"Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz terörün sağı-solu, ilerisi-gerisi olmaz.Yani şimdi o terör, bu terör, şu terör diye bir şey yok. Biz kararlılıkla geldiğimiz nokta itibarıyla terörün neresindeyiz?.."
Bakanlar bir ağızdan:
"Üzerinde..."
"Evet... Diyor ki -İhyaneke bilkum el mıtıl takip... El yekünen vellezine ül fitne... El külliyen tazyik-in tahrip- diyor... Yani terörü takip ediniz buyuruyor..."
Bakanlar "doğru" anlamında başlarını üçer kez salladılar.
Kültür Bakanı Ertuğrul Bey, yanında oturan Adalet Bakanı’nın kulağına eğilerek "Ben de bir dua biliyorum..." dedi.
***
İkinci konuşmayı İçişleri Bakanı alarak Uhud Savaşı’nı anlattı.
"Bir beyaz kuş geldi... Dedi ki ey Caferi..." dediğinde tüm kabine ağlıyordu.
İçişleri Bakanı daha yüksek sesle adeta bağırarak:
"Dedi ki ey sellam... Bilal-i Habeşi olmuştur şehit..."
O an Aileden Sorumlu Bayan Bakan, yanında oturan Maliye Bakanı’nın kulağına eğilerek ve gözlerini silerek:
"PKK onu da mı vurdu?.."
"Kimi?.."
"Bilal-i Habeşi’yi... Bu kadar da olmaz yani... Askerin o yana sorti yapması lazım..."
Maliye Bakanı:
"Ama o eskiden olmuş..."
Bayan Bakan:
"Olsun... Ben yeni duydum..."
***
Daha sonra "Tedbirlerimiz kısa, orta ve uzun vadeli olacaktır" diyen Dışişleri Bakanı Ali Bey söz alarak "El Külliyatül Hukuk-u Alemin"den mealler okudu. Ve "Ariflerin menkıbeleri buyuruyor ki, bir kimse diğer bir kimsenin canına kastederse, o kimse ahiret gününde ondan alacaklı olur" dedi.
Başbakan sordu:
"Bu hangi vadeli tedbir oluyor?.."
"Uzun..."
***
Sonrasını zaten siz biliyorsunuz, haberlerde verdiler: