Paylaş
ANKARA'dan ne zaman itfaiye araçları arşivlerin bulunduğu aşağı tarafa doğru gitseler, ben aslında yukarı tarafta birilerinin kurtarılmakta olduğunu anlarım...
Son her zaman aynıdır:
Aşağısı yanar, yukarısı kurtulur...
Sayıştay'ın arşivi kaç gündür yanıyor...
Bu kurumların o kadar yeri varken, niye her zaman arşivleri yanar, bir tek onu anlayamam...
Türkiye'nin bütün hesapları oradaydı... Balina, ahtapot, fil, deve gibi isimler verilen operasyonlar sürerken, hırsızlara devletin ödediği vergi iadelerinin belgeleri de muhtemelen oradaydı...
Şaibeli ihalelerin, teşviklerin, özelleştirmelerin, harcama ve yatırımların belgeleri de...
Tümü yandı...
*
Dün önemli birisi dedi ki:
‘‘Eğer Sayıştay görevini tam yapsa, Türkiye'de bir tek delik kuruşu kimse çalamaz...’’
Çünkü Sayıştay, TBMM adına her türlü denetimi yapma yetkisine sahip tek kuruluş...
Çok geniş yetkileri ve gücü var...
İşte; bundan böyle mahkemeler arada bir de olsa yakalanan hırsızları yargılarken, Sayıştay'dan belge isteyecek... Yine muhtemelen iki satırlık bir yanıt gidecek:
‘‘Adı geçen yangında belgeler yandığından...’’
Bu kadar...
Sayıştay'ın yeni binasının avlusuna önce bir görkemli camii yaptırmışlar, ama koca ülkenin tüm hesaplarının konulduğu arşiv bölümüne bir otomatik yangın söndürme sistemi yapmak akıllarına gelmemiş...
Tersine, sanki otomatik yangın çıkartma sistemleri var...
Başka yerleri yanmıyor, arşivleri yanıyor...
*
Bizim yine de güvencemiz Sayıştay'da çalışan dürüst, yürekli, namuslu insanlar...
Bu ülkenin yoksul vatandaşları adına, onlar oradalar...
Çocuğunun mama parasını kesip vergi olarak ödeyen, ama ödedikleri vergilerin nasıl çalınıp yağmalandığını hüzün içinde izleyen insanların başka sığınağı yok...
Bir tek o namuslu görevlilerin vicdanları var...
Başka sığınak kalmadı...
Bitti...
Paylaş