"Türbanlı laiklik" işte bu enteresan bileşkeler arasından çıkıyor karşımıza.
"Türbanlı laiklik" olur mu demeyin.
Olacak...
Abdullah Gül’ün AB gezisinin en çarpıcı yanıydı bu; orada bir yandan laiklik garantisi verirken, hemen arkasından AB nezdinde türbana kapı açmaya çalışması başka hiçbir anlama gelmez.
Onu izleyen yazarlarımız (Diyelim ki "Avrupa Konseyi Gül’ü kucakladı" diye yazan Mehmet Ali Birand) nedense "kucaklamayı" gördüler de, bunu görüp okurlarına aktarmadılar.
Hani tarafsız olması gereken ve laik Cumhuriyet’i koruyacağına şerefi üzerine yemin etmiş olan Cumhurbaşkanı, oraya örneğini de yanında götürdü zaten:
Türbanlı first leydi...
*
"Siz AB’yi unutun..."
Bu benim geçen haftaki bir yazımın başlığıydı. Bu hafta salı günkü Sabah Gazetesi’nin manşeti ise:
"Laiklik sulanırsa Avrupa’yı unutun..."
Bu ikincisini söyleyen ben değilim; Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Van den Linden...
Nur Batur’a verdiği demeçte, devamla diyor ki "Gül’ü kucaklayan" Meclis’in Başkanı:
"Türkiye Avrupa’nın bir parçası olmak istiyorsa, din ve devlet ayrı olmalı..."
*
Hepimiz biliyoruz ki hem tarafsız Cumhurbaşkanı(!), hem AKP iktidarı, türbanı önce üniversitelerde, sonra tüm devlet kademelerinde serbest bırakmaya kesinkes kararlılar.
Ama "laikliği koruyacaklar"mış.
(.........)
Hadi bakalım...
Tesettürle-türbanla donatılacak bir laiklik bizi AB uygarlığına taşıyacak mı?