Paylaş
ÖZEL Tınaztepe Hastanesi Genel Cerrahi Uzanı Dr. Mehmet Deniz, hemoroid tedavisinin lazer teknolojisi ile sorun olmaktan çıktığını söyledi. Deniz, toplumumuzda hastaların ameliyat korkusu nedeni ile doktora geç başvurduğunu, birtakım tıbbi olmayan yöntemlerle kendi kendilerini tedavi etmeye çalıştıklarını, bu durumun ise hastalığın evresini ilerletmekten başka işe yaramadığını belirterek, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Hemoroid yerleşim yerine göre iç ve dış olarak ikiye ayrılır ve hastalık dört evreden oluşur. Hastalığın erken döneminde sadece makatta az miktarda kanama, kaşıntı gibi yakınmalar varken, daha sonraki dönemlerde kanamaya, dışkılama sırasında makatta oluşan şişlikler eşlik eder ve hemoroid (basur) ilerledikçe bu şişlikler artık içeriye giremez hale gelir. Özellikle bu dönemlerde hemoroid memelerinin dışarı çıkmış olması nedeniyle makat devamlı ıslak hale gelir ve bu durum şiddetli ağrı dışında kaşıntıyı da dayanılmaz hale getirir. Bir de hemoroidin akut dönem özellikleri vardır. Hemoroidler memeleri aniden dışarıya çıkar, içeriye giremez ve şişer. İçleri kanla dolar. Bu dönemde makatta büyük, şişkin bir kitle oluşur ve bu safha çok ağrılıdır.”
Damarları yapıştırmak
Op. Dr. Mehmet Deniz, “Lazer tedavisi kabaca damarların tutkal ile yapıştırılarak kapatılması gibi adlandırılabilir” diyerek, tedavisini şöyle anlattı;
“Lazerle yapılan hemoroid tedavisi 5- 10 dakika gibi bir sürede gerçekleşiyor. İşlemden önce hastaya lokal anestezi uygulanır. Ardından lazer cihazının yüksek enerjisi ucundaki özel aparat sayesinde dairesel şekilde ve her alana eşit olarak iletilerek hemoroid yakılır. Lazer yönteminin hastalara sağladığı en büyük konfor iş gücü kaybının yaşanmaması ve ameliyat sonrası kabusa dönüşen ağrının olmaması. Klasik cerrahi yöntemden farklı olarak kesi yapılmadığı ve dikiş atılmadığı için hasta ağrı hissetmemekte ve günlük yaşamına hızla geri dönebilmektedir. Aynı zamanda lazerle yok edilen hemoroidin tekrar etme oranı klasik yönteme nazaran değişik çalışmalarda düşük bulunmuştur ve bizim deneyimimiz de bu yöndedir.”
Op. Dr. Mehmet Deniz, ayrıca lazer yöntemi ile makat bölgesinin diğer sık görülen fissür (çatlak, yırtık) ve fistül gibi rahatsızlıkları da başarı ile tedavi edebildiklerini belirtti.
Sıcakla savaş
Ortam ısısının artmasının sonucunda sağlık problemlerinin sıklığının da arttığını belirten Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Ergene, uyardı. Aşırı çevresel sıcaklık nedenli ölümlerin en sık sebebinin tüm dünyada kalp ve damar hastalıkları olduğuna dikkat çeken Ergene, şu açıklamayı yaptı;
“50 yaş üstündeki bireyler, altındakilere göre bu durumdan daha sık ve daha belirgin olarak etkilenmektedir. Isı artışlarından etkilenmeye en müsait bireyler ise kalp hastalığı olanlar, yaşlılar, çocuklar, açık havada ağır ve yorucu işlerde çalışanlar ve vücudun ısıya verdiği tepkiyi etkileyebilecek ilaçları kullananlardır. Bu kişiler başta olmak üzere tüm bireylerin ısı artışlarına karşı önlem alması gereklidir. Önlemler alınmadığı taktirde, ısı artışıyla gelişen termal strese bağlı vücudun artan kardiyovasküler ihtiyaçları, özellikle yaşlılarda ölümcül olabilmektedir.”
ALINACAK ÖNLEMLER
* Özellikle koroner stentli veya yapay kalp kapağı olanlarda sıvı kaybına bağlı pıhtılaşmanın önüne geçmek için bol sıvı tüketilmelidir.
* Sağlıklı yaşlı bireylerde susuzluk hissinde azalma olduğu için sıcak havalarda sokağa çıkmak zorunluluğu mevcut ise, ihtiyaç hissedilmese bile su tüketilerek dışarı çıkılmalıdır.
* Yüksek tansiyon için alınan ilaçlar ve kalp yetersizliği tedavisinde kullanılan idrar söktürücüler de yeterli sıvı alınmaması halinde, vücuttan sıvı kaybını artırırlar.
* Soğuk alkollü içecekler vücudun sıvı kaybını artırır.
* Kalp krizi riskini azaltmak için, ritim problemi için ve göğüs ağrısı için ilaç kullananlar, kalp yetersizliği nedenli idrar söktürücü kullanımı olanlar ve diğer kardiyovasküler hastalıklara sahip bireyler güneşten ve sıcaktan kaçınmalı, olabildiğince serin ortamlarda bulunmalı ve günde sekiz bardak su tükettiklerinden emin olmalıdırlar.
* Sıcak ortamda yapılan uzun fiziksel aktiviteler ve egzersizler pasif termal stresin vücuttaki etkisini daha da artırır.
* Fiziksel aktivitenin serin alanlarda yapılması, hatta bu dönemlerde fiziksel aktiviteyi olabildiğince minimum seviyeye çekmekte fayda vardır.
Paylaş