Paylaş
ANNE KARNINDA BAŞLIYOR
Astım, dünyada 300 milyon insanın hastalığı. 2025’te mevcut astımlılara 100 milyon yeni astımlı ilave olacağı tahmin ediliyor. Her 250 ölümden biri astım kaynaklı. Maalesef son yıllarda saman nezlesi, egzema gibi diğer alerjik hastalıklardaki artışa paralel olarak astım görülme sıklığı da artıyor. Annenin gebelik döneminde sigara içmesi, bebeğin akciğer gelişimini olumsuz etkiliyor. Anneleri sigara içen yenidoğanlarda hayatlarının ilk yılında hışırtılı solunum görülme olasılığı, annesi sigara içmeyen yenidoğanlara göre 4 kat yüksek. O halde sağlıklı nesillere sahip olabilmek için öncelikle hamilelikte sigara içimiyle mücadeleye başlamak gerekiyor. Anne adayları sigara içiyorsa, bebekleri ileride astıma yakalanabilir. Gebelikte sigara içen kadınlarda ayrıca düşük doğum ağırlığı da görülebiliyor. Peki, düşük doğum ağırlığı olanlarda astım-KOAH gibi en önemli havayolu hastalıkları açısından nasıl bir risk var? Bu bebeklerin daha yaşamlarına 1-0 mağlup başladığı düşünülebilir. Çünkü düşük doğum ağırlığı ile doğan bebeklerin akciğer fonksiyonları da düşük olacağından, bu bebekler daha sonraki yıllarda havayolu hastalıkları için en ideal adaylar olabiliyor. Astım hastalığının en önemli risk faktörleri çocuklukta ve erişkin yaşamda maruz kalınan allerjenler. Ev tozunda ‘akar’ adı verilen gözle görülmeyen eklem bacaklı canlılar bulunuyor ve en sık karşılaşılan alerjenlerden biri. Evde kedi ya da köpek beslenmesi kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Çocukların psikolojik gelişimi için de yararlı olmasına rağmen alerjik bünyelerde astıma neden olabilmekte ya da tetikleyebilmektedir. Özellikle kedi alerjisi ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ne yazık ki bu sevimli dostlarımız alerjik bünyelerde hastalığı tetikleyici ya da ağırlaştırıcı bir faktör de olabiliyor. Çocuğunuz alerjikse, gece sarılıp uyuduğu tüylü oyuncaklar da suçlu olabilir. Ayrıca rutubet, küf ve hamamböceğinin yoğun olduğu evlerde astım gelişim riski yüksek. Doğumdan itibaren astım riski yüksek olan çocuklarda, ev içi alınacak önlemlerin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isterim. Erken dönemde çevresel risk faktörleri ne kadar azaltılırsa, hastalık da o kadar az görülüyor. Ev içi ortamla ilgili bir başka konu da ‘hijyen hipotezi’dir. Fazla temiz ve hijyenik ortamlarda geçirilen çocukluk dönemi, deyim yerindeyse ‘steril’ yetiştirilen çocuklarda astımın daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bırakın çocuğunuz yerlerde emeklesin, bağışıklığı artsın. Onu cam bir fanusta tertemiz yetiştirmeniz, aslında doğru bir yaklaşım değil. Astımın, sosyoekonomik düzeyi iyi olan kuzey ülkelerinde daha sık görülmesi, hijyen durumu daha düşük ülkelerde daha az görülmesi de bu teoriyle açıklanabiliyor.
ÇAĞIMIZIN SORUNU OBEZİTE
Obezite, artık astımın da önemli bir nedeni. Obezite tek başına astım riski ve prognozunda etkili bir faktör. Astım, vücut kitle indeksi >30 kg/m2 olanlarda daha sıklıkla gözleniyor ve daha güç kontrol ediliyor. Obez astımlılar, normal kilolu astımlılarla karşılaştırıldıklarında daha düşük solunum fonksiyonlarına ve daha fazla ek hastalıklara sahip. Obez astımlı çocuklar normal kilolu çocuklarla karşılaştırıldıklarında daha yoğun astım şikayetleri olduğu iyi biliniyor. Obezitenin genetik, hormonal ve akciğer mekaniği üzerinden solunum fonksiyonlarını olumsuz etkilediği düşünülüyor. Çocukluktan itibaren kilo kontrolü sadece kalp-damar sağlığı için değil, astım ve uyku-apne sendromu gelişimi için de çok önemli. Çocuklarda fiziksel aktiviteyi artırmak, spor yapmalarını sağlamak hayat kurtarıcı bir yaklaşım. Obeziteyle de ilgili olarak, bebeklikten itibaren beslenme şekli, yaşam şeklimizi belirler diyebiliriz. Uzun lafın kısası: Ne yersek oyuz...
KOAH, İLERLEYİCİ BİR HASTALIK
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), zararlı toz, gaz ve parçaçıklara karşı havayolları ve akciğerlerin müzmin mikrobik olmayan iltihap ile ilişkili ve ilerleyici, havayollarında daralma ile seyirli bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yılda yaklaşık 3 milyon ölüme neden oluyor. Günümüzde, tüm dünyada üçüncü ölüm nedeni. Önümüzdeki yıllarda daha üst sıralarda yer alması bekleniyor. Ülkemizde 40 yaş üstü yetişkinlerde KOAH görülme sıklığı yüzde 19.1. Bu oran erkeklerde yüzde 28.5, kadınlarda yüzde 10.3. Sigara içen bireylerin yüzde 50’sinden azında KOAH gelişiyor. Bu durum da sigara dışında da bazı faktörlerin hastalık gelişimini etkilediğini düşündürtüyor. KOAH gelişiminde, anne karnından itibaren etkili olan birçok çevresel faktör bulunuyor. Bunların önlenmesi, erişkin dönemde hastalık gelişimini azaltabiliyor. Çocukluk döneminde alınacak önlemler arasında annenin sigara içimi ve dolayısıyla erken ve düşük doğum ağırlığının önlenmesi, çocuklarda viral enfeksiyonların azaltılabilmesi, enfeksiyonların önlenmesi için grip ve zatüre aşılarının özellikle riskli gruplarda yapılması, çocukluk çağı astımının önlenmesine yönelik stratejilerin geliştirilmesi, genç erişkin dönemden itibaren sigara ve tütün ürünlerinin kullanılmaması önem taşıyor.
FOTO (alev)
Paylaş