Vefa!..

İnsan kendini denize atarken ayaklarını niye havaya kaldırır bilemem.

Zaten fotoğraftaki, kendini bir yere atıyor da değil.

Aslında orada deniz de yok.

Ciddi sayfaların ortasında bu tür haberlere alıştığımız için demek, ortadaki ‘‘Deniz sezonunu açtı’’ haberine baktım.

Adalet Bakanı ne Hikmet'se Sami Türk.

Plili, şalvarımsı mayo.

Antalya'da ‘‘deniz sezonunu açtığını’’ bildiriyor bizim medya.

*

Hukuk sezonunu nasıl olsa kapattı.

Af Yasası'nın son ‘‘genişlemesi’’ ile içerde kalanlar da peş peşe salındılar.

Türkiye'yi dolandırıp ABD'ye kaçanların tümü kurtuldu.

Fas'ta ikamet eden tarihi eser kaçakçılığı sanığı Ayşegül Tecimer de, okyanus kıyısındaki villasında bekleyen rüşvetin sembol ismi Engin Civan da...

Rahşan Ecevit'in büyük siyasi dehasının ürünü, Adalet Bakanı ne Hikmet'se'nin başarısı, Af Kanunu böylece dört dörtlük yerine oturdu sayılır.

*

Ve Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca.

Abdi İpekçi; barış-sevgi ve dostluğun simgesi olduğu için öldürülmüş bir büyük Türk gazetecisi.

Ne yazık ki katilini, arkadaşı (!) Gazeteci Ecevit affetti.

Medyayı yöneten çırakları ise bu af rezaletine ‘‘kendini denize atan manken’’ler kadar yer vermediler.

Benim buna canım sıkılır.

Bizler elbette itilip kakılmaya, genç genç arkadaşlarımızı gömmeye, cezaevi ziyaretlerine, ustalarımızın kurşunlanmış, bombalanmış bedenlerinin arkasından ağlamaya alışkınız.

Ama İpekçi'nin katilinin; önce elini kolunu sallayarak cezaevinden kaçırılmasının, yıllar sonra da affedilmesinin bir başka boyutu ve anlamı olmalı.

Bir pis bataklığın ifadesi değilse ne?..

Pekiii...

Meslektaşları, çırakları, arkadaşları, uğruna öldüğü mesleğin şefleri, niçin sessiz ve tepkisizler?..

Niçin ‘‘Kendini denize attı’’ haberleri kadar yeri yok?..

Hukuk-adalet hadi bitti diyelim...

Ya vefa?..