Paylaş
Topluluk, farklı illerde ulusal kongreler düzenleyerek, 1997’den beri de uluslararası platformda Türkiye’yi temsil ediyor. Dernek bünyesinde çalışan doktorlar, spina bifida hastalığını yok etmek için vargüçleri ile çalışıyorlar.
Dernek kurucusu Prof. Dr. Mutluer, amaçlarının bu hastalığın önlenmesi ve doğan bireylerin yaşam standartlarının arttırılması olduğunu ifade ederek, savaşçı gibi çalıştıklarını belirtti. Prof. Dr. Mutluer, “Avrupa Birliği destekli başarılı pek çok projeye imza attık. Fakat bizim amacımız spina bifidalı hastaların sorunlarına çözüm arayıp, bu konuda bilinçlenmeyi hedefleyen bir kuruluşuz” dedi.
Spina Bifida Nedir?
Ayrık omurga hastalığı sık rastlanan doğumsal rahatsızlıklardan biridir. Bebek, sırtında omurga ve omuriliği tutan bir açıklıkla doğar ve bu, beyin emirlerinin sinirlerden geçmesinde güçlük yaratır. Sinirlerle beyin arasında iletişim olmadığı zaman da farklı derecelerde felçler, dışkılama kontrolününün kaybı gibi sorunlar ortaya çıkar. Bu hastalığın görülme sıklığı, gebelik öncesi folik asit kullanımı, gebelikte yapılan tarama testleriyle azaltılabilmektedir. Doğan spina bifidalı bebekler, uygun tedavi ve bakımla normal veya normale yakın bir yaşam sürebilirler.
Deri çatlakları tamamen düzelmez
KADIN Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mert Kazandı, hamilelerdeki en yaygın değişikliğin, gebelik çatlakları ve cilt renginde koyulaşma olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr.Kazandı, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Gebelik çatlakları sıklıkla karın üstü, kalçada, bacakta ve meme üzerinde de oluşur. Bu deri çatlakları, gebelerin yüzde 90’ında ortaya çıkar. Kesin sebebi bilinmemekle birlikte hormonal faktörler ile ailesel yatkınlığın ilişkili olduğu düşünülmektedir.”
Çatlakların genelde bebeğin ve annenin kilo alımının hızlandığı son 3 ayda ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Kazandı, “Pembeden mor renge değişen bantlar halindeki çatlakları ortadan kaldırmak için pek çok tedavi yöntemi denendiyse de hiçbir zaman tamamen düzelmezler. Bu yüzden oluşumlarını gebelik sırasında derinin gerilmesini engelleyerek önlemek gerekmektedir” dedi.
Bunun için özel malzemeler, basit nemlendiriciler ya da bebe yağlarının bile kullanılabileceğini söyleyen Doç. Dr. Kazandı, bu ürünlerin günde en az 5-6 kez karın ve kalça bölgelerine uygulanması gerektiğini vurguladı.
Sağlıklı olmak için spor yapmak şart
YAŞAM genellikle hareket ile tanımlanır. Tarih boyunca uygarlık, büyük gelişmeler göstermiştir. Fakat artık otomasyon ve mekanizasyon insan yaşantısında büyük bir yer tutmaktadır. Her gün insanın rahatlığı için yeni bir alet geliştirilmektedir. Böylece, gerek genel üretimde, gerekse günlük yaşantıda insan her dakika daha az aktif olmaktadır.
Ortopedist Doç. Dr. Levent Köstem, spor ve sağlık konusunda şöyle konuştu:
“Genel üretimdeki insanın fiziksel aktivitesi 19. yüzyılda yüzde 92 oranındaydı. Günümüzde ise bu oran yüzde 28’in altına düştü. İnsan organizması uygarlık geliştikçe daha az hareket etmektedir. Hareket azlığının organizma üzerindeki olumsuz etkileri düşünülmeden, her geçen gün yeni bir alet geliştiriliyor. İnsanlar, rahatlığımız için deyip, bu aletleri kapışıyorlar.”
İnsan vücudunun evrimini ilk çağların güç doğa koşulları içinde tamamladığını belirten Doç. Dr. Köstem, “İnsanlar, yaşamlarını sürdürebilmek, savaşabilmek için güçlü olmak zorundaydı. Bu nedenle de tüm kasları büyük bir gelişim göstermişti. Daha güçlü, daha süratli ve daha dayanıklıydı. Bugünün insanı, yaşamını sürdürmek için çok daha az hareket etmektedir. Bu da hareket azlığı hastalıkları denilen yeni bir hastalık grubunun doğmasına neden oldu” dedi.
Bu hastalıkların, günümüzde en çok can alan hastalıklar grubu olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kösem, kalp-damar hastalıklarının başı çektiğini söyleyerek, hareket azlığı ile başa çıkmak, insanın yaşam kalitesini yükseltmek için “yaşam boyu spor” olgusunun doğduğunu ifade etti. Doç. Dr. Levent Kösem, “Günümüzde spor, sosyal bir olay haline gelmiştir. Bilimsel esaslara dayanan planlamalarla önemli bir sektör olarak gelişimini sürdürmektedir. Bu durum, sağlık açısından önemli olan düzenli egzersiz yapma alışkanlığının kazanılmasına da yardımcı olmaktadır” dedi.
Paylaş