Kedi bekleyişi...

CUNDA’da her şey değişmiş.

Sarmaşıklar çatıya kadar istila etmiş duvarları. Dışarıda unuttuğum ayakkabılarımın bir teki yok, öbür tekin de yarısı duruyor.

Boyalar ağarmış.

Demirler paslı.

Hiç çalınmamış ve hiç açılmamış kapı, beklemekten bıkmış sevgililer gibi soluk.

Bir tek şey yine bıraktığımız gibi, tam tamına yerinde, arka kapının paspası üzerinde olduğu gibi duruyor:

Kedi Paspas...

Sanki daha dün onu orada bırakmışız gibi kalkıp gerildi. Küçücük bir "miyav"la orada olduğunu bize hatırlattı, merdivenlere sürünerek belki de okşanmayı çok özlediğini, bizi çok beklediğini anlatmaya çalıştı.

Tam bir yıl...

Tam bir yıl önce onu orada bıraktığımız gibi...

Bunun nasıl bir sadakat olduğunu anlamaya çalışsam da anlayamam.

*

Kedi bekleyişi farklı.

Bir duvarın eşiğinde, bir saksının arkasında, bir paspasın üzerinde, farklı bir bekleyiştir kedilerin bekleyişi.

Ayaklarını altlarına alıp yumulurlar.

Gözleri zaman zaman küçülür, bir çizgiye dönüşür. Kulaklardan birisi dururken, öbürü kendi ekseninde, bir istihbarat radarı gibi döner durur. En ufak bir seste umutla aralanan gözler birazdan yine süzülüp gider.

Hafif hafif sallanan kuyruk, boşa çıkan her sesten sonra, yüreğe taş basarcasına sineye dolanır.

*

Dün Ankara’dan "Faruk Hoca öldü" haberi geldi.

Ankara Veterinerlik Fakültesi’nin, cebinde kedileri için mama taşıyan, belki binlerce genç veteriner hekime hayvanlara yardım etmeyi ve onları sevmeyi öğretmiş hocası Prof. Dr. Faruk Akın’ı kaybetmiştik.

Paspas’ın başını okşarken, Akın Hoca’ya "Nur içinde yat hocam" dedim ve bu hayvanlara yardım etmenin, onlara yardım edecek insanlar yetiştirmenin ne denli yücelerden yüce bir kutsal görev olduğunu düşündüm.

Böyle insanların sayısı ne kadar az.

Ve bir gün tüm insanların merhamet denilen, bir türlü gözükmeyen erdeme ulaşmalarını beklemek üzere kıvrıldım kendi paspasımın üzerine...

Bir kedi bekleyişidir bu...
Yazarın Tüm Yazıları