Paylaş
Elbette kısırlığa neden olan birçok faktör bulunuyor. Ancak yapılan son çalışmalar gösteriyor ki ağır metallere maruz kalan çiftlerde gebelik çok daha zor oluşuyor. Özellikle sebebi bilinmeyen infertilite yaşayan çiftlerde ağır metal toksisitesinin de düşünülmesi oldukça önemli. ‘Hiçbir sağlık sorununuz olmadığı halde çocuk sahibi olamıyor musunuz’ ya da ‘Erken menopoza mı girdiniz?’ Elbette ki, bu iki soruna neden olabilecek oldukça fazla faktör bulunuyor. Ancak ben bugün göz ardı edilmemesi gereken ve üreme sağlığını olumsuz etkileyen ağır metal toksisitesinden bahsetmek istiyorum. Çünkü yapılan birçok bilimsel çalışma bizlere gösterdi ki gerek beslenme gerekse çevresel faktörler nedeniyle ağır metallere maruz kalan çiftlerde gebelik daha zor oluşuyor. Elbette ki, birçok insanın kanında küçük miktarlarda ağır metaller bulunuyor. Ancak bazılarımız, yaşadıkları çevre, yaptıkları iş ve sağlıksız beslenme nedeniyle daha sık ve yüksek dozlarda bu metallere maruz kalabiliyor. Bu nedenle hangi ağır metallere temas ettiğinizi ve bu toksik metallerin üreme sağlığınıza nasıl zarar verdiğini bilmeniz oldukça önemli. Ben özellikle çocuk sahibi olamayan hastaların öncelikle tedavilere buradan başlamalarını öneriyorum. Çünkü her ne kadar günümüzde ağır metallerden korunmak zor olsa da belirli tedavi yöntemleriyle vücudunuzda bulunan toksik yükü azaltmanız mümkün.
AĞIR METALLERİ NEREDEN ALIYORUZ?
‘Ağır metaller ve toksinler, nasıl oluyor da yumurta ve sperm sayısını etkiliyor ya da erken menopoza neden oluyor’ diye kafanızda soru işaretleri oluşmuş olabilir. Eminim, sizler de son yıllarda çocuk sahibi olamayan hasta sayısında ciddi bir artış gözlendiğini duymuşsunuzdur. Eskiden çocuk sahibi olamayan çiftlerin oranı yüzde 15 civarında iken şimdilerde bu oran yüzde 20’lere yükseldi. Bu da her evli yedi çiftten birinin çocuğu olmadığı anlamına geliyor. Geçmişle bugünü kıyasladığımız zaman en büyük değişkenlerin beslenme ve teknoloji olduğunu görüyoruz. Çok fazla teknolojik altyapıya maruz kalıyoruz. Bu teknolojik altyapının manyetik alan etkisi ise sıkıntı yaratabiliyor. Bunun dışında içme suları, diş dolguları, çalışma ortamı, mutfağımızdaki gereçler, kozmetik ürünler, tarım ve böcek ilaçları, temizlik maddeleri ile çevresel koşullar vasıtasıyla da ağır metallere ve toksinlere maruz kalabiliyoruz. Bu nedenle özellikle kullandığımız tüm malzemelerin içeriğine bakmanız ve ağır metal varlığı olan ürünleri kesinlikle kullanmamanız, almanız gereken en önemli tedbirlerden biri. Peki, hangi ağır metaller üreme sağlığını etkiliyor? Şimdi sayacağım metalleri sıkça duyduğunuzdan eminim ama üreme sağlığınıza nasıl zararlar verdiğini okuduğunuzda çok şaşıracaksınız.
ÜREME SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLEYEN AĞIR METALLER
Arsenik: Normalde kanımızda arsenik bulunuyor. Ancak birçok yerden arseniğe maruz kaldığımız için sağlığımız açısından tehlike oluşturabiliyor. Özellikle arsenik miktarı 5.8 pikogramın üzerine çıktığında erkeklerde sperm sayısı olumsuz etkilenmeye başlıyor. 2012 yılında yapılan bir çalışmada, arsenik nedeniyle erkeklerde sperm sayısının çok ciddi şekilde azaldığı gösterildi. Arsenik, gerçekten de erkek kısırlığında ciddi bir faktör olarak karşımıza çıkıyor diyebiliriz.
Bor: Özellikle kadınlarda adet bozukluğuna yol açan bor, erkeklerde ise sperm sayısını çok ciddi şekilde azaltıyor. Yapılan bilimsel çalışmalarla da bu durum gözler önüne serildi. Tüp bebek ile uğraşan bir hekim olarak geçmişte belirli bölgelerden gelen erkeklerde çok fazla sperm problemi yaşanması ile bazı köylerden gelen kadınlarda erken menopoz olaylarının sık görülmesi dikkatimizi çekiyordu. Geçmişte buna bir anlam veremiyorduk. Ancak şimdi biliyoruz ki bu durum tamamıyla toprakta bulunan ağır metallerle alakalı. Bor da ülkemizde çok fazla bulunuyor ve bordan zengin olan bir toprakta yaşıyorsanız, üreme sisteminizin de etkilendiğini bilmeniz gerekiyor.
Cıva: Gerçekten çok toksik bir ağır metal olan cıva, özellikle kısırlığa neden olabilmesi anlamında öne çıkıyor. Bir dönem içme suyumuzda bile cıva vardı. Çünkü su borularından cıva sızıntı yapıyordu. Amalgam dolgularda da cıva kullanılıyordu. Deniz ürünleri tükettiğiniz zaman da cıvaya maruz kalabiliyorsunuz. Özellikle kılıç balığı, ton balığı, turna balığı, tirsi, levrek ve Atlantik som balığı gibi bazı büyük balıklar, bol miktarda cıva içeriyor. Bu nedenle yediğiniz deniz ürünlerine oldukça dikkat etmelisiniz.
Kadmiyum: Bu ağır metal maalesef ki dondurulmuş gıdalarda çok fazla kullanılıyor. Mesleki olarak da çok fazla maruz kalınabiliyor. Özellikle boya veya metal sanayisinde çalışıyorsanız o zaman oldukça dikkatli olmalısınız. Çünkü bu ağır metal, erkeklerde sperm sayısını ve hareketliliği azalttığı gibi kadının üreme hormonlarının seviyelerini olumsuz etkiliyor. Ayrıca kadınlarda yumurta sayısının azalmasına da neden olabiliyor.
Krom: Özellikle sperm sayısını ve yumurta sayısını çok ciddi şekilde azaltan kromu, mutfak gereçlerinden çok fazla alıyoruz.
Kurşun: Mesela dondurulmuş gıdaların raf ömrünün daha uzun olmasını sağlamak için kurşun kullanılabiliyor. Bu ağır metal, özellikle spermin sayısını, hareketliliğini ve morfolojisini olumsuz etkiliyor. Hormonal dengeyi bozuyor. Kadının kurşuna maruziyetinde ise spontan düşükler meydana geliyor. Erkeğin kanında ne kadar çok kurşun varsa eşinin gebe kalma süresi de bir o kadar uzayabiliyor.
AĞIR METALLER VÜCUTTAN NASIL ATILIR?
Ağır metallerden korunabilmek, günümüzde oldukça zor olsa da detoks ve şelasyon tedavileriyle vücuttaki toksik yükü azaltmak mümkün. Doktor kontrolünde gerçekleştirilen detoks tedavileri, ağır metalin gerçekten de dışarıya atılmasında oldukça etkili olabiliyor. Bu tedaviler sonrasında sperm ve yumurta kalitesinde de olumlu değişimler gözlenebiliyor. Bu nedenle özellikle sebebi belli olmayan kısırlık nedeniyle sorun yaşayan çiftlerin tedavilerine buradan başlamaları fayda sağlayacaktır.
Paylaş