ÖZELLİKLE düğünlerde dünürler arasında böyle şeyler olur.
Gelinliğin boyu ya da davetiyenin rengi ile başlayan tartışma, oturma yeri ile tırmanıp, resim çektirme kavgası ile biter:
"İnsan sen de gel şöyle kenarda dur der..."
"Sanki dursam resmin teli dökülecek..."
"Aha ben de şuradan şuraya adımımı atarsam..."
*
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması ile bir tür düğün evine dönen ortamdan son haberler tartışmaların yatıştığını gösteriyor:
Genelkurmay Başkanımız Büyükanıt 30 Ağustos resepsiyonunda "Öyle her şeye özel anlam yüklemeyin" derken, Cumhurbaşkanı Gül de "Her şey normal" dedi.
Zaten medya da bunu "Devletin tepesinde ılık rüzgárlar", "Normalleşme sağlandı", "Sıcak karşılaşma", "Buzlar eridi", "Asker m harfini koyarak cumhurbaşkanım dedi" başlıklarıyla sizlere duyurdu.
*
Tam böyle derken, sevgili Fatih Çekirge önemli bir ayrıntıyı bizlere duyurdu:
Büyükanıt Paşa, resepsiyon sonunda Cumhurbaşkanı Gül’ü selamlamadan yolcu etti, Başbakan aracına birerken de arkasını döndü...
Buyrun, düğün gecesi sorunsuz olmuyor.
Bir de iyi haber:
Başı açık eşiyle gelen TBMM Başkanı Toptan’ı esas duruşla selamladıktan sonra "Eşiyle gelmiş olan benim Meclis Başkanı’mı baş selamıyla uğurladım, gerekirse amuda bile kalkarım" dedi.
Bu tür sportif hareketlerle yeni bir tartışma başlıyor olmasın:
"Laiklikten yana olanlar havada perende atarken, Deniz Baykal ters taklayı gerçekleştirdi, daha sonra Başbakan Tayyip Erdoğan uzun eşek atladı..."
*
Böyle sürüp gidiyor...
Oysa bir tek gerçek var:
Bu, Amerikan The New York Times’ın önceki günkü Hürriyet’te yayımlanan yorum-haberidir:
"Laik devlet yapısının 84 yıllık iktidarına son verildi..."
Gerçek budur...
Bu toplum; Müslüman ülkeler arasında tek çağdaş-Batıcı-modern laik cumhuriyeti taşıyamadı...