Siren sesleri...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Her an uzaklardan siren sesleri geliyor...

Siren sesleri bu beton kentlerin bir tür armonisi...

Gece, gündüz, sabah, akşam kulaklarımı tavşan gibi diktiğimde, beton kentin müziğini yakalıyorum:

Siren sesleri...

Amerikan filmlerinde, çiftlerin motel odalarındaki sevişme sahnelerinde bile duyulan siren sesleri, artık bize yabancı değil...

Siren sesleri biraz kesilecek olsun, demek ki fırlıyorum:

‘‘Nerde bu millet, nerde bu devlet?..’’

*

Siren sesleri size neyi anlatır?...

Bir ambulansın arkasında, başının üstünde serum şişesi sallanan, sancı içindeki hastayı mı?.. Bir kırmızı itfaiye arabasını ve alevler fışkıran pencereleri mi?.. Kaza yerine giden bir trafik aracını mı?.. Devlet büyüklerine yol açan eskortları mı?..

Neyi çağrıştırır?..

Devleti mi?..

Güven ve huzuru mu?..

*

Kaç gündür siren sesleri bana kör bir insanı hatırlatıyor...

Kollarında polisler var...

Başı, hiçbir zaman görmediği gökyüzüne dönük... Yüzü sanki bir acı tarlası, hat hat...

Polisler, muhtemelen kaçmasın diye kollarından tutuyorlar... Oysa hep yürüyebilsin diye kolundan tutulurdu...

Suçlu organı ise dili...

İyi ki polisler kolunu bırakıp, diline yapışmadılar...

Ve insan hakları savunucusu, demokrat, yazar, hukukçu Eşber Yağmurdereli'yi bin yıl kalmak üzere içeriye attılar...

Kör bir insanın üzerine aslanlar gibi atlayıp, üzerine çullanarak, kollarını kıvırarak yakaladılar, tek kişilik hücreye tıktılar...

*

Siren sesleri geliyor...

Siren sesleri artık bana insan haklarını savunmanın suç olduğunu, yetim hakkını çalmanın suç olmadığını anımsatıyor...

Bu ülkeyi soyanların suçsuz olduğunu, bu ülkeyi soyanları eleştirenlerin suçlu sayıldığını hatırlatıyor...

Siren sesleri duyduğumda...

Aklıma Eşber Yağmurdereli'nin hücrede, çetelerin dışarda olduğu geliyor...

Siren sesleri dinmiyor...

Dinse, demek ki fırlıyorum:

‘‘Nerde bu millet, nerde bu devlet?..’’

Yazarın Tüm Yazıları