Bravo Ecevit

Güncelleme Tarihi:

Bravo Ecevit
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 03, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Ne zaman sıcağı sıcağına bir şey yazmak istesem, izin günüme denk gelir. Bu kez de öyle oldu.

Çarşamba izin günümdü. Aksi gibi çarşamba günkü gazetede, Ertuğrul Özkök'ün yazısını okumuştum.

Ertuğrul, Ankara Merkez Orduevi'nde, aralarında Çevik Bir'in de olduğu bir grup üst rütbeli subayla yemek yediğini yazıyordu. Yemekte ilginç konuşmalar olmuştu.

Çevik Bir: ‘‘İrtica hâlâ bir numaralı tehlike, Fazilet hâlâ birinci parti’’ demişti. Bir başka üst rütbeli subay da, Yunanistan'ın savaş istediğini vurgulamış, bir savaş vukuunda ‘‘Yunanlılar'a fena dayak atacağımızı’’ söylemiş ve şöyle eklemişti:

‘‘Yunanistan küçük bir toprak kaybına bile razı. Savaş çıkarsa bizi mütecaviz ilan ederek, Avrupa kapılarını tamamen kapatmak istiyorlar.’’

Ya aynı ya da bir başka subay da şöyle demişti:

‘‘Tarihte iki tarafın bu kadar silahlandıktan sonra savaşmadıkları görülmemiştir.’’

Gözlerime inanamadım. ‘‘Ne günlere kaldık’’ diye mırıldandım.

* * *

Bütün bunları okuduktan sonra bilgisayarın başına koşup düşüncelerimi yazmayı istedim. Ama çarşamba gününe takıldım. Çaresiz perşembeye kaldım.

Perşembe sabahı gazetede Ecevit'in Çevik Bir'e yanıtı vardı. Dikkatle okudum. ‘‘Bravo Ecevit’’ dedim.

Gerçi Ecevit, yazıdaki Yunanistan'la savaş meselesi konusunda bir şey söylememişti ama; bu konu adı açıklanmayan bir subaya atfedildiği için yanıt vermemesi doğaldı. Belki de bu sözleri cevaba değer bile bulmamıştı. Ecevit şöyle diyordu:

‘‘Laiklik, devletimizin temelidir. Laikliği özenle korumak, devletimizi korumanın, demokrasimizi güçlendirmenin, çağdaş uygarlığa uyum sağlamanın başta gelen koşuludur. Ancak laiklik, her gece irtica korkusuyla yatıp, irtica kâbusuyla kalkarak korunamaz. Laiklik, her dindarı potansiyel mürteci gibi görerek, o yüzden halkın din duygusunu inciterek hiç korunamaz. Tam tersine böyle bir yaklaşım, laiklik karşıtlarının saflarını sıklaştırır.’’

Bu sözlerin altına imzamı atardım.

* * *

Ecevit sözlerini şöyle bitiriyordu:

‘‘Eğer RP kapatıldıktan ve kimi önde gelenlerine siyaset yasağı konulduktan sonra bile irtica tehlikesi bazı çevrelerin iddia ettiği gibi gerçekten büyüyorsa, irticayı önlemek ve devleti korumak amacıyla uygulanan yöntemlerde ve kullanılan üslupta ciddi yanlışlıklar var demektir. Bu yanlışlıkların başında da, irtica tehlikesini kâbusa dönüştürüp, 'irtica demokrasi ile önlenemez' düşüncesine yol açmak gelir. İrtica, demokrasiyi kısarak değil güçlendirerek önlenir. İrtica, aydınlık düşünceli dindarları küstürüp irtica saflarına itelemekten kaçınmakla önlenir. İrtica, yoksulluğa, yolsuzluğa ve adaletsizliğe karşı kararlı mücadele ile önlenir.’’

Bu sözlerin altına daha da kararlı şekilde imzamı atardım.

Ve sonra Ecevit'e şunu sorardım:

‘‘Hâlâ ne işiniz var orada?’’













Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!