Yıldız Sarayı toplantısı

Medyaya servis edilen foto’yu gördük.
İnceledik.

***

O foto sadece bi foto değil.
Tarihi bi belge.

***

O foto...
Tek el’den yönetilen yeni ülke’nin yeni futbolu’nu şahane özet’liyor.

***

Ve...
Roman yazsan anlatamayacağını ‘o foto’ şipşak anlatıyor.

***

Uzuuuun kocaman bi masa.
Masanın başında Cumhurbaşkanı.
Federasyon başkanı da o.
Kulüpler Birliği başkanı da o.

***

Masanın etrafında da bu şu o...
Kim kimler oldukları önemli mi?
No.

***

Futbolda başkanlık sistemine çoktaan geçmişiz de haberimiz yok.

***

Hans mantığı düz mantıktır.
Ve Hans der ki;
Saray’ın siyasetin futbol soktuğu yönetici modelini baş tacı yaparsan o da zırt pırt futbolu saray’a, siyasetin yanına sokar.
Kendisini futbola sokanları zırt pırt baş tacı yapar.

***

Bu trend Gs başkan yardımcısının işgüzarlığı sayesinde Galatasaray futbol takımının durup duruken siyasi bi şova alet edilmesiyle başladı.
Şimdi de devam ediyor.

***

Her kulübün saray’dan bi isteği bi beklentisi var.
Futbolcusunu sponsorunun davetine bile göndermemek için onlarca bahane yaratan, zorluk çıkartan kulüpler, kaptanlarının buram buram siyaset kokan bu toplantıya gitmesine gıkını bile çıkar-A-madı.

***

Hikayenin özü bu.
Gerisi hikaye.

***

O toplantıda 1 no haklı olarak futbolculara demiş ki;
“Sonuçta bir maç oynuyorsunuz, biri kazanacak biri kaybedecek, ne olursa olsun maç sonunda birbirinize sarılın, taraftar tepkisine takılmayın, taraftara örnek olun, saha içindeki rekabet tamam ancak saha dışındaki dostluğunuzu herkese gösterin, saha içindeki kontrolsüz bir söz, eylem dışarda öfke patlamasına sebep oluyor, rakiplerinizi kucaklayın, forma değiştirin sevgi saygı dostluk mesajları verin.”
Ve filan ve falan..

**

Herkes bişey yazdı.
Biz de 1-2 şey yazalım.
Bulunsun.

***

1 no haklı.
Çok haklı.
Ama...

***

1- Dediklerinin 10 da 1‘ini kendi uygulasa böyle bi toplantıya gerek kalmazdı.
2- O masada bulunan 3 kişinin şahitiğinde evlenen, onlara nazı geçen, onların manevi evladı gibi olan Emre, çıkıp o toplantıda şunları diyebilseydi tarihe geçerdi;

***

“Sayın cumhurbaşkanım, beni iyi tanırsınız, bilirsiniz sizi çok severim sayarım, sözünüzü dikkate alırım, dinlerim.
Ama ülke kritik günler yaşıyor ve sizden bütün kaptanlar adına bişey rica ediyorum; sonuçta bir seçim bu, biri kazanacak biri kaybedecek, ne olursa olsun seçim sonunda rakiplerinize sarılın, size oy verenlerin tepkisine takılmayın, millete örnek olun, mitinglerdeki kontrolsüz bir söz, eylem sokaklarda öfke patlamasına sebep oluyor seçim sürecince meydanlarda mitinglerde olan rekabet tamam ancak sokakta mahallede normal hayatınızda rakiplerinizle olan dostluğunuzu herkese gösterin sevgi saygı dostluk mesajları verin, onları kucaklayın lütfen.
Sizin söylediklerinizi yerine getireceğimize biz söz veriyoruz.
Ama ilk adımı siz atın sayın cumhurbaşkanım.
Bu bizim işimizi de çok kolaylaştıracak.”

***

Filan falan...

***

1- Yanındaki büyüklerinin bile kıpırdamadan, nerdeyse nefes almadan oturduğu o masada bunları söylemek kolay değil biliyorum ve fakat 1 no’ya yakınlığı yüzünden bu konuşmayı orada yapabilecek tek kişi oydu ve yapsa ülkeye de giderayak bi kıyağı olurdu, futbol sahnesinde işi bittiğinde siyaset sahnesindeki yeri de şimdiden hazır olurdu.
2- O toplantının da bi anlamı olurdu.

***

Cumhurbaşkanının kaptanlara söyledikleri herkesin söyleyebileceği şeylerdi, açıkçası dağ fare doğurdu, illa birilerine bişeyler söylemek istiyorsa futbolu emanet ettiklerine 1-2 laf etseydi keşke, toplantı hem bi işe yarar hem de bi milat olurdu.

***

O toplantı’da...
1 no’nun hemen yanında oturanlara söylemesi gereken tek şey vardı.
Şu.;
“Ya arkadaşlar, futbolu bize ver dediniz verdim, ne hale getirdiniz, bütün sponsorlarkaçırdınız, 5 kuruşunuz yok, borcunuz çok, seyirci yok, milli takım ortada yok, milli maçlara bile gelen giden yok, parayı biz vermesek lig yok yayın yok, bu işler size 3-5 gömlek büyük geldi, neresinden dönersek kardır, sizleri görevden almadan hemen bu gece kendi isteğinizle istifa edin evlerinize dönün ve futbolun önünü açın.
Ve artık bu işlere hiç bulaşmayın.”

***

Ve vesaire...

***

1 no da tarihi bi fırsatı kaçırdı.

***

Kısa keselim.
Son 1 şey...
1- Toplantıda Rıdvan’ı, Acun’u göremedim.
Doğrusu merak ettim.
Başlarına bişey gelmiş olmasın.
Arayıp soran varsa.
Bana da bi alo desin.
2- Top medyası hâlâ zemini balçık çamur bi saha gördü mü ‘patates tarlası gibi’ demeye devam ediyor.

***

Dolar 3 olur mu, kutu’da 4.5 milyon olur mu filan derken...
Patates de benzini solladı.
5 TL oldu.

***

Türkçesi...
Potato two dolar oldu.
Patates tarlası da çim sahadan pahalı oldu.

***

Futbolla ilgi alakanız yok bari patates’le olsun.

***

Yeni patates’imiz vatana millete hayırlı olsun.

***

Nokta.