BENCE demokrasinin vazgeçilmez unsuru sayılan seçimler, biz Türklere farklı imkánlar sunuyor.
İşte; seçim otobüsü haline getirilmiş araçta kadın pazarlayıp fuhuş yaptırmak, yeryüzünde bir başka ülke vatandaşının aklına gelmeyecek şeydir...
Birincisi; polis "içinde parti büyüğümüz vardır" diye sataşmıyor. Memur "tayin işi için" içeri girip, "parti büyüğünün" elini öpmeye kalkmadıkça sorun yok.
İkincisi; verilen "yatırım" sözünün anında tutulduğu tek seçim otobüsüdür bu seçim otobüsü. Ya da "ileri hamlenin" gerçekleştiği tek yer.
Üçüncüsü; vatandaşın bir parça olsun kendisinin de "iktidar"a sahip olduğunu hissetmesi açısından en isabetli seçim.
*
Nitekim bu seçim otobüsünün pazarlamacı siyasetçisinin (!) orada toplanan vatandaşlara şu gibi konuşmalar yaptığı kuvvetle muhtemeldir:
"Aziz ve muhterem hemşerilerim... Bugün burada toplanmamızın nedeni kucaklaşmaktır... Birbirimizi kucaklayalım... Bakınız rakiplerimiz küreselleşmeden söz ediyorlar. İkide bir küreselleşme, küreselleşme diyorlar... Küreselleşme istiyor musunuz?.."
Seçim otobüsünün çevresindeki kalabalık bir ağızdan:
"İstiyoruz..."
"Size bir büyük, iki küçük küre ile en elle tutulur küreselleşmeyi kim temin edecektir?..
Meydandakiler:
"Bu parti..."
Seçim otobüsü siyasetçisi:
"Pekiiii... Bu kötü düzene son vermek için çıktık yola. Siz bizzat düzenin kendisi olmak istemez misiniz aziz vatandaşlarım?.."
"İsteriz..."
Seçim otobüsünün lideri:
"Arkadaşlar... Her seçimde size söz verdiler ama seçimden sonra elinize bir şey geçmedi... Elinizi attınız boş, elinizi attınız boş... Benim vatandaşlarımın eli boş kalmadı mı?.."
"Kaldı..."
"İşte şimdi sandığı önünüze koyacağız... Mührü ne yapacaksınız?.."
"Basıp koyacağız... Basıp koyacağız..."
"Hah işte gördünüz mü..."
Seçim otobüsünün etrafındakiler hep birlikte:
"Türkiye seninle gurur duyuyor... Türkiye seninle gurur duyuyor..."