görmek istiyorsanız Şaheste’yi bulmanız lazım. 10 yaşındaki bu güzeller güzeli abla, size kalenin arka tarafındaki kral mezarlarından, tek başına yaşayan Japon kadının evine kadar her ayrıntıyı tanıtacaktır. Ama bir şartı var, 7 milyon karşılığı, kenarları deniz taşları ile işlenmiş yazmaları ondan almanız gerekiyor. Bu arada Kaş açıklarındaki Meis Adası’nın Rumca ‘Göz’ anlamına geldiğini biliyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları