Paylaş
Ergenlik sivilcesi ‘pilosebase ünite’ adı verilen kıl follikülü ve etrafındaki yağ bezlerinde tıkanıklık ve kronik yangı ile karakterizedir. Gelişim çok çeşitli faktörlerin etkisiyle olur, ancak genetik özellikler en belirleyici rolü oynar. Oluşum sırasında bol yağ yapımı, pacnes adı verilen bir mikrobun çoğalması ve yangı gelişimi sözkonusudur.
Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Özkan, sivilcenin ergenlikle beraber, cinsel karakteristikleri veren hormonların aktifleşmesiyle başlayıp, aktivite sürecinde devam ettiğini, dolayısıyla hayatın belirli bir döneminin ancak en güzel döneminin hastalığı olduğunu söyledi.
SİVİLCEYE NE YAPILMALI
* Öncelikle günde iki kez, akne için formüle edilmiş köpüren temizleyicilerle yüz yıkanmalıdır.
* Cips gibi atıştırmalıklardan, katkılı içeceklerden ve yüksek glisemik indeksle beslenme alışkanlığından vazgeçilmelidir.
* Süt ve süt ürünlerinin aşırı tüketilmesi önerilmez.
* Bilinçli olarak veya düşünürken ya da ders çalışırken dalgınlıkla sivilce lezyonlarının koparılması, sıkıştırılması, boşaltılmaya çalışılması oldukça sakıncalıdır.
* Bu durum; sivilce etrafındaki gözeneklere tahrişle yeni sivilcelerin çıkışına, iz bırakmadan geçecek bir lezyonun, istenmeyen derin bir iz ve leke bırakmasına, daha da kötüsü; kirli parmaklar aracılığıyla bazı mikropların deriden girerek, bu alandaki damarların yapısı gereği beyin zarlarına ulaşıp, nadiren de olsa menenjit gelişimine neden olabileceği akılda tutulmalıdır.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
* Derideki yağlanmayı azaltıcı, sivilce bakterisinin üremesini engelleyici ve kızarıklık giderici etkili krem, losyon ve jeller belirli bir kurala uygun şekilde kombine edilerek verilir.
* Orta şiddetteki sivilce hastalarına ağızdan uygun antibiyotikler önerilir.
* Adet dönemi öncesi şiddetli alevlenmeler oluşan ve hormonal sorunlar yaşayan hastalarda doğum kontrol ilaçlarına benzer ilaçlardan fayda sağlanır.
* Bu tedavilere yanıt vermeyen çok şiddetli sivilcede, retinoid adı verilen A vitamin türevi ilaçlar, hastanın kilosuna göre belirli bir doza gelinceye dek, 4-8 ay uygulanır.
* Ancak bu ilaçlar kullanılırken periyodik olarak kan değerlerini izlemek, tüm deriyi, dudakları, burun ve göz içini de kuruttuğundan, beraberinde nemlendiriciler, mukoza koruyucular kullanmak gerekir.
* 4-6 hafta aralarla deriye uygulanacak özel bakımlar, salisilik asit ve glikolik asitlerle yapılan medikal kimyasal soyma işlemleri ve fotodinamik tedavi (LED gibi ışık tedavileri), fraksiyonel lazer tedavileri her şiddetteki sivilcede ve izlerin tedavisinde kullanılmaktadır.
BU BÖLÜM LEKELER İÇİN
NEDEN LEKELENİRİZ
Lekelenmeler esas olarak güneş gören alanlarda, özellikle yüzde oluşur. Pek çoğunda nedensel faktör ya da tamamlayıcı faktör güneş ışınlarıdır. Her ten rengi, farklı bir güneş lekesini oluşturmaktadır. Açık tenli bireylerde çillenme adı verilen lekeler yaz ayları boyunca artar, kış aylarında geriler. Koyu tenli bireyler ise postinflamatuar lekelenme ve melasma adı verilen lekelenmelere meyillidirler. Ayrıca deride fotoyaşlanma belirtisi olarak kahverengi lekeler gelişir.
Gebelik maskesi
En sık görülen lekelenme melasma adı verilen durumdur; yüzde alın, yanaklar ve çenede, damlasal ya da birleşik kahverengi lekeler şeklindedir. Kadınlarda çok daha sık olarak gelişir. Genellikle doğurganlık çağının başlamasıyla birlikte, hamileliklerde ve doğum kontrol ilaçlarının kullanımı sırasında ortaya çıkar. Bu nedenle ‘Gebelik maskesi’ olarak da bilinir. Genetik faktörler, hormonal düzensizlikler, tiroid hastalıkları, uygun olmayan kozmetik preparatların kullanımı, yoğun stres ve depresyon, antidepresan ve sakinleştirici ilaçların kullanımı riski artırır.
Aşırı yapılan renk maddesi deride derin ve yüzeyel alanlarda oturur. Yavaş gelişir, yaz aylarında daha da belirginleşir.
NASIL ÖNLERİZ
Leke tedavisinde güneşten korunmak esastır. Fiziksel koruma sağlayan, faktörü en az 30 olan mineral filtreli güneş koruyucular kullanılmalıdır. Sabahları sürülmeli ve ilerleyen saatlerde 3-4 saat aralarla tekrarlanmalıdır. Lekelenmenin yaygınlığı ve derinliği, kişinin deri tipi ve nedensel faktörlere gore tedavi yöntemi belirlenir. Retinoid, azaleik asit, hidrokinon, dekapeptid adı verilen çeşitli renk giderici ve soyucu ajanlarla tedaviye başlanır. Tedavi uzun sürece yayılmalı, hızlı ve agresif tedavilerden kaçınılmalıdır. Belirli aralıklarla lekeye özgü medikal kimyasal soyma işlemleri ve iyontoforetik yöntemlerle c vitamini uygulamaları, lekeye özgü bakımlar tedaviye eklenir. Yanıt alınamayan olgularda fraksiyonel lazer ve IPL tedavileri yapılabilir.
---------------------------
Avrupa’nın parmakla
gösterdiği mucize EMOT
Avrupa El Cerrahları Birliği’nin (FESSH) her yıl düzenlediği kongre, bu yıl İspanya’nın Sannander kentinde yapıldı. Dört gün süren kongrede 1500 katılımcı yer aldı, Türkiye 26 sözlü bildiri ve 5 sunumla temsil edildi. İzmir EMOT Hastanesi’nden Doç. Dr. İbrahim Kaplan, Avrupalı meslektaşlarına parmak kopmalarıyla ilgili sunum yaptı. 25 yılda yapılan 2 bine yakın ‘replantasyon’da (kopan parmağı yerine dikme) başarı oranının yüzde 90’lara yakın olduğunu vurgulayan Prof. Kaplan, bu sonuçların Avrupa için çok önemli değerler olduğuna dikkat çekti.
----------------
Solaryum sigara gibi
Dermotolog Dr. Cengiz Bıçakcı, solaryumun sigara gibi olduğunu iddia etti. Derinin, vücudun direnç sistemine yüzde 25-30 oranında katkı sağlayan bir organ olduğunu kaydeden Bıçakcı, “Bunu, içinde barındırdığı hücreler ve bazı özel salgı maddeleri ile yapar. Derinin bu özelliği SALT olarak anılmakta ve özellikle UV ışınları ile engellenmekte, bloke edilmektedir. Eskiden güneşlenmek ve solaryuma girmekle yalnızca deriye ait yaşlanma, kırışma, lekelenme, kansere aday lezyonların gelişimi ve elbette deri kanserlerindeki artıştan söz edilirdi. Oysa artık biliniyor ki bir bütün olarak vücudun direnç sistemine önemli katkılar sağlayan derinin bu işlevi engellenirse iç organlara ait savunma sistemi de aksayacak ve bu organlardaki kanserlerde de, enfeksiyonlarda da artışlar beklenecektir. Artık herkesin güneşlenmenin zararlarını iyi bilmesi ve solaryum cihazlarının üzerine de -aynı sigara paketlerinin üzerindeki gibi- ciddi tehlike uyarıları yazılması gerekmektedir” diye konuştu.
-----------------
Diş sağlığı hizmeti
artık evde veriliyor
SAĞLIK Bakanlığı İzmir Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı Menemen Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi, hastaneye gelemeyecek derecede rahatsız olanların diş tedavileri için evlere gidiyor. Diş hekimi Deniz Senem Gürsoy, Asarlık Beldesi’nde yaşayan MS (Multipl Skleroz) hastası Hamide Nalbant’ın yakınlarının çağrısı ile gittiği evde, hastanın çürük dişin çekti, bakımını yaptı. Merkez Yöneticisi Dt. Deniz Ertem, “Oluşturulan Evde Sağlık Birimi’nden faydalanmak isteyen hastalarımız 444 38 33 numaralı telefonu arayarak Evde Diş Sağlığı Hizmeti için yardım isteyebilirler” dedi.
Paylaş