Her gün birçok ölüm ilanı yayınlanan gazetenin bu ilanı niçin anneleri-çocukları ağlatmış, en katı erkeklerin gözleri dolmuştu?
Niçin medya tekrar tekrar verdi o ilanı?
Ben bu pazar niye "ilan"ı yazıyorum?
(.........)
Çünkü o ilan hepimizin adınaydı.
Devletin, bireylerin, toplumun, irili ufaklı hemen hemen tümümüzün bir ortak suçu karşısında, küçük bir "düzeltme" gibiydi.
Ulusal merhametsizliğimiz ve acımasızlığımız karşısında, bir "özür dileme" yerine geçti Oskar’ın ilanı.
Sanki insanlara "Yapmayın..." diyordu:
"...Herkesin imkánı kadar, kapısının önünde ya da yolda gördüğü köpeklere-kedilere, sadece duyarlılık ve sorumluluk göstererek bir lokma yiyecek, bir yudum su vermesi..."
Bunu istiyordu ilan.
Ve o ilan bize her şeyi olan zengin bir işadamına, bir köpeğin verdiği en değerli servetin öyküsünü anlatıyordu:
"...Onlara göstereceğiniz küçük bir ilgi, biraz şefkat, size misli fazlasıyla sevgi ve sadakat olarak geri dönecek... Bundan duyacağınız manevi haz inanın asla vazgeçemeyeceğiniz çok farklı bir duygu olacaktır..."
*
İşte böyleydi Oskar’ın ölüm ilanı.
17 yıllık arkadaşımdan ayrıldığım, onun tasmasını okşayıp son yastığını kokladığım günlerde, 16 yıllık bir başka dostluğun gazete sayfalarındaki öyküsü sadece beni etkilememişti.
Türkiye’yi sarıp sarmalamıştı.
Dilden dile, elden ele dolanıp durdu.
Sanki bir ulusun tozlanmış o sevgi ve merhamet duygularının kıpırdayışının ilk duyurusu gibiydi Oskar’ın ilanı.