Paylaş
Kapitalistler treni sevmezler...
Bunu en iyi özetleyen, nur içinde yatsın Rahmetli Özal olmuştu... ‘‘Tren komünist işidir'' diyerek...
Trene potansiyel ‘‘komünist'' gözüyle bakmak, 1950'lerden sonra neredeyse devlet politikası oluverdi...
Süleyman Bey'i hiç trende gören var mı?..
Hızlı tren, ya da adam gibi bir demiryolu işletmeciliği projelerini bilinçli olarak engellediler...
Psikologlara sormak gerek...
Treni niçin ‘‘solcu'' saydılar?..
Trenin neresi komünist olabilir?..
*
Kamyonlar ise milliyetçi ve sağcı idi...
Sağ liderler, kamyonlara karayolu açtıkça daha da çok ‘‘milliyetçi'' oldular...
Oysa:
Eskişehir fabrikalarında milli sermaye ile üretilen trenlere karşın, egemen yabancı sermaye kamyon ve otomobilini satmak için sağ iktidarlardan bol bol karayolu istiyordu...
Onlar da yapıyorlardı...
Devletin trenlerinde fareler cirit atıp, yolcuların kulağını-burnunu yerken, yabancı sermayenin kamyon ve otomobilleri Anadolu'yu pazar tuttular...
‘‘Komünist tren'' engellendi, sağcı kamyonların önü açıldı...
*
Şimdi milliyetçi karayolları kan gölü, kimse çözüm bulamıyor...
Ne çıkarttıkları trafik yasaları akan kanı durdurabiliyor, ne açılan ‘‘trafik canavarı'' kampanyaları...
Bu büyük ülkenin tüm ulaşımını karayoluna yüklerseniz... Petrol bidonları, patlıcanlar ve insanlar aynı yola çıkarsa, zaten bunun bir çözümü de yok...
Polisi, sürücüyü, otobüsü, yolu suçlamak boşuna...
Bence böyle karayollarında felaket-ölü-yaralı sayısı az bile...
Türkiye Trafik Güvenliği Vakfı, ‘‘Demiryolu istiyorum'' kampanyası başlattı..
Karayollarını biraz boşaltmanın, tek yolu bu...
Artık uyanan olur mu?..
*
Bu arada komünizm çöktü, trenlerin ideolojik tehlikesi de azalmış sayılmaz mı?.. Eski solcular kapitalist olduğuna göre, komünist trenler değişmiş olamaz mı?..
Bunu düşünmeliyiz...
Ve asıl:
Bir ahmaklığın bir gün nasıl kan gölüne dönüştüğünü... Günahsız insanların yaşamına nasıl mal olduğunu unutmadan...
Paylaş