Hipertansiyon önemli bir toplumsal sağlık sorunu olup koroner arter hastalığı birlikteliğinde kalp cerrahisinde riski artırmaktadır.
Hipertansiyonlu hastaların çoğu inme veya böbrek yetmezliği ile değil, kalbi besleyen atardamar (koroner arter) rahatsızlığı nedeniyle ölmektedir. Hipertansiyon bir yandan koroner arter hastalığına yol açarken bir yandan da mevcudu alevlendirip sıklaşmasına sebep olur. Hipertansiyon, kalp damarları için büyük bir risk faktörüdür. Bundan dolayı kan basıncı kontrolü günlük yaşamımızda önemlidir. Görülüyor ki, hipertansiyon ve kalbi besleyen atardamarların duvarlarında biriken plakalar ayrı ayrı önemli olup, ikisinin bir arada olduğu durumlarda yaşamsal risk çok yüksektir.
Toplumda damar hastalıklı bireylerin yaklaşık yüzde 25’inin hipertansiyonun olduğunu belirten Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akın, "Toplum yaşlandıkça hipertansiyon yoğunluğu geniş ve etkili önlemler alınmazsa daha da artacaktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 8 ölümden biri yüksek kan basıncına bağlıdır. Hipertansiyon, kalp damar hastalıklarıyla ilgili rahatsızlıkları artırmakta, sonucunda da ölüm veya kalıcı rahatsızlıklar olmaktadır. Kan basıncı yükseldikçe miyokard infarktüsü, kalp yetmezliği, inme ve böbrek hastalığı da ortaya çıkar. Dikkat edilmesi gereken önlemlerin başında sağlıklı yaşam şekli değişikliğidir. Sigara içmeyen, spor yapan, ölçülü alkol kullanan, normal kilosunu koruyabilen, Akdeniz mutfağını benimseyen, Akdeniz yaşam tarzını kendine ilke edinen bireylerin çoğunlukta olduğu bir toplumsal modelde hipertansiyon sıklığı azalabilir. Hipertansiyonun organlara vereceği hasarlar engellenir, kardiyovasküler risk kontrol altına alınabilir" dedi.
Tanı için detaylı tetkik
Hipertansiyonun tedavisinin kardiyovasküler olaylarda azalmaya yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Akın şunları söyledi:
"Kan basıncının düşüşü ile beraber inme %39, kalp damar rahatsızlıkları riski %16 azalır. Hipertansif hastalarda koroner arter hastalığının tanımı her zaman kolay olmamaktadır. Tanıda aile öyküsü, özgeçmiş ve fizik önemlidir. Kan basıncı kontrol altında olan hipertansif bireylerde ani gelişen düzensizliklerde koroner arter hastalığından şüphe edilerek tetkikler artırılmalıdır. EKG, ekokardiyografi, efor testi, nükleer kardiyolojik testler, koroner arterlerin çok kesitli tomografik yöntemle kateter kullanmadan görüntülenmesi, anjiografi tanıda değerli tetkiklerdir. Kan basıncını 140/90 mmHg’nın altına düşürmek hedeflenmelidir. Diyabet, kronik böbrek yetmezliği, koroner arter hastalıkları gibi özel durumlarda bu hedef değerimiz 130/80 mmHg’nın altı olmalıdır."
Deniz kestanesine dikkat
Günümüzde insanların denize ilgisi daha da arttı. Gerek avlanma, gerek deniz banyosu, dinlenmek amacı ile tatillerde deniz turizmini tercih edenlerin sayısı oldukça fazla. Bunun sonucu olarak da deniz yaralanmaları sık görülmektedir.
Dikenler zehirli
Deniz kestanelerinin derin ve kayalıklarda yaşayan, saldırgan olmayan, ama zehirli maddeler içeren dikenleriyle yavaş harekete eden bir deniz canlısı olduğunu belirten Dokuz Eylül Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürkan Ersoy, "Seksenden fazla türü insanlar için zehirlidir. Zehir batan dikenlerin içindedir. En sık yürürken ayak tabanına batar ve şiddetli ağrı, kanama, kızarıklık, ödem, eklem bölgesinde ise iltihap oluşur. Bu belirtiler çok miktarda zehirli dikenin batmasıyla ortaya çıkar. Dikenin battığı bölgeden diğer yerlere yayılan kas ağrısı, tansiyon düşüklüğü, halsizlik, güçsüzlük, nefeste zorluk, hatta çok nadir olarak ölüm görülebilir" dedi. Ersoy konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü "Deniz kestanesi batmaları"nda kişilerde ne gibi belirti ve ciddi yan etkiler ortaya çıkar, ilk yardım olarak neler yapılmalı ve tedavimizi ne şekilde sonlandırmalıyız. Deniz kestanesinin zararı, basit ağrıdan ölüme kadar gidebilen yan etkileri olan bir yaralanmadır. İlk aşamada yapılacak şey dikenlerin battığı yeri sıcak suya sokarak bekletmek ve sonradan bir sağlık kuruluşunda tedavimizi tamamlamak.
Ne yapılmalı ne yapılmamalı
ÈDikenlerin battığı bölge cildi yakmayacak sıcaklıkta sıcak suya sokulur. 10-15 dakika su içinde tutulur. Zehirli maddeler yok edilmiş olur. Dolayısı ile ağrı da geçer.
ÈHalk arasında zeytinyağı sürülmesi uygulanır, ama konu bilimsel olarak incelenmemiştir.
ÈDikenler cımbızla çıkarılmalı. Deşilerek çıkarma iltihap riskini artırdığı için asla önerilmez.
ÈYine halk arasında bölgenin idrar veya alkol ile yıkanması alışkanlıkları vardır ki, bu tip uygulamaların da hiçbir bilimsel etkinliği yoktur, yapılması önerilmez.
Hemşire sorununa çözüm önerisi
DOKUZ Eylül Üniversitesi Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülseren Kocaman ve DEÜ Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Gülay Eşrefgil, hemşire yetersizliği, nedenler, problemler, güvenli bakım için çözümler, hemşire yetersizliğinin nedeni, ortaya çıkan problemler ve çözüm önerilerini masaya yatırdı. Çözüm önerilerinden oluşan sonuç raporu hazırlandı. Rapor TBMM’deki tüm milletvekillerine gönderilecek. Çözüm önerilerinin bazıları şunlar:
"Hemşirelerin iş doyumunu ve motivasyonunu arttırıcı önlemlerin alınması, hemşirelerin güçlendirme programlarının düzenlenmesi, hemşirelik dışı işlerde çalıştırılmaması, kurumlarda alınan kararlara katılımın sağlanması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, fiziki koşulların düzenlenmesi, sosyal olanaklar, zaman kazandırıcı teknolojilerin kullanılması, hemşirelik eğitiminin mutlaka lisans düzeyinde olması ve eğitim alt yapısının iyileştirilmesi."