KURAKLIĞI yenmek için "yağmur bombası" atılması fikri AKP’lilerindi.
Oysa yağmur duası da olabilirdi.
Şimdi tartışma şu: Yağmur duası mı, yağmur bombası mı?..
Yağmur duasında, önde imam olmak üzere tarla kenarına gidiliyor. Parmaklar yağmur misali aşağı gelecek şekilde sallandırılarak dua okunuyor.
Burada önemli olan doğru duanın okunmasıdır.
Yağmur bombasında ise imam yerine bir pilot, cemaat yerine de bir helikopter gerekiyor.
Bir de bir depo kimyasal çözücü.
Burada da doğru teknoloji önemlidir, yoksa tarlayı sel götürüyor.
Hoş bu yağmur duası için de geçerli:
Duadan sonra tarlayı sel götürünce, imama koşan köylüler sordular:
"Ne yaptın Hoca efendi..."
Hoca yanıtladı:
"Demek ki duanın dozu fazla kaçtı..."
*
Aslında bilim ile inancın karşılaştığı nokta değildir burası.
Çünkü inançlı insanlar; bilimin, Allah’ın verdiği aklın ürünü olduğunu bilirler, bilime inanıp saygı duyarlar.
Bu sadece bilim ile hurafenin karşılaştığı yerdir:
Hangisi daha iyi:
Yağmur bombası mı?..
Yağmur duası mı?..
*
Ya da şöyle yapacaksınız:
Bir yağmur bombası patlatacaksınız, bir yağmur duası... Bir yağmur bombası, bir yağmur duası.
Bulutların kaçacak yeri kalmasın... Şaşırıp kalsın bulut ve yanındakine sorsun:
"Kim bunlar, aşağıdan bir yağmur duası geliyor, bir yağmur bombası?.."
Öbürü yanıtlasın:
"Kesin Türklerdir..."
*
Çünkü; tam 72 gölü kurutup tarlaya çevirdikten, tüm nehirlere pislik borularını bağladıktan, sulak alanlara ve kuş cennetlerine kooperatif evleri yaptıktan, orman alanlarının satılması için Anayasa’ya madde koyduktan sonra "kuraklıktan" yakınan da Türklerdir...
Şu sırada biraz yağış alsa da, kurudu Türkiye...
Bundan böyle de yapılacak tek şey kalıyor:
Patlatacaksın; bir yağmur bombası, bir yağmur duası...bir yağmur bombası, bir yağmur duası...