Paylaş
Kalbimiz günde yaklaşık 100 bin defa atarak bütün vücudumuza temiz kanı gönderen en önemli hayati organlarımızdan biridir. Bu kadar çok çalışan bir organın zamanla yorulması ve bazı hastalıklara yakalanması da kaçınılmazdır. Hepimizin bildiği gibi dünyadaki ölümlerin en sık sebebi kalp ve damar sistemi kökenli hastalıklardır. Bununla beraber hipertansiyon, kalp yetersizliği, kapak hastalıkları, kolesterol yüksekliği, ritim bozuklukları, şeker hastalığı ve stres de kalbimizin hem direkt yaşadığı, hem de zarar gördüğü sıkıntılardandır.
Bütün bu istenmeyen durumların yanında 2019’da ortaya çıkan koronavirüs enfeksiyonu kalp damar sistemimize büyük zararlar vermiştir. Koronavirüs enfeksiyonunun kalp kaslarımıza direkt saldıran, kalp krizini tetikleyen, ritim bozukluklarına neden olan, toplardamar pıhtısını artıran ve ani ölüme sebep olan bir enfeksiyon olduğu artık çok iyi bilinmektedir.
PEKİ, ONA NASIL BAKALIM?
Peki; özellikle 2019’da koronavirüs, ekonomik nedenler, stres, kötü beslenme, karantinaya bağlı hareketsizlik, hastaneye gitme korkusu ile şikayetlerin ötelenmesi gibi sebeplerle de çok yorulan kalbimize yeni yılda nasıl bakalım?
Kalp damar sağlığı kavramı aslında doğuştan itibaren çocuklara öğretilmesi ve ona göre baştan tedbirlerin alınması gereken bir durumdur. Öncelikle çocukluktan itibaren sağlıklı beslenme, tuz kısıtlaması, kilo kontrolü, egzersiz ve kötü alışkanlıktan sakınma gibi durumların çok iyi oturtulması gerekir.
Erkeklerde 40, kadınlarda ise 50 yaşından sonra kalp damar hastalığı riski artmaktadır. O yüzden çocukluktan bu yaşlara kadar disiplinli bir yaşam tarzı değişikliği elzemdir. Özellikle hipertansiyonu, diyabeti, ailede damar hastalığı, kolesterol yüksekliği olan bu yaş grubundaki kişilerin yılda bir kardiyoloji kontrolünden geçmesi gereklidir. Günümüz şartlarında bu yaş sınırı maalesef 35’e kadar düşmüştür. Sigara ve alkol kesinlikle kullanılmamalı, diyet ve egzersize çok dikkat edilmelidir. Haftada en az 5 gün 30 dakika egzersiz kılavuzlar tarafından önerilmektedir. Ülkemizde başka ülkelere göre 3 kat fazla olan tuz tüketimi kesinlikle azaltılmalıdır.
VİRÜSÜN YAN ETKİLERİNE DİKKAT
Koronavirüs nedeniyle hastaneye gitme korkusu ve birçok hekim arkadaşımız virüsle mücadele ettiği için onlara ulaşma sıkıntısı yaşanmaktadır. Yeni yılda da bu süreç devam edeceği için eğer hastalarımızda 10 dakikadan uzun süren baskı, yanma, sıkışma, terleme, sol kolda, boyunda veya çenede ağrı, ciddi nefes darlığı, özellikle kalp yetersizliği ve kapak hastalarında ayak şişliği ve kilo artışı olursa, çarpıntı atakları sıklaşırsa, yeni başlayan ve geçmeyen çarpıntısı olursa, nabız düşüklüğü ile beraber baş dönmesi veya tansiyon düşüklüğü, tansiyon değeri kontrol altında tutulamıyor, kan sulandırıcı kullanan kişilerde burun, ağız, idrar ve gaytada kanama var ise acil servise başvurmaları gereklidir. Marttaki pandemi ve karantina sürecinde hastaneye başvurmaya korkup şikayetlerini öteleyen birçok hastanın evde kalp krizi nedeniyle öldüğünü biliyoruz.
Koronavirüs enfeksiyonunu atlatmış kişilerde ise nefes darlığı devam ediyor. Çabuk yorulma, ayak şişliği, karın şişliği gibi şikayetler ve göğüste batma şeklinde nefes alıp vermekle artan ağrılar oluyorsa virüsün kalp zarı veya kalp kasına saldırması sonucu oluşan hasara bağlı kalp yetersizliği veya kalp zarı iltihabı oluşabilir. Bu olguların mutlaka bir kardiyolog tarafından değerlendirilmesi önerilir.
2021’de kalbimiz açısından sadece damar sertliği, kolesterol yüksekliği, kalp yetersizliği, hipertansiyon, kapak hastalığı, ritim bozukluğu değil aynı zamanda koronavirüsün yan etkileri ve sekelleri açısından çok dikkatli olmamız ve mücadele etmemiz gerekecek.
Sağlıklı ve mutlu bir yıl diliyorum.
Paylaş