Paylaş
Binlerce kilometreyi aşıp gitse de;
O rengarenk kelebekler iz bıraka bıraka hep peşinden koşuşturur.
Kızımız farketmez bile.
Ne ona hava katan kelebekleri ne de peşinden ısrarla geldiklerini. Doğayla uyumludur. Kendisiyle barışıktır.
Bir Ada olmadığı halde
4 yanı denizlerle çevrilidir.
Ya da bir ada olduğu halde
4 bir yanı kara.
Delinin tekidir. Ve tabii akıllının en önde gideni.
İzmir il sınırlarının dışına adımını attığı an, onun İzmirli olduğunu duyanların kaşı gözü oynar: Yanaşıp sorarlar. “Kııııız sen İzmirli miymişsin ay ay ay, oy oy oy?” diye.
Havasına, kızına güvenme derler bir de. Kendi iklimlerine güvenmediklerinde.
Artık kim İzmirli kızlara ne sıfatlar yüklediyse? Bu sıfatlar her kimde neye denk geldiyse?
Kızımız güler de geçer. Geçer de güler. Yanağının sol ya da sağ gamzesini yıldızlara sektire sektire.
Hiç olmadık hiç beklemediğin yerde aniden “seni seviyom” der. Der bak.
Ya da öyle bir an gelmiştir ki susar. Seni ve 7 sülaleni sonsuza yollar.
İçinden geldiği gibidir, gördüğün gibi.
Issız bir kalabaktır. Kalabalık bir tenha.
Annesi balkanlardan ya da Nazilli'den gelmiştir. Babası belki Urfa belki Trabzon'dan. Anneannesi musevi, dedesi levanten olabilir.
Ailesi ve saçının her teli rengarenktir, soyağacı bütün meyveleri içerir.
Dışı seni yakar. İçi dünyayı kucaklar.
Kafayı taktı mı yapar.
Çıkar şarkı söyler. Seni peşinden sürükler.
Romanlar yazar. Seni kalbinden mühürler.
Podyumlarda bir salınır, yeri göğü oynatır.
İlim irfan peşinde koşar. Ve emin ol, en lezzetli zeytinyağlı fasulyeyi de o yapar.
Dikkatlice bak sağına, soluna, önüne, arkana.
Mutlaka yanıbaşında bir tane çıkar.
Ya aynada.
Ya annen ya da kardeşin kılığında.
Sevgilin de olabilir. Karşı kapı komşun ya da sırdaşın da.
Ergun Abi
Daha ziyaret edip, çayını içecektim. Bak şu sıralar döndüm yine İzmir'e diyecektim. Tek tek hesap verecektim. Handan ne yaptı? Batuğ nereye taşındı? Oğlum kaç yaşına geldi? Hepsini bir bir söyleyecektim. Henüz öğrenciyken gazeteciliğe başladığımızda hepimize baba gibi davrandın. Titreye titreye gittiğim ilk haberlerimde kapı gibi yanımda durdun. Yaser Arafat röportajı için birlikte Tunus'a gittiğimizde bir kere bile "Hey çoluk çocuk, fos mu çıkacak bu röportaj? Yoksa yapamayacak mısın?" demedin.
Benimle Tunus'ta 9 gün sabırla bekledin. Senden gelen genç nesillere, ne saygı ne de sevgide zerre kusur etmedin. Kendini hepimize çok sevdirdin.
Işıklar içinde uyu.
Paylaş