Ve Allah suyumuzu kesti...

"NE yapıyorlar bunlar?" dedi yaratan.

Ona kadastro raporlarını götürdüler:

- Tam 72 gölü kurutup kimisini tarla olarak köylülere dağıtmışlardı seçim zamanı... Kimisinin içine kooperatif evleri yaptılar, kimisinin içine havaalanı...

- İçmesuyu havzasındaki korulukları, ağaçları kesip oraya Formula-1 pisti kurdular.

- İstanbul’un su tutan ormanlarından en görkemli ikisinin ortasını açıp sülünleri ve karacaları kovalayıp Koç ile Sabancı üniversitelerine verdiler.

- Kalan ormanlık alanları kum ve kömür ocaklarına tahsis ettiler, ya da binbir türlü hile, rüşvet, ahlaksızlıkla, skandallarını gazetelerden okuduğunuz "bilmem ne kent"lere peşkeş çektiler.

- Marmara’nın en güzel ve yeşil yarımadalarından birisini Ford’a "otomobil fabrikası" olarak hibe ettiler.

- Büyük kentlerdeki tüm su toplama havzalarına gecekondular yapıldı. Sonra her seçim öncesi onlara tapular dağıtıldı.

- Akdeniz’in kıyı şeridindeki ormanları yok ederek, beş yüz yıllık çamları keserek zenginlere "golf sahası" yaptılar, yapıyorlar.

- Tam 120 kilometre kanal döşeyerek, başta Konya olmak üzere çevre kentlerinin sanayi ve kanalizasyon sularını, insanoğlunun yapabileceği en büyük aptallıkla Tuzgölü’ne akıttılar.

- Bu ülkenin bütün nehirleri ve ırmakları, kıyısındaki fabrikaların kullandıkları boya renginde akar.

- DSİ denilen bir devlet kurumu, doğal su rezervi sayılan ne kadar sulak alan varsa kuruttu.

*

Saymakla bitecek gibi değil...

Bu kadar aptallıktan, ahmaklıktan, doğaya ihanetten, görgüsüzlükten, kıyımdan sonra "Su yok" diyorlar.

Ne bilim adamlarını dinlediler, ne "yapmayın-etmeyin" diye çırpınan çevrecilerin uyarılarını...

Türkiye gibi yeryüzünün en zengin su rezervi susuz kaldı.

Çünkü; bu kadar yaygın ve acımasızca ihanete hiçbir yapı dayanamazdı, dayanamadı...

Sonunda kadastro raporlarına baktı, baktı...

Ve Allah suyumuzu kesti.
Yazarın Tüm Yazıları