Köprü...

GİTTİLER yoksul-bitkin Doğu’da, geçilmez Zapsuyu’na köprü yaptılar o sene üniversiteli çocuklar.

Kendileri aç-bakımsız.

Cep harçlıkları ile çimento-demir alıp suyun üzerine köprü kurdular, yoksul köylüler geçsinler, hastalar taşınsın, çocuklar boğulmadan o yandan bu yana, bu yandan o yana ulaşsınlar diye.

Sağ iktidarlar kızdılar.

Köprüyü yıktılar...

*

Üniversiteli gençler, disko-bar yerine gittiler Doğu’nun azgın suyunun başına, köprü kurdular.

Kalıpların içine demirden çok sevgilerini koydular.

Köprüler ulaşmak içindir.

Onlar; özgür-hür insana, barışa, çağdaşlığa, aydınlığa, yüceltilmiş insanlık onuruna köprü kuruyorlardı aslında.

Umutlarına ulaşmak için...

Tahtaları çakıp kalıplar yaptılar, harç karıp çimento döktüler, avuçları kanaya kanaya, bir ihtimal mutlu geleceğe doğru bir köprü.

Çocukları astılar...

*

Dün üçünün, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılışının yıldönümüydü.

Ne kadar anlamsız, ne kadar ahmakça, ne kadar acımasız, ne kadar boşu boşuna asılış.

Sonra...

Sonra işte böyle oldu.

İmamlar yetiştirdiler ordu ordu.

Yurdu imam-hatiplerle donattılar.

Şimdi ‘İmamlar vali olsun mu, olmasın mı?’ diye tartışıyorlar, boşu boşuna.

Önceki akşam bir TV kanalında izledim; üniversiteli gençlerin köprüsünün iki yanda ayakları kırık-dökük kalmış nasılsa, çimentoların üzerinde el izleri ve tarih var. Köylüler o asılan üniversiteli çocukların yaptıkları, sonra iktidarın dozerlerinin gelip yıktığı köprüyü yeniden onarmaya karar vermişler.

Ne anlamı var?

*

Bu bir ulusal tercihti.

Köprüler ne yana?

Bu muydu ulaşmak istediğiniz yer?

Çocukları asıp, köprülerini yıkıp, sonra böyle şaşkın günlere köprüler kurmak için miydi?

Siz ne yaptınız?..
Yazarın Tüm Yazıları