Nasıl ki cezaevinde suçluların arasına düşmüş ve suç işlememiş birisi yadırganır, kınanır, hatta suç işlemediği için kızılırsa, işte öyle...
Bir suçlular koğuşuna dönüşen Türkiye’de suç işlememişlerin siyasette, bürokraside, hatta özel sektörde şansları azdır.
Bir tahmine göre AKP’nin yüksek oy almasının bir nedeni de, seçim öncesi muhalefetin, "Başbakan ormana kaçak ev yaptı" kampanyasıydı. Ki bunu duyan kentlerdeki gecekonducular, "Oh... Başbakan da bizden..." diyerek ona oy verdiler.
Bence suçların önlenememesindeki en büyük zorluk, Türkiye’nin bir suçlular koğuşuna dönmüş olmasıdır.
Başbakan ve bakanları hakkındaki dosyalar "dokunulmazlıkları" nedeniyle işte orada duruyor.
Bir AKP Genel Başkan Yardımcısı, "suçların önlenmesi" ile ilgili konuşuyordu önceki gece televizyonda, ertesi sabah Milliyet’te, onun sahip olduğu şirkete "sahte bitki sağlık sertifikası düzenlemekten suç duyurusu" yapıldığı haberi vardı.
Baykal’ın açıkladığına göre de, örtülü ödeneğin başına getirilen kişi "sahte resmi belge düzenlemekten" iki yıla mahkûm bir kişi...
(Bunlar sadece son iki günün bilançosudur.)
*
Bence Türkiye’nin, içinden çıkamadığı suç bataklığında debelenmesinin nedenidir bu.
Buna "suçun tabana yayılması" da diyebiliriz.
Söyler misiniz; gücü olanların işledikleri suçların suç sayılmadığı bir ülkede, sokaklar nasıl temiz kalabilir?..