Aziz Yıldırım ile Mustafa Denizli'nin tribünlere bakarak elele tutuşup, yumruk salladıkları fotoğrafa bakıyorum.
Hemen aklıma Yıldırım'ın ‘‘Ben kulübün başında olduğum sürece, Denizli'yi kimse görevden alamaz’’ sözü geliyor. Ardından da Amerikan filmlerinin düğün sahnelerindeki ‘‘İyi ve kötü günde...’’ repliklerini hatırlıyorum. Ve Fenerbahçelilerin dillerinden düşürmediği ‘‘Hep destek, tam destek’’ sloganını. Yıldırım'ın Trabzon yenilgisinin ardından TV'de ‘‘Sezon sonuna kadar Denizli takımın başındadır’’ diyerek Selim Soydan'ın bir duyumuna gösterdiği çıkışı...
Ama ne destek... Ne iyi günde ne kötü günde dayanışması... 29 resmi maçta 12 maç kaybeden bir adama ancak bu kadar destek olunur diyorsanız... Peki, bir tek kaptan Hami'si yokken, aldığı yenilgilerle kroke durumuna düşen Trabzon örneği hatırlayın. Sonra da geçen sezon takımı şampiyon yapan kadrosundaki 8 asından çeşitli nedenlerle yoksun kalan Fenerbahçe'yi masaya yatırın... Denizli'yi kimse dinlemedi.
ALTERNATİF NEREDE?
Yıldırım ve yönetiminin Löw, Rıdvan, Zeman, Turhan dörtlemesinin ardından Denizli'nin de takımın başına gelmesiyle teknik adama bakış, kıyım anlaşıyışının değiştiği düşüncesine kapılmıştım. Ancak, öyle tahmin ediyorum ki, benim gibi bir çok Fenerbahçeli şimdi bu konuda aynı hayal kırıklığını yaşıyor. Fenerbahçe Yönetimi, kendini istese de aşamıyor. G.Saray'ın kendinden 1 hafta önce Lucescu krizindeki manevrasından da ders alamıyor.
Denizli, 22 yöneticinin 22'sinin de aleyhinde oyuyla F.Bahçe'den oldu. Zaten, Denizli geldiğinden beri yönetimde ona karşı olan bir grup vardı. Anlayamadığım, o grubun Denizli'ye alternatifi hazırlayamamış olması. Denizli ile dünya kulübü olamayacağını düşünen bir yönetim var ve buna gerekçe olarak Şampiyonlar Ligi'nde sıfır çekmeyi görüyorsa, o alternatifi Barcelona maçı sonrası bulmalıydı.
Sakın kimse Denizli varken, başka antrenör aramak takımı etkilerdi demesin. Bu iş duyulmadan da yapılabilirdi. Fatih Akyel'in transferini kimseye hissettirmeden bitiren Yıldırım değil mi?
EN FAZLA İKİNCİLİK
Yönetim, Denizli'yi gönderirken iki tarafı da yaraladı. Biri Denizli ismi, diğeri Fenerbahçe takımı. Bugün de teknik adam arayışı içinde kıvranıp duruyor.
Denizli kalsa durum bundan kötü mü, yoksa iyi mi olurdu. Bu somut olarak yanıtlanamayacak bir soru. Ancak görünen bir gerçek var; şimdi takımın başına gelecek adam, hem futbolcuları hem de F.Bahçe yapısını bilmeyen bir insan olacak. Bu teknik adam sezon sonunda şampiyonluğu yakalayamazsa, mazereti ‘‘Takıma yabancıydım veya takıma yabancıydı.’’ mı olacak. Acaba şampiyon olunamazsa onun da ömrü sezon sonunda mı bitecek? Bunları düşünüp, geçen sezon başında da yerden yere vurulan Denizli'nin Fenerbahçesini düşününce, bu değişiklik olmasa takımın ligde bir şampiyonluk şansı olabileceği fikri doğuyor.
Bir gerçek daha var ki, Fenerbahçe'nin bugüne kadar ligde bir kaç teknik adam değiştirdiği hiçbir dönemde ikincilikten öteye geçemediği. Yani, yıllardır lig içinde teknik adam kıyımı yapan F.Bahçe'ye taze kan beklenen etkiyi göstermemiş. Dileğimiz bu kez bu kötü yazgının değişmesi.
Şimdi aşağıdaki tabloya bakıp, sezon sonu beklenmeden yapılan bu zamansız değişikliği bir kez daha düşünün.