Paylaş
Başkent Üniversitesi Zübeyde Hanım Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Afşin Sağduyu, depresyon ile ilgili olarak şunları söyledi:
YAŞAM KALİTESİNİ BOZAR
Depresyon önemli bir halk sağlığı sorunu olmasına karşın; hastaların dörtte birinden azının doğru teşhis konarak tedavi edilebildiği görülmektedir. Doğal üzüntü ya da sıkıntıdan farkı, belirtilerin şiddeti ve süresi ile işlevselliği ve yaşam kalitesini bozmasıdır. Kadınların yüzde 20-25’i, erkeklerin yüzde 15’i yaşamlarının herhangi bir döneminde depresyon hastalığı geçirir. Tüm dünyada kadınlarda görülme sıklığı erkeklerden iki kat fazladır. Çocukluktan itibaren hemen her yaşta ve sosyo-ekonomik düzeyde ortaya çıkabilir. Hastaların üçte ikisi intiharı düşünür, yüzde 10-15’i de intihar girişiminde bulunur.”
BAŞLICA BELİRTİLERİ
· Derin bir keder, yoğun karamsarlık, zevk alamama ve istek kaybı.
· Hastanın iradi kontrolü ışında olan bu belirtiler, zamanın çoğunda vardır ve iki haftayı
aşan bir süredir devam etmektedir.
· Ayrıca iştah azalması ve kilo kaybı (bazen tersi olur), uykusuzluk (bazen fazla uyuma), dikkat dağınıklığı, karar verme güçlüğü, çabuk yorulma, kendini değersiz hissetme, ölüm ve intihar düşünceleri.
TEDAVİ EDİLEBİLİR
Depresyon, antidepresan adı verilen ilaçlar ve psikoterapi le başarılı bir şekilde tedavi edilen bir hastalık. Antidepresan ilaçlar, depresyon varsa faydaları olan, olağan üzüntü ve sıkıntı duyguları üzerinde ise hiçbir etki göstermeyen ilaçlardır. Diğer tüm ilaçlar gibi yan etkileri olabileceğinden mutlaka hekim kontrolü altında kullanılmalıdır. Alışkanlık yapmaz, faydaları genellikle üç-dört haftada başlar ve depresyon belirtileri ortadan kalktıktan sonra hastalığın tekrarlamaması için en az altı ay-bir yıl daha kullanılmalıdır. Tekrarlayan depresyon dönemleri varsa bu süre daha uzun tutulmalıdır.
Bilişsel psikoterapi ise depresyon üzerinde faydası kanıtlanmış bir tedavi türüdür. Diğer tedavi yöntemleri arasında etkili ve güvenli bir yöntem olan elektrokonvülsif tedavi ile son yıllarda geliştirilen ve üzerinde araştırmaların devam ettiği transkraniyal manyetik uyarım, vagus sinir uyarımı ve derin beyin uyarımı teknikleri sayılabilir.”
Paylaş