ŞİMDİ Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ına "laikliğin" ne olduğunu nasıl anlatacağız?
Yeryüzünün aklı olan tüm insanları, evrensel bu kavramı hep birlikte kabullenip "laik insan" derken, "Kişi laik olamaz, devlet olur" diyen bir Türk devlet adamına ne demeli?..
Şöyle mi anlatmalı:
Nasıl ki demokrasiye inanan "demokrat"tır...
Nasıl ki liberal "liberal" olur...
Ya da nasıl ki dindara "dindar" denir...
Dünyanın dört bir yerinde laik devlete inananlara da "laik" derler. Çünkü "laiklik" bir uğraş değil, bir kimliktir.
*
Eğer laik ülkelerdeki bilim adamları Tayyip Erdoğan’ın bu "laiklik" tanımı üzerinde dururlarsa, kitaplık rafına kendilerini asmak suretiyle intiharlar başlayabilir.
Ki ben dünden bu yana kendime isim aramaktayım:
"Laikçi..."
Bu "karpuzcu" gibi oluyor ki, tutmuyor.
Ya da:
"Laiklikçi..."
Başbakan’ın engin tanımına göre ise:
Kişinin değil ancak devletin olabileceği, bu yüzden asla olamayacağım, olsam bile kendimi devlet sanmam gereken bir tuhaf şeyim.
*
Tüm bu tartışmalar niçin?
Çünkü laiklik; din gibi yüce ve kutsal bir duygunun, günlük devlet işlerinden, zamane politikalarından, özellikle siyaset gibi kirli oyunlardan uzak tutulmasını kapsar.
Din alet edilemez.
Dinini seven inançlı insanlar, yüreklerindeki bu kutsal değerin kirlenmesine asla izin vermezler.
İşte; Tayyip Erdoğan ve temsil ettiği zihniyet bu nedenle insanların "laik" olmalarını istemez.
Eğer insanlar "laik" olurlarsa, kullandıkları bir siyasi malzeme ellerinden alınmış olur.
Siz dininizi seviyorsanız, onun politikacılar elinde kirlenmesine izin vermemelisiniz.